4 Mart 2013 Pazartesi

Asparagas yönetmen Kemâl Başar meydanı boş bulunca üfürmüş!

Bulunmaz, gece yarısında Kemâl Başar zırvası okuyor! (Foto: Eylül Bulunmaz)

Ben, Shakespeare'i günahım kadar bile sevmem. Shakespeare'den daima nefret ederim... Daha da ileri gidip, şunu bile gayet rahatça söyleyebilirim: Bugün "emperyalist kültür" diye bir kavram varsa, bu kavramın oluşumunda Shakespeare'in payı oldukça büyüktür! 

Yüreği egemenler için değil, ezilen halklar ve tüyü bitmemiş yetim için çarpan dürüst Rus yazar Lev Nikolayeviç Tolstoy'un yazdığı 

"Shakespeare ve Dram Sanatı Üzerine" kitabı öylesine inandırıcı bir kitap ki, bu kitaptaki W. Shakespeare gerçeği, Shakespeare'in duygu yoksunu olduğunu, şiirsel duygudan anlamadığını, sahte duygular mimarlığı yaptığını, W. Shakespeare'in kendine ait hiç su katılmamış hiçbir oyununun bulunmadığını, kendisine aitmiş gibi gösterilen duygudan mahrum metinlerin, W. Shakespeare'den çok daha önce yazılmış ve çok daha duygulu metinlerden çalınarak, kendisine aitmiş süsü verildiğini, iki kere iki dört biçiminde ortaya koyuyor. Bu kitabı okumadan, değil herhangi bir üniversitenin güzel sanatlar fakültesi sahne sanatları bölümünde ders vermek, tiyatro sahnesinde bir adım atabilmek bile asla mümkün değildir! 

Benim, Shakespeare'i sevmememe, "emperyalist kültür" kavramı oluşturulurken Shakespeare duygusuzluğu gerçeğinin dibine dek kullanıldığını bilmeme karşın, Coşkun Büktel'in "Shakespeare'siz Herifler" oyununu okumaya başlar başlamaz gülümsediğimi, daha sonra güldüğümü ve hemen ardından da, zaman zaman kahkaha bile attığımı dile getirmeliyim. Bu oyun, sevimsizi sevimli kılıyor...


Ben, "Shakespeare'siz Herifler" oyun metnini, belki on, belki yüz kez okudum. Eğer benim yüreğimin kirli paslı ormanında, kırıntı hâlinde de olsa, Shakespeare konusunda bir ikirciklenme varsa, bunu, Büktel'in "Shakespeare'siz Herifler" oyununa yoruyorum...


Büktel'in "Shakespeare'siz Herifler" adlı oyun kitabını ne zaman okusam, "yok artık deve, bu kadar da olmaz ki" diyorum.


Türk tiyatrosundaki kendini Tanrı sanıp, bizim de onları Tanrı yerine koymamızı arzu eden asparagas yönetmenleri gördükçe, "yok artık deve, bu kadar da olmaz ki" diyemiyorum... 


Ben, bir milim de olsa, Türk tiyatrosundan umutlanma enayiliği hastalığına tutulduğum zaman, yine de, "yok artık deve, bu kadar da olmaz ki" demeye devam ediyorum. Enayilikten!... 


Yeni Tiyatro Dergisi'nde Doç. Dr. Sema Göktaş Hanımefendi'nin Kemâl Başar'la yaptığı söyleşiyi defalarca okuduğumda, Coşkun Büktel'in, "Shakespeare'siz Herifler" oyun metninde, asparagas tiyatro yönetmenlerine haksızlık etmeyi bırakın bir yana, "onları koruma altına almış" bile demek üzereyim. Kemâl Başar üfürmüş. 

Yeni Tiyatro Dergisi'ndeki Kemâl Başar'ın röportajını okuyun ki, asparagas yönetmenlerin ne kadar anlamsız, cahilce, yüzeysel sözler edebileceğine tanık olurken, kasıklarınızı tuta tuta gülün!...

Bu bir değerlendirme yazısı değildir. Eğer önümüzdeki pazar günü mahkeme dosyalarıyla boğuşmak yerine, bu röportajı ele alırsam, yepyeni bir tiyatral keyifle okurlarımıza güzel tatlar sunacağım!...


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz 


***


Sema Göktaş - Kemâl Başar söyleşisinden küçük bir tadımlık:

Sema Göktaş - Metne çok müdahil olduğunuzu düşünüyorum. Shakespeare metnine bunu neden yaptınız?


Kemal Başar - Bir sahne gösterisi yaparken Shakespeare'in Tuncer Cücenoğlu'ndan, Ülkü Ayvaz'dan farkı yok. Yönetmenliğe başladığımdan beri, yazar kimdir diye düşünmeden bunu yapıyorum. Oyun metnini bir araç olarak düşünüp, onun üzerinden dünyaya, günümüze sesleniyorum. Teması önemlidir benim için metnin. Bazen karakterleri değiştiririm. Tiyatroda hiçbir yazar dokunulmaz değildir. Shakespeare de dokunulmaz değildir. Ben bir sanatçıyım. Özgür olmalıyım. Tiyatroyu ben yapıyorum. Bu anlamda tiyatro metninin kimin olduğu umurumda değil.


***


Ayrıca bakınız:


Bulunmaz, Yeni Tiyatro Dergisi'ndeki "Kemal Başar'la Söyleşi: 'Tiyatro Tehlikeli Bir iştir.'" yazısını okurken, çileden çıkmasına karşın, mahkemelerden başını kaldırmakta zorlandığı için, Kemâl Başar'ın üfürüğüyle dolu bu yazıyı değerlendirmekte gecikebilir!...


Yeni Tiyatro Dergisi Kemâl Başar'ın üfürdüğü sözlere önem vermiş