9 Mayıs 2012 Çarşamba

Hemen hemen hiçbir görüşüne asla katılmadığımız Engin Ardıç'ın şu sözü çok gerçekçi: "Hem Kemalist hem sosyalist olunamaz"

Biz, emekçi halkın iktidar özlemi için mücadele veren tiyatro sanatçıları olarak, sadece ve yalnızca kendi çıkarlarımız için emek harcayacak kadar alçalmayı hiç, ama hiç doğru bulmuyoruz.


Biz, başta tiyatro sanatı olmak üzere, elimizdeki tüm toplumsal olanakları emekçi halkın iktidara gelmesi için seferber ediyoruz. 


Biz, tiyatronun estetik gelişimine katkıda bulunurken, tiyatro kuramı oluştururken, tiyatroyu kılgısal anlamda yapmaya çalışırken, tiyatro yayıncılığı yaparken, tiyatro dergisi yayınlarken, daima emekçi halkın iktidar özlemiyle hareket ediyoruz.


Biz, kendi beynimizle, kendi ellerimizle, kendi gücümüzle elde etmiş olduğumuz kültürel ve sanatsal olanakları, oyunculuk, yazarlık ve yönetmenlik çalışmalarına vakfederken, yetiştirmiş olduğumuz oyunculara ve yazarlara birer miras gibi bırakıyoruz. Şairlerimize, yazarlarımıza yazdırmış olduğumuz romanları, şiirleri, oyunları, emekçi halkın iktidar özlemine birer kıvılcım etkisi yapması isteğiyle halkımızın beğenisine sunuyoruz.


Biz, toplumsal eylemlerimizi, sadece ve yalnızca sosyalist bir bilinç oluşturup, emekçi halkın hizmetine sunmak için yapıyoruz. Günümüz Türkiye'sinde sosyalist bilinç oluşturmak için, ne Atatürkçülük, ne Atakürtçülük yapmak gerekir. Bu anlamda, günahımız kadar bile sevmediğimiz ve hemen hemen hiçbir görüşüne asla ve kesinlikle katılmadığımız pembe sermaye temsilcisi Engin Ardıç'ın şu sözünün unutulmasını istemiyoruz:


"Hem Kemalist hem sosyalist olunamaz"


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Elhamdülillah sosyalistler


Engin Ardıç 
Sabah
9 Mayıs 2012

Yıllardır kalın kafalılara anlatmaya çalışırız: Hem Kemalist hem sosyalist olunamaz, olamazsınız!

Çoğu anlamaz. Kimisi anlamak istemez, kimisinin işine gelmez. Sağlık olsun, ömürlerini öyle tüketmek istiyorlarsa kendi bilecekleri iştir.

Çünkü Kemalizm, faşizm olmasa bile "faşizan", yani faşizme yakın, onun birçok yöntemini kullanan bir ideolojidir. Otuzlu yıllarda, İnönü ve Peker'in başını çektiği bir bürokratlar grubu tarafından yaratılmıştır. Atatürk'ün "otoriter tek adamlık tutkusu" da buna yakın gelmiş, faşizan bürokrasi Atatürk'ün bu "zaafını" pek güzel "kullanmıştır" doğrusu...

Ne kadar bunaldığını, zaman zaman nasıl patladığını çok iyi biliriz. İnönü'yü haşlayacak, sonunda onu başbakanlıktan kovacak kadar...

Kemalizm, Türk sosyalizmini çatır çatır ezmiştir. Sosyalist ve komünist partileri yasaklamıştır. İşçiye grev ve toplu sözleşme hakkı vermemiştir.

Başta Nazım Hikmet ile Kemal Tahir olmak üzere birçok sosyalist sanatçı ve aydını hapislerde süründürenler, Sabahattin Ali'yi öldürenler de işte bu ideolojinin uygulayıcılarıdır.

Hem Kemalist hem sosyalist olmaya çalışan düşünme özürlüler artık tarihin çöp sepetindeler de, ara sıra çöp sepetinin kapağını kaldırıp seslenmeye, üstelik bir de edepsizlenmeye çalışıyorlar.

Her zaman yaptıkları gibi bir yandan da birbirlerini yiyerek, birbirlerini sepetin dibine çekmeye çalışarak...

Halkçı geçinirler ama halkı hor görürler. İstedikleri halkın iktidara gelmesi değil, görünürde ve söylemde halk adına, ama halkı hiçe sayarak onu eğip bükecek bir diktanın kurulmasıdır. (Rus isçisini en çok ezenler de bolşevikler olmamış mıydı? Sözde işçi diktasında, bırakın grev hakkını falan, işçinin izin almadan fabrika, yani işyeri değiştirmeye bile hakkı yoktu!)

Fakat şimdi sevinerek görüyoruz ki, o kadar boşuna da nefes tüketmemişiz...

Çünkü piyasaya "solcu Müslümanlar" çıktılar!

Solcu, yani antikapitalist... Müslüman dedik, "Sünni Müslüman" diye düzeltmek gerek.

Çünkü bir de hem Kemalist hem sosyalist Alevi Müslümanlar var ki, oylarını dedelerini ninelerini fare zehiriyle öldürmüş kesime yağdırmaları ayrı bir trajik komedyadır.

Sünni sosyalistler seslerini ilk kez kapsamlı olarak bu 1 Mayıs'ta duyurdular.

Liberaller de "hele şükür" diyerek onları pek sevdiler. (Kemalist sosyalistler de bir başka açıdan hele şükür çekiyorlar, "cahil halk nihayet bilinçleniyor galiba"...)

Bu Sünni solcular, "Anadolu kaplanları" tabir edilen ve yükselen yeni burjuvaziyi de "abdestli kapitalistler" diye eleştiriyorlar...

Göründüğü kadarıyla, politikada varlık gösteremeyen Has Parti'ye yakın duruyorlar.

Sünni sosyalistlerin başarı şansı var mıdır? İktidara gelmeyi falan bırakın bir yana, örneğin meclise olsun girebilirler mi?

Hayır.

Siyaset sahnemizde bir çeşni, bir "renk" olurlar ama yerli bir renk.

Ben kendi payıma, dindar işçilerin dindar patronlarla girişecekleri sınıf ve çıkar kavgasını merak ve keyifle bekliyorum. Bu gerçekten bir sınıf çatışması mıdır, yoksa bazı gençlerin, ama bu sefer dindar gençlerin, kırk yıl önce ateist amcalarının oynamış oldukları gibi bir oyunu mu, göreceğiz...

Yani derim ki sevinin ama çok da abartmayın. Türkiye'yi geliştirmekte ve kalkındırmakta olanlar gene de o abdestli kapitalistler!

(Kaynak: HABER VAKTİM)