KAPİTALİZMİN KISKACINDAKİ "SOSYALİST SANATÇI HİLMİ BULUNMAZ"A…
Erbil Göktaş
19 Şubat 2013
Sayın Hilmi Bulunmaz,
Madem "detektifliğe" soyundunuz, lütfen "görevinizi" hakkıyla yapın!... "Bulunmaz, Volga Nehri kıyısındaki Volga Oteli'nde...", Petersburg’da, Kostrama’da ve başka kentlerde fink ve hava atacağınıza size e.posta attığım tarihte İstanbul Beyoğlu'na çıkıp Mephisto Kitabevi'ne bir uğrayın; Yeni Tiyatro Dergisi'nin "yeni" sayılarını orada görürsünüz. Ben asla ve kesinlikle Yeni Tiyatro Dergisi çıkmadan, "basın bülteni" ve "kapağı" hiçbir yere göndermem. Öncelikle "okura" karşı sorumlu olduğum için bunu yapmam. "Okur" Yeni Tiyatro'nun "çıktı" haberini gördüğünde Yeni Tiyatro "gerçekten" çıkmıştır ve Mephisto Kitabevi'nin hem İstiklal Caddesi'ndeki hem de Kadıköy'deki mağazalarında raflardaki yerini almıştır. Bir zahmet, sen kendin çıkamasan bile, bir çalışanını, arkadaşını, "yoldaşını" gönder. Böylece Yeni Tiyatro Dergisi'ne "haksızlık" yapmak zorunda kalmazsın. Çünkü "okur" Yeni Tiyatro'nun "çıktı" haberini görüp de, kitabevlerinde derginin "yeni" sayısını görmemiş olursa bunu "hoş" karşılamam. Yani dergiyi en azından Mephisto Kitabevi'ne bıraktıktan sonra basın bültenlerini "basına" göndermekteyiz. Bu bilgiyi aklınızın en nadide köşesine lütfen yazınız, üç kağıtçılıkla, yalancılıkla işimiz olmaz. Onursuzca davranmaktansa gerekirse bu dergiyi çıkarmayız, çıkarmam. Senin de umurunda değilmiş zaten…
Madem "polemik oyunu" çok seviyorsun, biz de oynayalım şu "oyunu" da senin de gönlün şenlensin; anlaşılan yılda 25-30 kez yaptığın "geziler" senin "ruhunu" şenlendirememiş; kasma kendini bu kadar; biraz "üzüm" ye!... Bırak "bağcıları" dövmeyi; sonuçta onlar da "emekçi" kardeşlerimizdir. Diyorsun ki;
HİLMİ BULUNMAZ: Çünkü bana gönderdiğin e-postanın geldiği gün, senin dergin Mephisto Kitabevi'ne asla ve kesinlikle gelmemişti.
ERBİL GÖKTAŞ: Ben senin bana öfkeyle, "Ha siktir git be, düpedüz YALAN söylüyorsun!" dediğin gibi "küfür" etmeyeceğim; sadece e.postanın geldiği gün bir taksiye atlayıp 10 dakika sonra Mephisto Kitabevi'ne gitmeni önereceğim. Gittiğinde de, tırnak içindeki sözün ilk kısmını ünleyerek, "çıkmış be!" diye sevinerek şenleneceğini umuyorum.
HİLMİ BULUNMAZ: Erbil, biliyorsun ki, senin dergini basan Kayhan Matbaası'nı sana ben buldum. Ben, hem Kayhan Matbaası'na ve hem de Mephisto Kitabevi'ne sormadan, senin derginin yayınlanıp yayınlanmadığı konusunda herhangi bir fikre sahip olmuyorum.
ERBİL GÖKTAŞ: Sana e. posta gönderdiğim 6 ya da 7 Şubat'ta Yeni Tiyatro Dergisi raflardaki yerini çoktan almıştı. Biz dağıtımı yaptıktan sonra basın bültenlerini gönderiyoruz; bu "reklam verenlere" olduğu kadar, "okura" karşı olan sorumluluğumuzdandır. Hele 8 Şubat'ta Yeni Tiyatro Dergisi, İstanbul'daki tüm satış noktalarındaki yerini çoktan almıştı.
HİLMİ BULUNMAZ: Senin dergin yayınlanmadığı hâlde, sen yayınlanmış gibi yaparak, Hilmi Zafer Şahin, K. Lemi Bilgin ve Veysel Sami Berikan'ı inandırabilir, onları kandırabilirsin belki.
ERBİL GÖKTAŞ: Biz ne adını verdiğin genel sanat yönetmenlerini, ne de seni "kandırmıyoruz"… Sen, seni "mahkemelere" vermiş olanlara duyduğun "öfkeyle" bizi yargılamaya ve "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi" olmaya devam edebilirsin.
HİLMİ BULUNMAZ: Bırak daha önceki sayıları bir yana, daha bu sayıyı (Şubat 2013 tarihli 46. sayı) bana 8 Şubat 2013 günü ulaştırdın. Yani, bir haftada 8 gün değil de, 7 gün olduğuna göre, "her ayın ilk haftası" lâfı asla ve kesinlikle doğrulanmamış oluyor. --Bakınız:
İletişim kuramadığımız için, "Neden yüzünü Yeni Tiyatro Dergisi ile kapattın?" sorusunu soramadığımız Fikriye Bulunmaz, bu derginin Şubat 2013 tarihli 46. sayısının Bulunmaz Tiyatro - İstanbul'a dün (8 Şubat 2013 Cuma günü) geldiğini bize e-postayla haber verdi!...-
ERBİL GÖKTAŞ: Evet, doğrudur, Yeni Tiyatro'yu sana 7'sinde gönderdik, 8'inde "eline" ulaştı. Ancak sen o tarihlerde Türkiye'de olmadığın için döndüğünde göndermeyi düşünüyorduk; yani bütün iyi niyetimizle sana e.posta atarak bilgilendirdiğimiz halde, "nezaketsiz" yayınlarına devam ettiğin için biz de dergi önceden çıktığı halde göndermemiştik, senin yayınlarından bıkınca "geri dönebilir" riskini de göze alarak gönderdik ve bunu e.postayla sana da bildirdik. Telefonda da sana bunu bildirdim, sanki bunlar olmamış gibi yayınlar yapman "üzücü"… Ne diyeyim, "ip inceldiği yerden kopar" ama sen "en kalın" yerinden tutuyorsun.
HİLMİ BULUNMAZ: Dua et ki, imalı yayın yapıyordum. Artık imalı değil, imasız yayın yapacağım. Seni biraz olsun korumak için yaptığım imalı yayınlardan rahatsızlık duyduğuna göre, artık seni korumayan imasız yayınlar yapacağım.
ERBİL GÖKTAŞ: "Korumak" buysa, beni hiç koruma sayın Bulunmaz; böyle bir "korumayı" reddediyorum. Ama "nezaketi" de, "hakkaniyeti" de elden bırakma, olur mu?
HİLMİ BULUNMAZ: Böyle bir soruyu Hilmi Zafer Şahin, K. Lemi Bilgin, Veysel Sami Berikan soramaz. Ancak ben sorarım.
ERBİL GÖKTAŞ: Onlar da sorabilir, kimseye "veremeyecek" hesabımız yok; niye soramasınlar ki; sözünü ettiğin tüm sanat yönetmenleriyle "iletişim" halindeyiz ve "her şeyi" konuşabiliyoruz. Hatta bazen konu açılınca senden de bahsediyoruz. Senin dergilerini "ayın birinde" göndermeye çalışırız; ancak kargoyu dergi dağıtıldıktan sonra gönderiyoruz; yani derginin dağıtılmasıyla senin eline kargoyla gelmesi arasında 2-3 günlük "gecikme" olabilir. Dediğim gibi, dergiyi çıktığı gün almak istersen, sana e.posta attıktan 10 dakika sonra Mephisto Kitabevi'ne gidip edinebilirsin.
HİLMİ BULUNMAZ: Ancak ben, onlar gibi devlet parasıyla değil, kendi alın terimle tiyatro yapıyorum.
ERBİL GÖKTAŞ: İzlediğim kadarıyla yaklaşık iki yıldır, haftada sadece "üç saat" çalışma yapmak dışında, hadi buna "antrenman" diyelim, "tiyatro" yapmıyorsun, yapamıyorsun. "Paran" olduğu halde, bizim reklam gelirlerimizden 100 kat daha fazla para ayırabilecek durumun olduğu halde, ne bir dergi çıkarabiliyorsun, ne de "gösteri" yapabiliyorsun. Bırak kendini kandırmayı, kendinle bir yüzleşmeyi dene, e mi?...
HİLMİ BULUNMAZ: …benim adım Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz. Ben, kendimin, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergileri savunabilecek düzeyde bir insanım.
ERBİL GÖKTAŞ: Ya bir de, "sosyalizm" adına kaval çalıp "maval" okuyorsun ya; bir süredir sayende aklıma takılan soruları sana da sormak istiyorum:
1) "kendimin, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergileri" hep gündeme getiriyorsun da, "çalışanların"(ın) ARTI DEĞERLERİ hakkında ne düşünüyorsun?... Örneğin dünyanın pek çok ülkesini geçtim, Türkiye'deki çalışanların(ın) "artı değerlerini" onlarla paylaşıyor musun?... Vazgeçtim artı değerlerin paylaşılmasından, kapitalizmin "erken döneminde" olduğu gibi, (çokça mücadeleyle kazanılmış) "kimi hakları" ücretlere yansıtıyor musun? Örneğin biz de "vergi" ödemekten, vergi yükünün ağırlığından, dergimize katkı sunan yazarlarımıza çok istediğimiz halde "telif ücreti" ödeyemiyoruz. Yani onların artı değerlerinin "gönüllü" katkılarıyla dergimizi ancak çıkarabiliyoruz. Sizin için de "böyle" bir durum mu söz konusu acaba? Bu konuda benim olduğum kadar dürüst açıklamalarda bulunabilir misiniz acaba?
2) Anapara (sermaye) "sıçrama yapmak için 'karapara'ya gereksinim duyar" diye bir "şeyler" kalmış aklımda çok eski zamanlardan?... Bu konuda "söyleyeceklerin" olabilir mi?... Sonuçta "sosyalist" de olsan, sen de "kapitalistsin" ya?... Beni bu konularda "biraz" aydınlatabilir misin? Kötü bir "niyetim" yok, benim gibi pek çok kişinin "teorik" olarak edindiği bu "bilginin" , senin gibi işin "pratik" kısmında "alın teri" akıtan "sosyalist" bir tanıdığım aracılığıyla aydınlanmak istiyorum sadece.
35 yıldır çalışıyorum, babam da 40 yıl çalıştı ancak bir "sermaye birikimi" oluşturamadık; deneyimleriniz ışığında bu konuda neler önerebilirsiniz?... "Halkımızın ve tüyü bitmemiş yetimin" hakkını yemeden tabii ki!...
Biraz da bu "konuları" ele alsak, "kıymetli" eleştirilerinizle olduğu kadar (saldırılarınızla değil) değindiğim konulardaki "pratik" eksikliğimi giderecek bilgilendirmelerde bulunursanız, çok sevineceğim.
"Şenlikli" günler dileğiyle!…
Erbil Göktaş
Yeni Tiyatro Dergisi
Genel Yayın Yönetmeni ve "Emekçisi"
Not: Eleştirileriniz doğrultusunda, üzerime pek uymadığını söylediğiniz "Emekçi" sözünü tırnak içine aldım, umarım üzerime olmuştur. Hoş, uysa da, uymasa da, günümüz "kapitalist" ilişkileri içerisinde maalesef (!) bir "Emekçi" olduğumu belirtmek zorundayım. Mark yoksunu Marks'la, fabrikatör "engelli" Engels'in "uzlaşmaz" çelişkileri ve birlikteliğiyle; "emekçi dostu" kardeşim benim!...
***
Ayrıca bakınız:
Erbil Göktaş'ın bize gönderdiği dergi kapak fotoğrafını sunuyoruz!
LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından www.tiyatronline.com sitesinin sahibi Enver Başar'la bu sitenin editörü LİNÇÇİ Yaşam Kaya, Yeni Tiyatro Dergisi'nin Şubat 2013 tarihli 46. sayısını ellerine alıp, bütün sayfalarını iyice okuyarak tam kavradılar mı?
Göktaş'ın e-postasını zamansızlık nedeniyle okumadan sunuyoruz
Hilmi Bulunmaz, Erbil Göktaş'ın suçlamasına çok ciddi yanıt verdi!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, Beyoğlu Mephisto Kitabevi'ni
numaralı telefonundan arayıp, kitap bölümünü bağlayan 3 numaralı tuşa basarak, bu bölümün sorumlularından Aytekin ile görüşüp, Yeni Tiyatro Dergisi'nin Şubat 2013 tarihli 46. sayısının 7 Şubat 2013 tarihinde ekrana giriş yaptığını öğrendi!!!
Erbil Göktaş
19 Şubat 2013
Sayın Hilmi Bulunmaz,
Madem "detektifliğe" soyundunuz, lütfen "görevinizi" hakkıyla yapın!... "Bulunmaz, Volga Nehri kıyısındaki Volga Oteli'nde...", Petersburg’da, Kostrama’da ve başka kentlerde fink ve hava atacağınıza size e.posta attığım tarihte İstanbul Beyoğlu'na çıkıp Mephisto Kitabevi'ne bir uğrayın; Yeni Tiyatro Dergisi'nin "yeni" sayılarını orada görürsünüz. Ben asla ve kesinlikle Yeni Tiyatro Dergisi çıkmadan, "basın bülteni" ve "kapağı" hiçbir yere göndermem. Öncelikle "okura" karşı sorumlu olduğum için bunu yapmam. "Okur" Yeni Tiyatro'nun "çıktı" haberini gördüğünde Yeni Tiyatro "gerçekten" çıkmıştır ve Mephisto Kitabevi'nin hem İstiklal Caddesi'ndeki hem de Kadıköy'deki mağazalarında raflardaki yerini almıştır. Bir zahmet, sen kendin çıkamasan bile, bir çalışanını, arkadaşını, "yoldaşını" gönder. Böylece Yeni Tiyatro Dergisi'ne "haksızlık" yapmak zorunda kalmazsın. Çünkü "okur" Yeni Tiyatro'nun "çıktı" haberini görüp de, kitabevlerinde derginin "yeni" sayısını görmemiş olursa bunu "hoş" karşılamam. Yani dergiyi en azından Mephisto Kitabevi'ne bıraktıktan sonra basın bültenlerini "basına" göndermekteyiz. Bu bilgiyi aklınızın en nadide köşesine lütfen yazınız, üç kağıtçılıkla, yalancılıkla işimiz olmaz. Onursuzca davranmaktansa gerekirse bu dergiyi çıkarmayız, çıkarmam. Senin de umurunda değilmiş zaten…
Madem "polemik oyunu" çok seviyorsun, biz de oynayalım şu "oyunu" da senin de gönlün şenlensin; anlaşılan yılda 25-30 kez yaptığın "geziler" senin "ruhunu" şenlendirememiş; kasma kendini bu kadar; biraz "üzüm" ye!... Bırak "bağcıları" dövmeyi; sonuçta onlar da "emekçi" kardeşlerimizdir. Diyorsun ki;
HİLMİ BULUNMAZ: Çünkü bana gönderdiğin e-postanın geldiği gün, senin dergin Mephisto Kitabevi'ne asla ve kesinlikle gelmemişti.
ERBİL GÖKTAŞ: Ben senin bana öfkeyle, "Ha siktir git be, düpedüz YALAN söylüyorsun!" dediğin gibi "küfür" etmeyeceğim; sadece e.postanın geldiği gün bir taksiye atlayıp 10 dakika sonra Mephisto Kitabevi'ne gitmeni önereceğim. Gittiğinde de, tırnak içindeki sözün ilk kısmını ünleyerek, "çıkmış be!" diye sevinerek şenleneceğini umuyorum.
HİLMİ BULUNMAZ: Erbil, biliyorsun ki, senin dergini basan Kayhan Matbaası'nı sana ben buldum. Ben, hem Kayhan Matbaası'na ve hem de Mephisto Kitabevi'ne sormadan, senin derginin yayınlanıp yayınlanmadığı konusunda herhangi bir fikre sahip olmuyorum.
ERBİL GÖKTAŞ: Sana e. posta gönderdiğim 6 ya da 7 Şubat'ta Yeni Tiyatro Dergisi raflardaki yerini çoktan almıştı. Biz dağıtımı yaptıktan sonra basın bültenlerini gönderiyoruz; bu "reklam verenlere" olduğu kadar, "okura" karşı olan sorumluluğumuzdandır. Hele 8 Şubat'ta Yeni Tiyatro Dergisi, İstanbul'daki tüm satış noktalarındaki yerini çoktan almıştı.
HİLMİ BULUNMAZ: Senin dergin yayınlanmadığı hâlde, sen yayınlanmış gibi yaparak, Hilmi Zafer Şahin, K. Lemi Bilgin ve Veysel Sami Berikan'ı inandırabilir, onları kandırabilirsin belki.
ERBİL GÖKTAŞ: Biz ne adını verdiğin genel sanat yönetmenlerini, ne de seni "kandırmıyoruz"… Sen, seni "mahkemelere" vermiş olanlara duyduğun "öfkeyle" bizi yargılamaya ve "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi" olmaya devam edebilirsin.
HİLMİ BULUNMAZ: Bırak daha önceki sayıları bir yana, daha bu sayıyı (Şubat 2013 tarihli 46. sayı) bana 8 Şubat 2013 günü ulaştırdın. Yani, bir haftada 8 gün değil de, 7 gün olduğuna göre, "her ayın ilk haftası" lâfı asla ve kesinlikle doğrulanmamış oluyor. --Bakınız:
İletişim kuramadığımız için, "Neden yüzünü Yeni Tiyatro Dergisi ile kapattın?" sorusunu soramadığımız Fikriye Bulunmaz, bu derginin Şubat 2013 tarihli 46. sayısının Bulunmaz Tiyatro - İstanbul'a dün (8 Şubat 2013 Cuma günü) geldiğini bize e-postayla haber verdi!...-
ERBİL GÖKTAŞ: Evet, doğrudur, Yeni Tiyatro'yu sana 7'sinde gönderdik, 8'inde "eline" ulaştı. Ancak sen o tarihlerde Türkiye'de olmadığın için döndüğünde göndermeyi düşünüyorduk; yani bütün iyi niyetimizle sana e.posta atarak bilgilendirdiğimiz halde, "nezaketsiz" yayınlarına devam ettiğin için biz de dergi önceden çıktığı halde göndermemiştik, senin yayınlarından bıkınca "geri dönebilir" riskini de göze alarak gönderdik ve bunu e.postayla sana da bildirdik. Telefonda da sana bunu bildirdim, sanki bunlar olmamış gibi yayınlar yapman "üzücü"… Ne diyeyim, "ip inceldiği yerden kopar" ama sen "en kalın" yerinden tutuyorsun.
HİLMİ BULUNMAZ: Dua et ki, imalı yayın yapıyordum. Artık imalı değil, imasız yayın yapacağım. Seni biraz olsun korumak için yaptığım imalı yayınlardan rahatsızlık duyduğuna göre, artık seni korumayan imasız yayınlar yapacağım.
ERBİL GÖKTAŞ: "Korumak" buysa, beni hiç koruma sayın Bulunmaz; böyle bir "korumayı" reddediyorum. Ama "nezaketi" de, "hakkaniyeti" de elden bırakma, olur mu?
HİLMİ BULUNMAZ: Böyle bir soruyu Hilmi Zafer Şahin, K. Lemi Bilgin, Veysel Sami Berikan soramaz. Ancak ben sorarım.
ERBİL GÖKTAŞ: Onlar da sorabilir, kimseye "veremeyecek" hesabımız yok; niye soramasınlar ki; sözünü ettiğin tüm sanat yönetmenleriyle "iletişim" halindeyiz ve "her şeyi" konuşabiliyoruz. Hatta bazen konu açılınca senden de bahsediyoruz. Senin dergilerini "ayın birinde" göndermeye çalışırız; ancak kargoyu dergi dağıtıldıktan sonra gönderiyoruz; yani derginin dağıtılmasıyla senin eline kargoyla gelmesi arasında 2-3 günlük "gecikme" olabilir. Dediğim gibi, dergiyi çıktığı gün almak istersen, sana e.posta attıktan 10 dakika sonra Mephisto Kitabevi'ne gidip edinebilirsin.
HİLMİ BULUNMAZ: Ancak ben, onlar gibi devlet parasıyla değil, kendi alın terimle tiyatro yapıyorum.
ERBİL GÖKTAŞ: İzlediğim kadarıyla yaklaşık iki yıldır, haftada sadece "üç saat" çalışma yapmak dışında, hadi buna "antrenman" diyelim, "tiyatro" yapmıyorsun, yapamıyorsun. "Paran" olduğu halde, bizim reklam gelirlerimizden 100 kat daha fazla para ayırabilecek durumun olduğu halde, ne bir dergi çıkarabiliyorsun, ne de "gösteri" yapabiliyorsun. Bırak kendini kandırmayı, kendinle bir yüzleşmeyi dene, e mi?...
HİLMİ BULUNMAZ: …benim adım Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz. Ben, kendimin, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergileri savunabilecek düzeyde bir insanım.
ERBİL GÖKTAŞ: Ya bir de, "sosyalizm" adına kaval çalıp "maval" okuyorsun ya; bir süredir sayende aklıma takılan soruları sana da sormak istiyorum:
1) "kendimin, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergileri" hep gündeme getiriyorsun da, "çalışanların"(ın) ARTI DEĞERLERİ hakkında ne düşünüyorsun?... Örneğin dünyanın pek çok ülkesini geçtim, Türkiye'deki çalışanların(ın) "artı değerlerini" onlarla paylaşıyor musun?... Vazgeçtim artı değerlerin paylaşılmasından, kapitalizmin "erken döneminde" olduğu gibi, (çokça mücadeleyle kazanılmış) "kimi hakları" ücretlere yansıtıyor musun? Örneğin biz de "vergi" ödemekten, vergi yükünün ağırlığından, dergimize katkı sunan yazarlarımıza çok istediğimiz halde "telif ücreti" ödeyemiyoruz. Yani onların artı değerlerinin "gönüllü" katkılarıyla dergimizi ancak çıkarabiliyoruz. Sizin için de "böyle" bir durum mu söz konusu acaba? Bu konuda benim olduğum kadar dürüst açıklamalarda bulunabilir misiniz acaba?
2) Anapara (sermaye) "sıçrama yapmak için 'karapara'ya gereksinim duyar" diye bir "şeyler" kalmış aklımda çok eski zamanlardan?... Bu konuda "söyleyeceklerin" olabilir mi?... Sonuçta "sosyalist" de olsan, sen de "kapitalistsin" ya?... Beni bu konularda "biraz" aydınlatabilir misin? Kötü bir "niyetim" yok, benim gibi pek çok kişinin "teorik" olarak edindiği bu "bilginin" , senin gibi işin "pratik" kısmında "alın teri" akıtan "sosyalist" bir tanıdığım aracılığıyla aydınlanmak istiyorum sadece.
35 yıldır çalışıyorum, babam da 40 yıl çalıştı ancak bir "sermaye birikimi" oluşturamadık; deneyimleriniz ışığında bu konuda neler önerebilirsiniz?... "Halkımızın ve tüyü bitmemiş yetimin" hakkını yemeden tabii ki!...
Biraz da bu "konuları" ele alsak, "kıymetli" eleştirilerinizle olduğu kadar (saldırılarınızla değil) değindiğim konulardaki "pratik" eksikliğimi giderecek bilgilendirmelerde bulunursanız, çok sevineceğim.
"Şenlikli" günler dileğiyle!…
Erbil Göktaş
Yeni Tiyatro Dergisi
Genel Yayın Yönetmeni ve "Emekçisi"
Not: Eleştirileriniz doğrultusunda, üzerime pek uymadığını söylediğiniz "Emekçi" sözünü tırnak içine aldım, umarım üzerime olmuştur. Hoş, uysa da, uymasa da, günümüz "kapitalist" ilişkileri içerisinde maalesef (!) bir "Emekçi" olduğumu belirtmek zorundayım. Mark yoksunu Marks'la, fabrikatör "engelli" Engels'in "uzlaşmaz" çelişkileri ve birlikteliğiyle; "emekçi dostu" kardeşim benim!...
***
Ayrıca bakınız:
Erbil Göktaş'ın bize gönderdiği dergi kapak fotoğrafını sunuyoruz!
LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından www.tiyatronline.com sitesinin sahibi Enver Başar'la bu sitenin editörü LİNÇÇİ Yaşam Kaya, Yeni Tiyatro Dergisi'nin Şubat 2013 tarihli 46. sayısını ellerine alıp, bütün sayfalarını iyice okuyarak tam kavradılar mı?
Göktaş'ın e-postasını zamansızlık nedeniyle okumadan sunuyoruz
Hilmi Bulunmaz, Erbil Göktaş'ın suçlamasına çok ciddi yanıt verdi!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, Beyoğlu Mephisto Kitabevi'ni
numaralı telefonundan arayıp, kitap bölümünü bağlayan 3 numaralı tuşa basarak, bu bölümün sorumlularından Aytekin ile görüşüp, Yeni Tiyatro Dergisi'nin Şubat 2013 tarihli 46. sayısının 7 Şubat 2013 tarihinde ekrana giriş yaptığını öğrendi!!!