29 Ekim 2012 Pazartesi

Yazı yazma melekesi hiç gelişmemiş Hayati Asılyazıcı üfürüyor!

Oyun'un notu: LİNÇÇİ Tiyatro Dünyası'ndan alıp, olduğu gibi aktardığımız yazıdaki yanlış yazımları "maymungötürengi" ile belirgin hâle getirip, doğrularını "çimenrengi" ile biz yazdık!

***

Özelleştirmeyi ve grevi anlatan oyun Dar Ayakkabı İle Yaşamak ("Dar Ayakkabıyla Yaşamak")

Hayati Asılyazıcı
29 Ekim 2012

Duşan Kovaçeviç bir tiyatro ve sinema insanı. Dramaturg, Belgrad'da ki (Belgrad'daki) Zvezdara tiyatrosu sanat yönetmeni (Tiyatrosu Sanat Yönetmeni), sırp bilim ve sanat akademisi üyesi (Sırp Bilim ve Sanat Akademisi Üyesi), oyun yazarı, senarist, tiyatro ve sinema yönetmeni, artı (ayrıca) diplomat.

İBB Şehir Tiyatroları'nda üçlemenin (Gerçekten "üçleme" mi? / Bakınız: Melih Anık, "'Dar Ayakkabıyla Yaşamak', 'Acıların Oyunu' Olmuş") sonuncusu olan "Dar Ayakkabı ile Yaşamak" ("Dar Ayakkabıyla Yaşamak") (Bu oyun, gerçekten "üçün biri" mi?) adlı oyunu, Kovaçeviç’i gündemde tutan soluklu bir yazar olduğunu görüyoruz. (Bu tümceden bir şey anlayan beri gelsin!) Üçlemenin (Gerçekten "üçleme" mi?) dışında "Profesyonel" adlı bir diğer oyunu, İD Tiyatrosu’nda ilgi ile izlenmekte olan bir diğer oyunudur.

Dört oyunla sürekli afişte kalmak her yazarın kolay ulaşabileceği bir özellik değildir. Salt bu özelliği ile Kovaçeviç yüzyılımızın basamaklarını hızla tırmanan bir oyun yazarıdır. (Niceliği kutsayıp, niteliğe pabuç bırakmayan bu mantığı ne denir acaba?) Burada oyun yazarlığı üzerinde duruyorum. Diğer ilgilendiği alnaları (alanları) yazımın başında belirttim. "Dar Ayakkabı ile Yaşamak" ("Dar Ayakkabıyla Yaşamak"), tiyatromuza bir ayrıcalığı daha getirdi. Sendikal hakları savunan ve özelleştirmeyi eleştiren nitelikli bir oyun oluşu ile de dikkati çekiyor. (Bu dolmayı kimse yutmaz!) Özelleştirmenin gelişi güzel (gelişigüzel) yapılmasında getireceği sakıncaları ve zararları net bir şekilde ortaya koyuyor. Devlet kurumlarının rastgele özelleştirilmesi ve bunun sonucu olarak ortaya çalışan emekçilerin direniş hakkı olarak grev’i (grevi) kullanmaları doğal ve demokratik bir hak oluyor.Tıpkı bizim tekel (Tekel) işçilerimizin destansı direnişleri gibi. Politik özelleştirmeler bir ülkenin ekonomik gücünü sarsabilmektedir. Kovaçeviç’in oyununda gördüğümüz bir fabrikanın özelleştirilmesi ile doğan grev hakkı, oyunun temel söylemini traji- komik (trajikomik) oyun kurgusunun temelini oluşturuyor.

Bilindiği gibi yıllardan beri işçi haklarını savunan ve grev olayını anlatan bir oyun görmedik. Ankara sanat tiyatrosu (Ankara Sanat Tiyatrosu), İsmet Küntay’ın "403. Kilometre" (1973) sendika haklarını, işçileri ve grev’i (grevi) savunan ilk ve tek oyundu. (Bu tümceden de hiçbir şey anlaşılmasa da, belki anlayanlar çıkar diye, bu tümceye müdahale etmedik!)

Oyunu, M. Nurullah Tuncer sahneye koydu ve oyunu betimleyen, yorumlayan sahneleyişi ve dekor tasarımı ile oyuna inanılmaz güzellikte başarı getirdi. (Herkesin, herkes için, her zaman ve her ortamda söyleyebileceği çemberden bile daha yuvarlak sözler!!!) Tuncer, üçlemede ki (üçlemedeki / Gerçekten "üçleme" mi?) olağan üstü (olağanüstü) başarısını sürdürüyor. Oynanışa gelince: "Menejer ve Sunucu" rolünde ki (rolündeki) Bennu Yıldırımlar herzaman ki (her zamanki) gibi özenli ve olağan üstü (olağanüstü) başarısı ile dikkati (dikkat) çekiyor. Bora Seçkin’in Steva rolü oyunun kilit rollerinden biri; 3 (üç) önemli karakteri başarısı ile üst düzeye taşıyor. İbrahim Can, Nihat Alpteki ikilisi anahtar rolleri ile oyunun eksen kişiliklerinde gerçekçi ve inandırıcı başarıları ile dikkati (dikkat) çekiyor. Müge Akyamaç, Yeliz Gerçek (Yeliz Gerçek, bir LİNÇ KAMPANYASI imzacısıdır!) çizdikleri kompozisyonları ile oyuna katkı sağlıyorlar. Tankut Yıldız pazarlamacı olarak karakterini başarı ile çiziyor. Volkan Ayhan, Çağrı Hün, Uskan Çelebi üç işçi rolüyle oyunun kurgusuna uygun rolleriyle dikkat çekiyorlardı. (Bu tümceyi anlayan biri varsa, bize de anlatsın!)

Gamze Kuş'un giysi tasarımı, Fatih Mehmet Haroğlu’nun ışık tasarımı, Ersin Aşar’ın efekt tasarımı kollektif (kolektif) oyunun başarısına katkı sağlıyor. Oliver Josifovski’nin müziği oyunun yorumuna renkli biçimde katkı sağlıyor. Bilge Emin’in (Bilge Emin, bir LİNÇ KAMPANYASI imzacısıdır!) çevirisi; Kovaçeviç’i ülkemizde tanıtması ile tiyatromuzun repertuvarını zenginleştiren olağan üstü (olağanüstü) bir çalışma.

(Kaynak: Tiyatro Dünyası)