12 Ocak 2013 Cumartesi

Kültür Bakanlığı Çanağı yalamadan, Efes Pilsen Tezgâhtarlığı yapmadan asla oyun sunamayan LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin erotik ve düzeysiz oyunu "Testosteron" için son derecede ciddi bir yazı yazarak "tiyatro eleştiri klasiği" oluşturan Melih Anık'a saldıran Taylan Günay'ın berbat yorumunu aktarmakta yarar görüyoruz!

Oyun'un notu: Yazıyı okunabilmesi için biz "Türkçe"leştirdik!

***

Taylan Günay
30 Aralık 2008

Murat Akdağ imiş isimsiz kahraman. Ama arkadaşım, siz hiçbir şey anlamamışsınız. Siz oyunu izlediniz mi bir kere? Hadi onu izlemediyseniz, şu Melih Anık'ın yazısını insan olarak anlayabiliyor musunuz? Mesleğiniz ne bilmiyorum ama allı pullu cümlelerinizden entelektüel olmaya çalışan ama maalesef ki olamayan bir hâliniz var. Yıldırım Türker'e, Murat Belge'ye, Murathan Mungan'a, Orhan Pamuk'a, Mehmet Güleryüz'e, Sezer Duru'ya vb. onlar gibi değerli insanlara var oluşunuzla hakaret eder gibisiniz. Kullandığınız kavramlara dikkat edin. Postmodernizmin nimetleri çarpar sizi. Postmodernizm her yönüyle savunulacak bir şey olmadığı gibi, modernite de her yönüyle aşağılanacak bir kavram değildir. Böyle iki ara bir derelere sıkıştırmayın bu kavramları. Biliyor musunuz bilmiyorum ama her iki kavram hakkında binlerce kitap, makale var. İnsanlar hâlâ anlamaya çalışıyorlar ne olduklarını. Sor Yıldırım Türker'e, sor Murathan Mungan'a, Sor Orhan Pamuk'a anlatsınlar sana.

Bağlam dışına taşmamak tartışmada önemli bir adaptır. Konu Melih Anık'ın eleştiri olmaktan uzak yazısı ve barındırdığı kötülüktür. Sen Oyun Atölyesi'nin tepkisini duyurmak için başvurduğu yöntemi bulandıracağına, Melih Anık'ın yazısını nasıl algıladığını yazsan hepimizi aydınlatmış olursun. Hem de bağlam dışına çıkıp 6-7 Eylül olaylarını hiç ilgisi yokken karıştırmazsın.

Tabii şunu hemen tespit etmek gerekir ki, Melih Anık nasıl bir "kaçak" yöntem ve dil tutturmuşsa, siz de, Melih Anık'a arka çıkmaya çalışırken, benzer bir yöntemi ve dili prensip edinmişsiniz kendinize. Cihangir Cumhuriyeti, siz ve sizin diliniz ise çoktan iflâs etmiş bir gerçeğin içinde olduğunuzu bilmenizde büyük yarar var. Ancak Cumhuriyeti'ni bilmem ama o Cihangir semtinde çok değerli insanların (ki arkadaşlarımın önemli bir bölümü orada yaşar) yaşadığını biliyorum. Onlarla biraz da olsa temasınız olması, entelektüel açıdan size çok yararlı olacaktır mutlaka. Ne demiş atalarımız? "Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp."

Ve de son olarak adınızı bir daha yazmayı unutmayarak yazı yazın. Çünkü değerli vaktimi sizin hem isimli hem isimsiz yazılarınıza yanıt vererek boşa harcamayayım da, konunun özüne dair bir şeyler kararlayayım.

Melih Anık, sizi saygısızlıkla itham ediyorum. Bunu da oyunun yönetmeninin, oyuncularının adını yazmadığınız, oyunculara soytarı dediğiniz, Vahide Gördüm'ü dizi ünlüsü yaptığınız, oyuna gösterilen övgüyü "hoca" övgüsü diyerek küçülttüğünüz, 11 yaşında genç bir erkeği tuvalette sıkıştırdığınız, oyunun yazarını haksızca yok ettiğiniz, seyircilerin oyuna gösterdikleri ilgiyi "düşüklük" olarak algılattığınız, Haluk Bilginer'in tiyatro açısından her türlü övgüye değer katkılarını ayağa düşürdüğünüz, oyuncuların emeğini hiçe sayarak onların karşısında ajan-provokatör gibi bağırıp onları sinirlendirmeye çalıştığınız, kadınların adına söz söylemeye yetkisini elinde bulundurduğunuzu sanarak kadınların akla muhtaç yaratıklar olduğunu ima etmeye çalışıp kadınları basiretsiz gösterdiğiniz, Oyun Atölyesi'nin tiyatro salonunun yapımına harcadığı onlarca parayı değersizleştirdiğiniz, aldıkları "Devlet Yardımı"nı hak etmiyorlarmış gibi kamuoyuna duyurduğunuz, tiyatro işletme sorumlusu Selçuk Aydoğan'ı 11 yaşında çocuğun Selçuk abisi, oyunun yönetmeni Kemal Aydoğan'ı "tiyatro yöneticisi" olarak tanımladığınız, oyunun özenle hazırlanmış kostümlerine dikişi kötü ve boyaları eski diyerek kamuoyunu yanıltmaya çalıştığınız, tiyatro eleştirisi denen kurumun itibarını yazınız ve üslubunuzla yitirtmeye çalıştığınız ve de umut yerine umutsuzluk, sanat tartışmasının doğuracağı aydınlanma yerine ruhunuzun karanlığını üzerimize bulaştırdğınız için sizi hem bireysel olarak hem de ilişki kurmaya çalıştığım tiyatro sanatı adına itham ediyorum.

Sizin yaptığınız tek iyi şey, kendimi ifade etmek ve benim gibi vicdan sahiplerinin olduğunu bu tepki nedeniyle bana göstermeniz oldu.

Demek ki her şerde bir hayır varmış.

Taylan Günay (Murat Belge'nin de çok iyi bildiği Taylan)

(Kaynak: Tiyatro Dünyası)

***

Ayrıca bakınız:


Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, gayet net, oldukça önemli tiyatral tespitler içeren Melih Anık'ın aşağıdaki yazısını yeniden okuyunca aynen şöyle söyledi: "Tiyatro izleyicisine entelektüel mobbing uygulayan LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin ipliğini pazara çıkaran önemli kişilerinden biri de Melih Anık olduğunu bildiğim için, 'Testosteron - Bir Yoruma Cevap - Bengi Günay' yazısını iki yıl sonra yeniden gündeme getirdik!"

Haluk Bilginer'in işleri, Hilmi Bulunmaz'a sarktıktan sonra bozuldu!


LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Oyun Atölyesi'nin sahibi Shakespeare Çocuğu Haluk Bilginer, LİNÇÇİ Kemal Aydoğan'ın rejisini beğenmemiş olmalı ki, "Testosteron"un yeni rejisini Celal Kadri Kınoğlu'na yaptırıp, LİNÇÇİ Orhan Aydın'ı bile oynatmış!...


Sosyalist Sanatçı Hüseyin Hilmi Bulunmaz, Nehir Güneş'in yazdığı aşağıdaki tweet'i okuyunca hemen şöyle söyledi: "Türkiye Tiyatro Tarihi (TTT) için en gürültülü rezâlete (LİNÇ KAMPANYASI) imza atan Oyun Atölyesi'nin yaptığı oyunların tümü rezâlete yazgılıdır!"


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, LİNÇÇİ Kemal Aydoğan'ın aşağıdaki zırvasını okuyunca dedi ki: "'Türkiye'de baskıcı bir iktidar yok.' diyebilecek kadar gerçeklerden kilometrelerce uzak yaşayan LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin çok eskimiş yönetmeni LİNÇÇİ Kemal Aydoğan, 'Devlet Tiyatroları faşisttir' diyebilecek kadar ileriye sıçrayıp, yepyeni bir 'tiyatro sanatı felsefesi' oluşturuyor!"


Melih Anık, LİNÇÇİ Kemal Aydoğan'ın adını bile ağzına almıyor!


LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin gerçek yüzünü görmek için okuyunuz!


Melih Anık'ın bir tiyatro eleştiri klasiği olan yazısından bir tadımlık!


Hiçbir kişisel çıkar gözetmeden tiyatro sanatına hizmet eden Melih Anık'ın bir tiyatro eleştiri klasiği olan yazısını hiç beğenmediği için Can Yücel'in tarağıyla berbere giren (Can Yücel'in sözleriyle Melih Anık'a saldıran) pozlarda "Kovalamayın beni yatağa" diyen Bengi Günay, LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nden kovulduktan yada ayrıldıktan sonra da aynı tarakla aynı berbere girmeye devam ediyor mu?!!!