28 Kasım 2012 Çarşamba

Pembe sermaye temsilcileri muhafazakâr estetiği görmek zorunda!

Batı tipli sınıfların asla ve kesinlikle bulunmadığı ülkemizde "BATI TİPLİ TİYATRO" yapma sevdasındaki kişi, kuruluş ve kurumların, muhafazakâr sanat üzerine analitik bir biçimde düşünemedikleri, tam anlaşılır bir dille konuşamadıkları, ikna edici yöntemlerle asla tartışamadıkları, adaletli ve inandırıcı karşıtlıklar sunamadıkları bir süreçte, özellikle Yeni Akit Gazetesi'nin gayet hareketli sanal devamı www.habervaktim.com sitesinde son derecede ilginç ve düşündürücü yazı ve yorumlar yayınlanıyor. Arzu Erdoğral'ın aşağıdaki yazısı da bu düşündürücü yazılardan sadece biri...

Bizdeki kaşarlanmış tiyatro esnafı, düzenlemiş olduğu LİNÇ KAMPANYASI ile, karşıt fikirler ortaya koyup ciddi seçenekler sunan "Theope" adlı oyunun yazarı ve "Ölüleri Gömün" oyununun çevirmeni Coşkun Büktel'le Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını ilelebet ilga ve imhâ ederlerken, sol ellerinde Kültür Bakanlığı Çanağı, sağ ellerinde Efes Pilsen Kıyağı ile tiyatroculuk oynuyor. Böyle bir süreçte, muhafazakâr kişi, kuruluş ve kurumların karşıtlık içeren seçenekler sunmasını son derecede doğal bir hak olarak görüyorum. Arzu Erdoğral'ın yazısını da bu bağlamda değerlendiriyor ve ısrarla okunmasını arzu ediyorum.

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz

***

Başbakan'ın Muhteşem çıkışına Yüzyıl'lık cevap!

Arzu Erdoğral
27 Kasım 2012

"Türk aile yapısı, kültürel ve ahlaki normlar bağlamında savaşlarla değil diziler ile bozuldu" demek artık bir önerme değil realitedir.

Bu realiteyi son olarak Ortadoğu coğrafyasında yaşanan son gelişmelere verilen tepkilerde bir kez daha görmüş olduk. İnsanların katledildiği, birbirinden korkunç planların uygulamaya konulduğu dakikalarda Türk halkının büyük bir çoğunluğu ekran karşısında dizi seyretmekle meşgul oldu.

Böylesine bir zamanda Başbakan Erdoğan, "Muhteşem Yüzyıl" adlı diziye tepki gösterdi.

Erdoğan'ın konuşmasının alt okumasında en çok vurgu yapılan "Ecdadımızın at sırtında gittiği her yere biz de gideriz; her yerle biz de ilgileniriz" cümlesi oldu.

İkinci olarak ise Başbakan'ın "Bunlar ecdadımızı zannediyorum o 'Muhteşem Yüzyıl' belgeselindeki gibi tanıyor. Bizim öyle bir ecdadımız yok. Biz öyle bir Kanuni tanımadık. Onun ömrünün 30 yılı at sırtında geçti. Sarayda geçmedi" ifadelerine dikkat çekildi.

Evet, bu cümlelere dikkat çekilerek okuma yapanların dediği gibi Başbakan Erdoğan "Ortadoğu ile neden bu kadar ilgileniyor?" sorusuna "Muhteşem Yüzyıl" üzerinden cevap vermiş, "Bizi o dizidekiler gibi sanmayın" demiş sonrasında ise hazır konuya girmişken diziden rahatsızlığını da dile getirmiş olabilir.

Ancak ileri sürüldüğü gibi Başbakan Erdoğan'ın bu çıkışının hesaplamadan sinirlenerek söylediği sözler olduğunu hiç sanmıyorum.

Siz gülüp geçseniz de, işin hâlen esprisi ile ilgilenseniz de, Yahudi lobisinin sinema ve dizi sektöründeki eli gün geçtikçe daha da güçlenerek ekranlarımıza değişik kılıklarla çıkıyor.

Bu nedenle Başbakan Erdoğan sadece Türk kamuoyuna cevap vermekten öte, savaş tekniklerinin her türlüsünü deneyenlere, her türlüsüyle cevap vereceğini ilan ediyor. Dizi ise dizi, sosyal ağ ise sosyal ağ yani her ne ise o!

Öte yandan Başbakan Erdoğan'ın gündem değiştirmek için bu konuşmayı yaptığını söyleyenlerin de yanıldığını  söylemek mümkün. Çünkü söylenenin tam aksine Erdoğan, "Muhteşem Yüzyıl" üzerinden (son Gazze saldırılarının ardından) dünyaya meydan okudu.

Konuşmasının ikinci paragrafında dizi vurgusuna dikkat etmeyenler ise ilk söylemindeki belgesel kelimesine takılı kalarak bunun bir dizi olduğunu ispatlamaya çalışmakla zaman kaybettiler.

RTÜK ve yargı üzerinde baskı kurduğunu söyleyenler de vardı Erdoğan'ın…

Şayet böyle bir niyeti olsa RTÜK Başkanı'na bir telefon açamaz mıydı?

Siyaset kanadında da durum çok farklı değildi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, "dizi senaryolarını denetlemek Başbakan'ın görevi değil" diyerek tez elden soru önergesini meclise verdi.

MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural'da kızgındı. Başbakan Erdoğan'ı tarihi şahsiyetleri örnek göstererek, kendisine pay çıkarmakla suçladı.

BDP Milletvekili Hasip Kaplan ise, "TRT'de yayınlanan ırkçı, ayrımcı milliyetçi dizilere ses çıkarmıyor, kafayı 'Muhteşem Yüzyıl'a takmış, sahi ecdadı haremde ne yapıyordu?" sözleri ile tartışmayı ergenlik yaşındaki bir çocuğun tepkisi ile ele aldı.

"Türk dizileri Arap dünyası ve Balkan ülkelerinde izlenme rekorları kırıyor, gelsin paralar" mevzusu ile meseleye bakan sazanlar korosu da, her zaman durduğu bölümde yerini aldı. Bu paralar ile birlikte sırf "Muhteşem Yüzyıl"ın reklam gelirinden yüklü miktarları cebine indiren yapımcı ve televizyon sahiplerinden ise kimse bahsetmedi.

"Ülkede açlık var. Başbakan bunları mı konuşuyor?" diyen çıktı da, kimse "o dizilerin karşısına geçince sizin değil, yapımcıların karnı doyuyor" demedi.

AK Parti ve Başbakan'ı dış politikada ve daha birçok konuda eleştirebiliriz; ama "Muhteşem Yüzyıl" eleştirisi üzerinden Başbakan'ı vurmak ancak ortaya böyle yüzyıllık komediler çıkarıyor.

SİZ;

Osmanlı'nın en büyük okullarından biri, ismi ise "Duhteran Mektebi" olan haremde buluğ çağındaki kızlara nasıl bir eğitim verildiğini merak etmeyip, haftaya ne gibi entrikalar olacağını heyecanla bekleyebilirsiniz!

46 yıllık saltanatında 17 sefere çıkan (her seferi 3 sene sürse 46 yılı geçiyor) Kanuni Sultan Süleyman acaba eşlerini görmeye fırsat bulabilmiş midir? Sorusu yerine (muhafazakâr kesimin büyük bir çoğunluğu da dahil zevkle izlediği) "bu dizi şimdi yayından kaldırılacak mı?" diye sorabilirsiniz. Hattâ çok üzülebilirsiniz de!

İnsanlar bağımlılık derecesinde dizi izlerken ve etrafında olup biten hiçbir şeyle ilgilenmezken, Başbakan'ın çıkışı ile dalga geçip eğlenebilirsiniz de.

Ancak hâlimiz hiç komik değil; biliyor musunuz?

"Muhteşem Yüzyıl"ın, muhteşem sahtekârlığı, muhteşem bir kılıf üzerinden, muhteşemce sana sunuluyorsa ve artık ülkenin Başbakanı bir diziye vurgu yapıyorsa bir düşün! Niye?

Tabi siz düşünmek yerine, Avrupalı oryantalistlerin şekillendirmeye çalıştığı tarihin çocukları olmak istiyorsanız o başka!

(Kaynak: HABER VAKTİM)