Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz Lörrach kentinde (Fotoğraf: Ahmet Özkara)
***
Oyun'un notu: 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/7. Maddesi şöyle emrediyor:
"Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir."
***
Türkiye Cumhuriyeti, gerçekten çok garip bir ülke. Bu ülkede, hemen hemen herkes, üzerine vazife olan işlerle uğraşmak yerine, üzerine hiçbir zaman için vazife olmayan işlerin peşinde koşma yarışına girmiş durumda. Üşengeç ve yeteneksiz bir ev hanımı bile olamayacak düzeysizlikteki Gülhan Avşar Demirkanlı, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı AKP'li Ertuğrul Günay'ın emrindeki Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin'den, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı AKP'li Kadir Topbaş'ın emrindeki "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları" Genel Sanat Yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu'ndan ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı AKP'li İbrahim Karaosmanoğlu'nun emrindeki Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Nejat Birecik'tan reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) almanın garantisiyle ancak zar zor yayınlayabildiği LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sahibi, henüz, avukatlık mesleğinin temel yasası diyebileceğimiz Ceza Muhakemesi Kanunu'nın 223/7. Maddesi'ni bile bilmeyecek kadar avukatlık mesleğinden uzak Burhan Gün, bu konudaki yetersizliğine zerre kadar olsun hiçbir zaman asla ve kesinlikle aldırmadan, sırtına avukat cübbesi giyip, duruşma salonlarında boy gösterebiliyor.
Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu günden bu yana, "kültür, kültür, kültür" diye geveleyen geveze insanların hükümrânlığında bulunmasına karşın, kültürü tepe tepe söken, kültürü ipine bile takmayan, kültürü ipinden aşağı Kasımpaşa gibi algılayan sözüm ona elitler ülkesi olma hayaliyle, kapitalizmi ilelebet muhafaza ve müdafaa edebileceğini sanmanın rehavetiyle hızla, hem de şimşek hızıyla kültürsüzlük uçurumuna tangır tungur sürükleniyor.
Türkiye Cumhuriyeti, halkına, tüyü bitmemiş yetime, gerçek sanatçılara güvenerek ciddi bir tiyatro politikası belirleyeceğine, Fransız'a, Alman'a ve Amerikalı'ya güvenerek tiyatro politikası belirliyor.
Türkiye Cumhuriyeti, emperyalist düşlerin yığıntısına gizlenen bu ayıbın altında inim inim inleyeceğine, bu snopizm bataklığında alnında ışığı ilk hisseden jakobenist dengesizlikle hareket etmenin sürrealistliğiyle kucak kucağa yaşıyor.
Türkiye Cumhuriyeti, halkın gücüyle, tüyü bitmemiş yetimin gücüyle değil, taşeronlaştırdığı tiyatro dergilerinin patronlarıyla tiyatro politikası belirleme aymazlığında bulunduğu için, Lemi Bilgin yönetimindeki Devlet Tiyatroları'nın, Ayşenil Şamlıoğlu ve Nejat Birecik yönetimindeki İstanbul ve Kocaeli Şehir Tiyatroları'nın kıtipiyoz ve korsan oyunlarını halka kakalıyor.
Türkiye Cumhuriyeti, örnekse LİNÇ KAMPANYASI
ana sponsorluğu sabıkasına sahip Tiyatro... Tiyatro Dergisi'nin tiyatronun "t"sinden bile anlamayan sahibesi Gülhan Avşar Demirkanlı'ya güvenerek tiyatral rota belirleyebiliyor.
Türkiye Cumhuriyeti, halkın gücüne, tüyü bitmemiş yetimin gücüne, halkın ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını kendi hakkından bile daha önemli gören Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın gücüne güvenmek yerine, halkın, tüyü bitmemiş yetimin, Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın aleyhine bir mantıkla dergi çıkaran LİNÇÇİ Gülhan Avşar Demirkanlı'nın kollarına kendisini teslim ederken, aslında ne kadar çaresiz bir durumda olduğunu tescil etmiş bulunuyor.
Türkiye Cumhuriyeti, halkı, tüyü bitmemiş yetimi, kendisinden daha çok önemseyen Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın, kendisine karşı iğrenç bir LİNÇ KAMPANYASI
düzenlemeyi kendisinde hak gören Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sahibesi Gülhan Avşar Demirkanlı karşısında, hem de avukatsız olarak elde ettiği hukuksal başarıyı algıladığı oranda, kültürün taşeronlaşmasının yanlışlığını da anlayabilecektir. Bu arada İstanbul Barosu Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Avukat Burhan Gün'ün, Ceza Muhakemesi Kanunu'nu bile doğru dürüst okumadan avukatlık mesleğine bulaştığını, ancak, onun tiyatrodan para kazanmak gibi bir derdi olduğunu, zamanla okurlarımıza ağır ağır, yavaş yavaş anlatacağız!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Devamını okumak için, lütfen, TIKLAYINIZ!
***
Oyun'un notu: 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/7. Maddesi şöyle emrediyor:
"Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir."
***
Türkiye Cumhuriyeti, gerçekten çok garip bir ülke. Bu ülkede, hemen hemen herkes, üzerine vazife olan işlerle uğraşmak yerine, üzerine hiçbir zaman için vazife olmayan işlerin peşinde koşma yarışına girmiş durumda. Üşengeç ve yeteneksiz bir ev hanımı bile olamayacak düzeysizlikteki Gülhan Avşar Demirkanlı, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı AKP'li Ertuğrul Günay'ın emrindeki Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin'den, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı AKP'li Kadir Topbaş'ın emrindeki "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları" Genel Sanat Yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu'ndan ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı AKP'li İbrahim Karaosmanoğlu'nun emrindeki Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Nejat Birecik'tan reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) almanın garantisiyle ancak zar zor yayınlayabildiği LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sahibi, henüz, avukatlık mesleğinin temel yasası diyebileceğimiz Ceza Muhakemesi Kanunu'nın 223/7. Maddesi'ni bile bilmeyecek kadar avukatlık mesleğinden uzak Burhan Gün, bu konudaki yetersizliğine zerre kadar olsun hiçbir zaman asla ve kesinlikle aldırmadan, sırtına avukat cübbesi giyip, duruşma salonlarında boy gösterebiliyor.
Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu günden bu yana, "kültür, kültür, kültür" diye geveleyen geveze insanların hükümrânlığında bulunmasına karşın, kültürü tepe tepe söken, kültürü ipine bile takmayan, kültürü ipinden aşağı Kasımpaşa gibi algılayan sözüm ona elitler ülkesi olma hayaliyle, kapitalizmi ilelebet muhafaza ve müdafaa edebileceğini sanmanın rehavetiyle hızla, hem de şimşek hızıyla kültürsüzlük uçurumuna tangır tungur sürükleniyor.
Türkiye Cumhuriyeti, halkına, tüyü bitmemiş yetime, gerçek sanatçılara güvenerek ciddi bir tiyatro politikası belirleyeceğine, Fransız'a, Alman'a ve Amerikalı'ya güvenerek tiyatro politikası belirliyor.
Türkiye Cumhuriyeti, emperyalist düşlerin yığıntısına gizlenen bu ayıbın altında inim inim inleyeceğine, bu snopizm bataklığında alnında ışığı ilk hisseden jakobenist dengesizlikle hareket etmenin sürrealistliğiyle kucak kucağa yaşıyor.
Türkiye Cumhuriyeti, halkın gücüyle, tüyü bitmemiş yetimin gücüyle değil, taşeronlaştırdığı tiyatro dergilerinin patronlarıyla tiyatro politikası belirleme aymazlığında bulunduğu için, Lemi Bilgin yönetimindeki Devlet Tiyatroları'nın, Ayşenil Şamlıoğlu ve Nejat Birecik yönetimindeki İstanbul ve Kocaeli Şehir Tiyatroları'nın kıtipiyoz ve korsan oyunlarını halka kakalıyor.
Türkiye Cumhuriyeti, örnekse LİNÇ KAMPANYASI
ana sponsorluğu sabıkasına sahip Tiyatro... Tiyatro Dergisi'nin tiyatronun "t"sinden bile anlamayan sahibesi Gülhan Avşar Demirkanlı'ya güvenerek tiyatral rota belirleyebiliyor.
Türkiye Cumhuriyeti, halkın gücüne, tüyü bitmemiş yetimin gücüne, halkın ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını kendi hakkından bile daha önemli gören Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın gücüne güvenmek yerine, halkın, tüyü bitmemiş yetimin, Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın aleyhine bir mantıkla dergi çıkaran LİNÇÇİ Gülhan Avşar Demirkanlı'nın kollarına kendisini teslim ederken, aslında ne kadar çaresiz bir durumda olduğunu tescil etmiş bulunuyor.
Türkiye Cumhuriyeti, halkı, tüyü bitmemiş yetimi, kendisinden daha çok önemseyen Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın, kendisine karşı iğrenç bir LİNÇ KAMPANYASI
düzenlemeyi kendisinde hak gören Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sahibesi Gülhan Avşar Demirkanlı karşısında, hem de avukatsız olarak elde ettiği hukuksal başarıyı algıladığı oranda, kültürün taşeronlaşmasının yanlışlığını da anlayabilecektir. Bu arada İstanbul Barosu Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Avukat Burhan Gün'ün, Ceza Muhakemesi Kanunu'nu bile doğru dürüst okumadan avukatlık mesleğine bulaştığını, ancak, onun tiyatrodan para kazanmak gibi bir derdi olduğunu, zamanla okurlarımıza ağır ağır, yavaş yavaş anlatacağız!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Devamını okumak için, lütfen, TIKLAYINIZ!