22 Ekim 2012 Pazartesi

"1 Ekim Dünya Tiyatrolar Günü" sözünü bir türlü anlamasak da, Zeynep Akar'ın yazdığı eleştiriyi okurlarımıza derhal sunuyoruz!

Bunu da patlattılar!

Zeynep Akar
zeynepakar@bizimkocaeli.com.tr

Yeri geldikçe yazıyorum... Hayatta en sevdiğim şey tiyatro.

İlimize dışarıdan gelen hiçbir oyunu kaçırmamaya çalışıyorum, o başka;

Ama asıl düşkünlüğüm, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları‘na...

Mucizevi bir şekilde bir araya geldiğini düşündüğüm süper oyuncu kadrosuyla, salonuyla, repertuvarıyla Şehir Tiyatroları bence bu kentteki en güzel şey.

Evimin Süleyman Demirel Kültür Merkezi‘nin (SDKM) hemen yanında olmasının avantajını da kullanarak,

Şimdiye kadar Şehir Tiyatroları‘nın sahnelediği oyunlardan en az izlediğimi, iki kez izledim.

Dolayısıyla, artık bir oyunu ışığıyla, dekoruyla, kostümüyle, oyunculuğuyla değerlendirebilecek kadar bilinçli bir tiyatro izleyicisi olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim...

Hal böyle olunca, her yıl ekim ayını iple çekiyorum.

1 Ekim Dünya Tiyatrolar Günü ile birlikte start alan tiyatro sezonunun açılmasını sabırsızlıkla bekliyorum.

***

Bu sene de öyle oldu...

Eylül‘ün ortasından beri Şehir Tiyatroları‘ndan gelecek haberi bekliyorum.

Tamam, sezonun ’Kral Lear‘ gibi çok baba bir oyunla açılacağını öğrendik ama hepsi o kadar.

Ne o perdenin ne zaman açılacağı konusunda bir bilgi geldi,

Ne de gazeteye ulaşan bir gala davetiyesi oldu.

Günler geçerken dün bir de baktım, neredeyse ekimin ortası gelmiş, hala tiyatrodan ses seda yok.

İçimdeki küçük kurt, ’Bu işte bir terslik var‘ diye fısıldamaya başlayınca, küçük bir araştırma yapmaya karar verdim...

Yapmaz olaydım!

Meğer bu kentin en büyük yüz akı olan tiyatroda, ne tiyatrolar çevriliyormuş da bizim haberimiz yokmuş.

Bir kere, sezonun açılmasını benim gibi heyecanla bekleyen tiyatro severlere kötü bir haberim var.

Boşuna beklemesinler... Görünen o ki, o perde kasım ayından önce açılamaz.

’Nedenmiş o?‘ dediğinizi duyar gibiyim.

Anlatacağım ama tiyatro öyle bir karışmış ki, neresinden başlayacağımı bilemiyorum...

***

Eylül ayında, sezonu Shakespeare‘in ’Kral Lear‘ adlı oyunuyla açacağını duyuran Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, gerek tiyatronun içerisindeki yönetim zaafiyeti gerekse Büyükşehir‘in yaşadığı maddi sıkıntılar yüzünden perdelerini bir türlü açamıyor.

Biliyorsunuz, geçen sene değişen yönetmelikle, şehir tiyatrolarının repertuvar belirleme yetkisi belediyelere verilmiş;

Genel sanat yönetmenlerine ise sadece belediyenin belirlediği oyunlar içinden seçim yapma hakkı tanınmıştı.

Bu sansür ülkedeki bütün tiyatro severlerin tepkisini çekmiş, hatta bazı şehir tiyatrolarında istifaların yaşanmasına neden olmuştu.

Doğal olarak duruma en çok içerleyenlerden biri de Kocaeli Büyükşehir Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Nejat Birecik idi,

Çünkü artık, Şehir Tiyatroları şube müdürlüğüne atanan Turgut Çakar‘ın yetkisi, kendi yetkisinin üzerindeydi.

Bu yönetmelikle eli kolu bağlanan, belediyelerin kuklası haline getirilen tüm genel sanat yönetmenleri gibi o da, bir an önce buralardan çekip gitmek istiyordu.

İşte tüm bu sebeplerden dolayı Nejat Birecik, uzun süredir ortalarda görünmüyordu.

Şu anda Birecik kah izin kullanıyor kah raporlarla idere ediyor ama tiyatroya uğramıyor.

Yerine ise Şehir Tiyatroları‘nın en eski oyuncularından biri olan Veysel Sami Berikan vekaleten bakıyor.

***

Ancak nasıl Nejat Birecik resmiyette tiyatrodan ayrılmadıysa, Veysel Bey de resmiyette onun vekili falan değil...
Eğer yanlış bilmiyorsam bu konuyla ilgili resmi bir şey, yazılı bir vekalet yok.

Gelelim sadede...

Şehir Tiyatroları bu sene ’Kral Lear‘ ile perde açacağını açıkladı.

Shakespeare‘in ’Kral Lear‘ı, tiyatro tarihinin en karmaşık, en zor ve en önemli oyunlarından biri olarak biliniyor.

Kalabalık bir kadroya sahip olan oyunu Malcolm Keith Kay yönetecek; yani yönetmenimiz ithal...

Doğal olarak oyunu yönetmek için belli bir ücret alıyor.

Bir dönem oyunu olan ’Kral Lear‘, dekor ve kostüm anlamında da oldukça maliyetli.

Oyunun dekor ve kostüm işini kim yapıyor?

Efter Tunç...

Yakından tanıyalım; Efter Tunç Türkiye‘nin en iyi dekor-kostümcülerinden birisi...

Hayal gücü ve becerisi sınırsız olduğu için yaptığı işlerin maliyeti yüksek olunca Şehir Tiyatroları‘ndan ayrılmış, Devlet Opera ve Balesi‘ne geçmişti.

Peki, şu anda ne yapıyoruz?

Maaşla çalıştırırken yaptığı işleri pahalı bulup kaçırttığımız Tunç‘a dünya kadar para verip, dekor yaptırmak için geri getiriyoruz.

***

Şimdi bütün bunları alta alta koyup toplayalım, bakalım ne çıkacak?

1-      Genel Sanat Yönetmeni olmayan bir tiyatro

2-      Hiçbir yetkisi bulunmayan, tiyatro adına yumruğunu masaya vuramayan bir genel sanat yönetmeni vekili

3-      Tiyatronun ’T‘sinden habersiz, bu konuda hiçbir bilgi ve donanımı olmayan bir şube müdürü

4-      Masraflı bir oyun

5-      Masraflı oyunun pahalı yönetmeni ve dekor-kostümcüsü

6-      Ve Büyükşehir‘in patlak kasası

Bir de yan yana koyalım...

Şehir Tiyatroları‘nda yeni oyunlar sahneye koyabilmek;

Bu oyunların dekor, kostüm gibi işlerine satınalma yapabilmek için bütçeye ihtiyaç var.

Büyükşehir‘in maddi açıdan çektiği sıkıntı ise ortada;

Elinde avucunda olanı satıp savarak günü kurtarmaya çalışıyor.

Sizce başında basiretli, sözü geçen, tiyatroya sahip çıkan bir Allah‘ın kulu bulunmayan Şehir Tiyatroları‘nda,

Kim “Geç kalıyoruz, bu oyun çıkacak!” diye diretecek de, işler yürüyecek.

Hiç kimse...

İşte, yürümedi.

***

Şehir Tiyatroları‘nın en son 18 Ekim‘de açılması planlanan perdesi, yine açılamayacak.

Sonra zaten bayram, seyran; arkasından 29 Ekim derken oyun kasımdan önce sahneye konulamayak.

Anlayacağınız Büyükşehir,

Bu kentin gelmiş geçmiş en güzel projesi,

En değerli kazanımı,

En temiz yüzü,

En başarılı kurumu olan Şehir Tiyatrolarını da patlattı.

Kasasına akan milyonlarca liraya rağmen sıfırı tüketen,

Elle tutulur doğru dürüst bir proje üretemediği gibi olanı da koruyamayan Büyükşehir;

Kocaeli halkının kapısında kuyruk olduğu,

İnsanların bilet bulabilmek için birbiriyle yarıştığı,

Çok ucuz fiyatlarla Türkiye‘nin en kaliteli oyuncularının izlenebildiği Şehir Tiyatroları‘nın da köküne kibrit suyu sıkmak üzere.

Diyeceğim o ki çok yazık oluyor; haberiniz olsun.

Bir tiyatroyu kurup yaşatmak,

Üstelik de o tiyatroyla bir kentin halkına sanatı sevip benimsetebilmek öyle lale dikmeye, plastik park kurmaya benzemez.

Daha iyisini yapamıyorsanız, bari yapılmış olana saygı duyun.

(Kaynak: Bizim Kocaeli)