17 Ekim 2012 Çarşamba

Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hüseyin Hilmi Bulunmaz, Şüpheli Sanık Davalı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın yayınladığı "Orhan Alkaya ile Şehir Tiyatroları'nın Yarını Üzerine" başlıklı yazıyı değerlendirerek, iyi ki korumuş!

...VE KARGA PEYNİRİ BIRAKMADI!

Hilmi Bulunmaz
17 Ocak 2008

Bu görüşmeyi gerçekleştiren; Mustafa Demirkanlı ile Orhan 

Alkaya yol arkadaşı. Uzun yıllardır birlikte hareket ediyorlar. Birbirlerine uyum sağlayan Demirkanlı ile Alkaya; Türkiye tiyatrosunun bu durumda olması için elbirliği, işbirliği, sözbirliği içerisindeler!…

Tiyatromuzun kötücüllüğünün birçok nedeni olmakla birlikte, Demirkanlı-Alkaya ikilisinin dayanışma ruhu, bu kötücüllüğü azdırıyor. Ellerindeki araç-gereçle tiyatronun soysuzlaşmasını hızlandıran ikili; Tiyatro… Tiyatro… dergisi, tiyatrodergisi.com.tr, 

BirGün gazetesi, Şehir Tiyatroları… gibi olanakları, kişisel amaçları için kullanıyorlar Demirkanlı yalanları örtülsün diye çaba harcıyorlar. BirGün gazetesinde bir köşe kapmayı başararak, tiyatronun yozlaşmasını hızlandırıyorlar. Demirkanlı BirGün’deki köşesinden uzaklaşınca yada uzaklaştırılınca Alkaya bir köşe kapıyor. Adamlar, BirGün’de bile köşe kapmaca oynuyorlar. Aslında tiyatroyla oynuyorlar. Demirkanlı yalanları iki düzineye çıkmasına karşın, bu adamlar işi pişkinliğe vuruyorlar. Demirkanlı yalanları ortadayken, bu yalanların hiçbiri, gerçek anlamda yalanlanmamışken, Orhan Alkaya, Demirkanlı'yla işbirliğini sürdürüp, bir yerde bu yalanlara da ortak olmuş, imza atmış oluyor. Demirkanlı yalanlarına kefil olan Alkaya, seçilmiş ve atanmış biri olup, Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni olarak vaftiz ediliyor. Böyle siyasal yönetime, böyle tiyatral yönetim; yada kel başa şimşir tarak!...

Hemen belirtelim; Demirkanlı ile Alkaya etle tırnak gibi. Masada yada herhangi bir yerde karşı karşıya otursalar da, aslında ruhsal olarak iç içeler. Ruh kardeşliği içerisindeler. Ruhsal anlamda Siyam ikizi gibi soluk alıyorlar. Demirkanlı yalanları örtülsün diye çaba harcayanların başında geliyor Alkaya. Öyle derinden bakıyor ve öyle filozof süsü verilmiş bir dille konuşuyor ki, insanları huşu içerisinde bıraktığını sanıyor. Özellikle "sol"un perişanlığı, bu aristokrat adamın prim yapmasına neden oluyor…


Tam on yedi yıldır yalan üretme çiftliği (Tiyatro… Tiyatro… dergisi) işleten Demirkanlı, bu gücünü aristokratlardan alıyor. Beyaz Rus edasıyla başlarındaki hale'yle dolaşan tiyatro esnafı Demirkanlı'nın çiftliğine katkıda bulunuyor; Ahmet Levendoğlu, Ali Taygun, Üstün Akmen, Nihal Kuyumcu, A. Ertuğrul Timur ve Orhan Alkaya… Bulundukları ortamı çiftlik olarak gören kişiler, "Mustafa Baba'nın çiftliği"ne de çiftlik muamelesi yapmaktan geri durmuyorlar…


***


Her zamanki yöntemle "Demirkanlı-Alkaya monologu"nu diyalog durumuna getirmeye çalışalım…


Demirkanlı, okuru tavlamak için, uygun bir başlık bulmuş:


Orhan Alkaya ile Şehir Tiyatroları'nın Yarını Üzerine 


Orhan Alkaya'yı sosyalist sanan okurun saflığına dayanarak, başlığa yapıştırdığı "yarın" sözcüğünün tılsımına güvenen Demirkanlı, "Şehir Tiyatroları Karaoğlan'ı" Alkaya'yı lanse etmek için, bayağı kafa patlatmış…


(...)


Yazının tamamını okuyup çıldırmak için tıklayınız:

Demirkanlı - Alkaya görüşmesi, Karga ile Tilki masalına döndü