18 Şubat 2013 Pazartesi

Hilmi Bulunmaz, Erbil Göktaş'ın suçlamasına çok ciddi yanıt verdi!

Bulunmaz, Volga Nehri kıyısındaki Volga Oteli'nde... (Foto: Cemal Bulunmaz)

***


Benim, halkımın ve tüyü bitmemiş yetimin alın teriyle oluşturulmuş ciddi vergilerle beslenmeye devam eden bütün resmî tiyatro kurumlarının üst düzey yöneticilerinden ("İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları" Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin, Devlet Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni K. Lemi Bilgin, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Veysel Sami Berikan ve tabii ki diğerlerinden) reklâm alan tiyatro dergilerinin tam zamanında, yani ayın tam tamına birinde yayınlanması için, LİNÇÇİ tiyatro dergilerine sürekli bir biçimde hesap sorduğum gibi, LİNÇ KAMPANYASI için asla imza vermeyen Yeni Tiyatro Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Sn. Erbil Göktaş'a da hesap sorduğumdan, Erbil Göktaş'ın beni haksız yere suçlamasına karşı yaptığım çok ciddi bir değerlendirme metni yada Türk tiyatro dergiciliğinin gayet net anlaşılabilir ilginç hafifliği


Hilmi Bulunmaz
18 Şubat 2013

Bütün sayılarına reklâm verdiğim, bazı sayılarında yazı yazdığım ve benimle yapılan biricik, yegane röportajı sansürlü bir biçimde yayınlayan Yeni Tiyatro Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmeni Erbil Göktaş, bütün yayıncılık inadına, bütün tiyatro esnaflığına, bütün tiyatro akademisyenliği damarına karşın, LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi gibi olmasa bile, yine de, dergisini, hiçbir zaman için tam zamanında, yani ayın tam birinde asla ve kesinlikle yayınlayamıyor. Yeni Tiyatro Dergisi'nin her zaman için geç yayınlanma konusunda, hem yüz yüze, hem telefon görüşmelerimizde ve hem de yazılı eleştirilerimizde dile getirdiğim bir durumu okurlarımıza öncelikle aktarmak istiyorum:

Ben, Erbil Göktaş'a ve onun dergisine, her zaman için hoşgörüyle yaklaşıyorum. Bunun biricik, tek nedeni, Erbil Göktaş'ın LİNÇ KAMPANYASI için imza vermemiş olması. Ancak benim adım Hilmi Zafer Şahin, K. Lemi Bilgin, Veysel Sami Berikan olmadığı ve ben, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle "Genel Sanat Yönetmeni" koltuğunda sere serpe oturarak göbek büyütmeye yanaşmadığım için, reklâm verdiğim, yazı yazdığım, röportaj yaptığım derginin tam zamanında, yani ayın tam birinde yayınlanmasını isterim. Hoş, ben, herhangi bir tiyatro dergisine reklâm vermesem, yazı yazmasam, röportaj yapmasam da, madem ki, o dergi, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle beslenen Devlet Tiyatroları ve Şehir Tiyatroları'ndan reklâm alma hakkını elde etmiş, o hâlde, bu resmî tiyatro kurumlarının oyun programlarını tam zamanında, yani ayın tam birinde yayınlamak zorundalar. Resmî tiyatro kurumlarının yöneticileri (Hilmi Zafer Şahin, K. Lemi Bilgin, Veysel Sami Berikan), tam zamanında, yani ayın tam birinde yayınlanmayan tiyatro dergilerinden şikâyetçi olmayabilirler ki, olmak zorundadırlar. Ancak benim adım Hilmi Zafer Şahin, K. Lemi Bilgin, Veysel Sami Berikan değil; benim adım Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz. Ben, kendimin, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergileri savunabilecek düzeyde bir insanım.


Şimdi gelelim, Yeni Tiyatro Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Erbil Göktaş'ın sözlerine; bu sözleri diyalog biçiminde değerlendirmeye:


Erbil Göktaş - Sayın Hilmi Bulunmaz,


Hilmi Bulunmaz - Buyurun Sayın Akademisyen Erbil Göktaş,

Erbil Göktaş - Öncelikle bu "resmiyet"in nedenini merak edebilirsiniz, açıklayayım:


Hilmi Bulunmaz - Pek merak etmiyorum... Hattâ hiç merak etmiyorum... Aslında, ben, tam zamanında, yani ayın tam birinde çıkmayan hiçbir tiyatro dergisinin yöneticisinin hiçbir sözünü asla ve kesinlikle hiçbir zaman için hiç merak etmedim, etmiyorum!...


Erbil Göktaş - Yeni Tiyatro Dergisi'ni her ayın ilk haftası eline ulaştırdığımız halde, basın bültenlerimizi yayınlarken sanki çıkmamış gibi "imalı" tümcelerle yayınlamanızdan bıkıp usandığımdandır.


Hilmi Bulunmaz - Asla doğru söylemiyorsun!... Senin yerine, karşımdaki, LİNÇ KAMPANYASI düzenleyen bir derginin alçak bir yöneticisi olsaydı, aynen şöyle söylerdim: "Ha siktir git be, düpedüz YALAN söylüyorsun!" Bırak daha önceki sayıları bir yana, daha bu sayıyı (Şubat 2013 tarihli 46. sayı) bana 8 Şubat 2013 Cuma günü ulaştırdın. Yani, bir haftada 8 gün değil de, 7 gün olduğuna göre, "her ayın ilk haftası" lâfı bile asla doğrulanmamış oluyor. Bu ayın 28 çektiğini de kesinlikle unutmayalım! -
Bakınız:  

İletişim kuramadığımız için, "Neden yüzünü Yeni Tiyatro Dergisi ile kapattın?" sorusunu soramadığımız Fikriye Bulunmaz, bu derginin Şubat 2013 tarihli 46. sayısının Bulunmaz Tiyatro - İstanbul'a dün (8 Şubat 2013 Cuma günü) geldiğini bize e-postayla haber verdi!...- 


Dua et ki, imalı yayın yapıyordum. Artık imalı değil, imasız yayın yapacağım. Seni biraz olsun korumak amacıyla yaptığım imalı yayınlardan rahatsızlık duyduğuna göre, artık seni korumayan imasız yayınlar yapacağım. Çünkü bana gönderdiğin e-postanın geldiği gün, senin dergin Mephisto Kitabevi'ne asla ve kesinlikle ulaşmamıştı. Erbil, biliyorsun ki, senin dergini basan Kayhan Matbaası'nı sana ben buldum. Ben, hem Kayhan Matbaası'na ve hem de Mephisto Kitabevi'ne sormadan, senin derginin yayınlanıp yayınlanmadığı konusunda herhangi bir fikre sahip olmuyorum. Senin dergin yayınlanmadığı hâlde, sen yayınlanmış gibi yaparak, Hilmi Zafer Şahin'i, K. Lemi Bilgin'i ve Veysel Sami Berikan'ı inandırabilir, onları kandırabilirsin belki. Ancak ben, onlar gibi devlet parasıyla değil, kendi alın terimle tiyatro yapıyorum. Ayrıca ben, hazır koltuklarda göbek büyütmeyi asla ve kesinlikle hiç sevmiyorum. Hem ben, "Kapalıçarşı Üniversitesi" mezunuyum. Bu arada, senin dergin, senin söyleminle, neden ayın ilk haftası çıkıyor da, neden tam zamanında, yani ayın tam tamına birinde yayınlanmıyor? Böyle bir soruyu Hilmi Zafer Şahin, K. Lemi Bilgin, Veysel Sami Berikan soramaz. Ancak ben sorabilirim! 


Erbil Göktaş - Çünkü hafta içi her gün olmasa bile haftada 3-4 gün 3-4 saat yol katederek Kocaeli'de süren akademisyenliğimin ve görevlerimin yanında bir de bu dergiye "madenciler" gibi emek harcayarak çıkardığım halde bu emeğe saygı duymayıp nahoş sözcüklerle "çoğu kez" yargıladığınızdandır.


Hilmi Bulunmaz - Çıkarma! Bana ne!! Umurumda değil!!! Sen bu dergiyi çıkararak, Hilmi Zafer Şahin'den, K. Lemi Bilgin'den, Veysel Sami Berikan'dan para alıyorsun! Sen bu dergiye abone yaparak para alıyorsun!! Sen bu dergiyi satarak para alıyorsun!!! Sen bu dergiyi benim için mi, halkım için mi, tüyü bitmemiş yetim için mi çıkarıyorsun?!!!... Erbilciğim, tırnak işâreti içine alsan bile, madencileri kendi emellerine alet etme lütfen, olmaz mı canım?...


Erbil Göktaş - "Resmiyetimin" başka nedenleri de var elbette; o nedenleri çokça tartıştık artık girme gereği duymuyorum, ancak bir "emekçi" gibi her şeyiyle ilgilendiğim bu dergiyi, çelişki ve çatışma yaşadığınız diğer dergilerle aynı kategoriye koyup "tarafsızlık" adına tenzih etmemeniz, her ay adresinize gönderdiğimiz halde sanki gelmeyecekmiş gibi bir izlenim yaratmanız bende üzüntü yaratmaktadır; bu üzüntüm sizin "değerbilmezliğinize"dir. 


Hilmi Bulunmaz - Gir, gir, gir! Çekinme, utanma gir!! Gir ki, tiyatro köyü biraz şenlensin!!! Yine tırnak işâreti içine tutsak etmiş olsan da, bu emekçi sözü de pek şık durmamış burada. Elbisene yakışmamış doğrusu... Ben, her ay beş tane dergi alıyorum; kargo parasını ben ödediğim gibi, bu beş derginin de parasını tıkır tıkır ödüyorum. Tabii ki yollayacaksın! Ancak, bu dergi, hiçbir zaman için tam zamanında yani ayın tam tamına birinde asla ve kesinlikle gelmiyor. Doğruyu söylemiyorsun. Artık, her sayının Yurtiçi Kargo poşetini saklamayı yada geliş tarihi bulunan yerin bir fotoğrafını yayınlamayı düşünüyorum. Ayrıca, Yurtiçi Kargo yönetiminden geçmiş dönemlere ait geliş tarihlerini de alıp yayınlayabilirim!...


Erbil Göktaş - Çünkü pek çok yayın organının aksine Yeni Tiyatro "sizlerin" de görüş ve eylemlerine yer vermesinin ötesinde yeri geldiğinde "haklarınızı" da savunmuştur. 


Hilmi Bulunmaz - Benim hakkımı hiçbir tiyatro esnafının, hiçbir tiyatro dergisinin, hiçbir tiyatro kuruluşunun, hiçbir tiyatro kurumunun savunmasını asla ve kesinlikle istemem. Benim, hiçbir burjuva, küçük burjuva, akademik tiyatro araç gerecine asla ve kesinlikle gereksinmem yok. Lütfen almayayım, lütfen kalsın...


Erbil Göktaş - Eleştirilerinizi elbette yapabilirsiniz ancak özellikle reklam ve ilan konularındaki aşağılayıcı üslubunuzu gözden geçirmenizi rica edeceğim.


Hilmi Bulunmaz - Ben, seni, senin dergini yada herhangi bir tiyatro dergicisini asla aşağılamıyorum. Ben, sadece ve yalnızca, benden, halkımdan, tüyü bitmemiş yetimden alınan vergilerle size verilen reklâmların işlevini sorguluyorum. Madem ki, Hilmi Zafer Şahin'in, K. Lemi Bilgin'in, Veysel Sami Berikan'ın yönetimindeki resmî tiyatro kurumlarının oyun programlarını tiyatro izleyicisine duyurmak için para alıyorsunuz, o hâlde, bu resmî programları tam zamanında, yani ayın tam birinde yayınlamak zorundasınız... Bu iş bu kadar anlaşılır, bu kadar basit, bu kadar net, bu kadar somut, bu kadar yalın... Derginizi tam zamanında, yani ayın tam birinde yayınlarsanız, zâten aşağılanmışlık duygusundan hızla, hem de şimşek hızıyla uzaklaşırsınız. Biraz gayret ediniz lütfen!...


Erbil Göktaş - Dediğim gibi bir "emekçi" olarak, her yıl oyunlara koşarken, matbaalara giderken, dağıtımla ilgilenirken, pek çok "iş kazası" geçirdiğimi de biliyorsunuz. 


Hilmi Bulunmaz - Oyunlara koşarak gitme... Matbaalara yavaş git... Dağıtımla sen ilgilenme, dağıtımcıya ver... İş kazası geçirme... Bana ne?! Benim için mi, halkım için mi, tüyü bitmemiş yetim için mi yapıyorsun bunları? Hilmi Zafer Şahin'den, K. Lemi Bilgin'den, Veysel Sami Berikan'dan reklâm almak için yapıyorsun Erbilciğim!


Erbil Göktaş - Bunların sonuncusu da, yine bildiğiniz gibi, geçen ay saatlerce, gecelerce çalışmaktan artık bilgisayar sandalyemin bile dayanamayarak ortadan kırılması ve demirinin ayağımı yaralamasıdır. 


Hilmi Bulunmaz - Bana ne?! Halkıma ne?!! Tüyü bitmemiş yetime ne bundan?!!! Biz mi dedik sana "dergi çıkar" diye Erbil!


Erbil Göktaş - Bu hafta kolumdaki ağrıların nedenini araştırırken sağ kolumda da "lif kopması" olduğunu öğrendim. 


Hilmi Bulunmaz - Olabilir!... Benim de başım yarıldı, iş yerim yandı, hakkımda onlarca, neredeyse yüze yakın dava açıldı, LİNÇ KAMPANYALARI silsilesi ile boğuşuyorum. Ben hiç yakınıyor muyum? Bu işler hep böyledir; dergi çıkaran osuruğuna katlanır!


Erbil Göktaş - Karda, kışta, yağmurda, "işimizi" yaparken, sizin bu "dokundurmalarınızı" en azından ben haketmediğimi düşünüyorum. 


Hilmi Bulunmaz - Hak etmesen yazmazdım! Ben senin dergine reklâm vereceğim, senin dergini satın alacağım, yetmedi, derginin içeriğini inceleyeceğim, dergini çevreme tanıtacağım, bir de üstüne eleştirme gayreti içerisinde olacağım, sen de, benim dokundurma yapmamdan rahatsızlık duyacaksın. Yok öyle yağma Erbilciğim!...


Erbil Göktaş - Özellikle Yeni Tiyatro Dergisi'nin "editörü" olmaktan çok "emekçisi" olan ben, biz bu konularda "üslubunuza" daha dikkat etmenizi ve tekrar gözden geçirmenizi istiyorum. 


Hilmi Bulunmaz - Üslubumdan çok memnunum... Bundan hiçbir rahatsızlık duymuyorum... Eleştirilerimi hızla, hem de şimşek hızıyla sürdüreceğim... Derginin sadece tam zamanında yayınlanmasını değil, tirajını da mutlaka gündeme getireceğim! 


Erbil Göktaş - Özellikle reklam ve ilanları "yasal" olarak haketmenin yanında döktüğümüz bu alın terinin, geçirdiğimiz iş kazalarının ve tiyatro "gazisi" olmanın karşılığı olarak da sonuna kadar hakettiğimizi düşünüyorum ve bu "alın teri"ne saygı göstermeseniz bile, daha "nesnel" davranmanızı rica ediyorum.


Hilmi Bulunmaz - Ben, ekmek gibi, su gibi nesnel davranmayı seviyorum. Ben, tiyatro sanatına ekmek kadar, su kadar ihtiyaç duyuyorum. Bana yaptığınız haksız suçlamalardan sonra çok daha sert eleştirilerimin hedefi olacaksınız. Sakın söylemedi demeyin... 


Erbil Göktaş - "Emeğin" hor görülmediği bir dünya özlemiyle, iyi günler dilerim.


Hilmi Bulunmaz - Emeğin hor görülmemesi için, derginizi ya seve seve yada söke söke tam zamanında, yani ayın tam birinde yayınlamalısınız. Halkım, tüyü bitmemiş yetim hep bunu istiyor.


Erbil Göktaş
Yeni Tiyatro Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve
Emekçisi

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


Erbil Göktaş - Not: Yeni Tiyatro Dergisi'nin Şubat sayısının sadece kapağını göndermişiz gibi bir "haber-yorum" yayınlamışsınız; kapağın yanı sıra "içindekiler", "satış noktaları", yanısıra "derginin künyesi" ve yayınlandığı ayın "özeti"ni de gönderdiğimizi belirtmek isterim. Hatta yeni "kitap eki" verdiğimiz aylarda kitap kapağını ve kitapla ilgili bilgileri de göndermekteyiz. Bu bile 2-3 günlük bir emeğin karşılığıdır; bilgilerinize...

Hilmi Bulunmaz - Tabii ki, sadece ve yalnızca derginin kapağını göndermediniz. Derginin içeriğini de gönderdiniz bize. Ancak siz, derginin içeriğini bize gönderdiğinizde, derginiz henüz raflardaki yerini almamıştı. Ben, yayınlanmamış bir dergiye, yayınlanmış bir dergi muamelesi yapamam. Bunu benden hiç kimse beklemesin!


***


Ayrıca bakınız: 


Erbil Göktaş'ın bize gönderdiği dergi kapak fotoğrafını sunuyoruz!


LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından www.tiyatronline.com sitesinin sahibi Enver Başar'la bu sitenin editörü LİNÇÇİ Yaşam Kaya, Yeni Tiyatro Dergisi'nin Şubat 2013 tarihli 46. sayısını ellerine alıp, bütün sayfalarını iyice okuyarak tam kavradılar mı?


Göktaş'ın e-postasını zamansızlık nedeniyle okumadan sunuyoruz

İşlerimizin yoğunluğu nedeniyle okuyamadan yayınlamak zorunda 

kaldığımız Yeni Tiyatro Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Sn. Erbil Göktaş'ın bu yazısını, işlerimiz durağanlaştığında yanıtlayacağız!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, Beyoğlu Mephisto Kitabevi'ni
            0212 249 06 87       numaralı telefonundan arayıp, kitap bölümünü bağlayan 3 numaralı tuşa basarak, bu bölümün sorumlularından Aytekin ile görüşüp, Yeni Tiyatro Dergisi'nin Şubat 2013 tarihli 46. sayısının 7 Şubat 2013 tarihinde ekrana giriş yaptığını öğrendi!!!