28 Mayıs 2012 Pazartesi

Pembe sermaye temsilcileriyle yeşil sermaye temsilcileri arasında ateş topuna dönüşen Şehir Tiyatroları sorunu, emekçi halkın iktidar özlemi düzleminde değil, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi bağlamında yapay bir biçimde tartışılıyor hâlâ!

Oyun'un notu: Aşağıdaki yazıda bulunan bazı önemli yerleri, "maymungötürengi" ile belirgin hâle biz getirip vurguladık!


***


Ben, tiyatro sanatı söz konusu olduğunda, ideolojik ve/ya siyasal bakış açımı kendimde saklı tutmak üzere, her türlü yaklaşıma gayet soğukkanlı, oldukça olağan bir biçimde bakmayı yeğliyorum.


Örnekse, yeşil sermaye temsilcisi habervaktim.com sitesi, kendi meşrebince, kendi ideolojisine, kendi siyasal yapısına dayandırdığı tiyatro eleştirilerini gayet anlaşılır bir dille geliştirme gayretinde. 


Ben, nasıl ki, pembe sermaye temsilcilerinin tiyatro sanatına müdahale etme gayretlerini estetik ve etik açıdan inandırıcı bulmuyorsam, yeşil sermaye temsilcilerinin de tiyatro sanatına müdahale etme gayretlerini pek inandırıcı bulamıyorum.


Ancak...


Ben, hangi ideolojik yapıda, hangi siyasal duruşta olursa olsun, tiyatro sanatına müdahale etme hakkına sahip olduğunu ileri süren kişi, kuruluş ve kurumların düşüncelerinin bilinmesini arzu ediyorum. Bu bağlamda, yeşil sermaye temsilcisi yazar Fatih Uğurlu'nun yazısını önemsiyor ve okurlarıma derhal sunuyorum.


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Bu oyunun yönetmeni R. Tayyip Erdoğan


Fatih Uğurlu 
Halil İbrahim Sofrası
fatihugurlu53@gmail.com
28 Mayıs 2012

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları sanatçıları tiyatrolarının özelleştirilmesini teklif eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a adeta savaş açtılar. Kendi pencerelerinden baktığınızda haklılar, hem de yüzde yüz. Siz hiç sahneye çıkmadan, hiçbir oyunda rol almadan yıllarca bankamatikten paranızı çekeceksiniz, dışarıda başka işlerle uğraşacaksınız, televizyon dizilerinde oynayacak, seslendirme yapacak, ticaret yapacaksınız. Tam işlerin keka olduğu bir zamanda Recep Tayyip Erdoğan adında biri çıkacak, "Durun yahu, bu işte bir tuhaflık var, burası Ali Baba'nın çiftliği değil" diyerek oyunu bozacak. Onlar isyan etmesinler de ne yapsınlar yani?

"Sayın Başbakan, gerçekten iyi yaptınız, biz de yıllardır oyun oynamadan para alıyoruz, 75 milyonun alın teriyle verdiği vergilerden haksız bir şekilde maaş alıyoruz, sizin kültürünüzde buna haram para deniyor, kul hakkı yemek deniyor. Bizim sol kültürümüzde ise buna sömürü düzeni, haksız kazanç diyoruz. Biz bunu yıllardır yaptık, ama yanlış olduğunu şimdi anlıyoruz. Hatta geçmişte aldığımız maaşları da iade edebiliriz. Zira televizyon dizilerinde iyi paralarla oynadık, bayağı cukka yaptık. Bizi bu yanlışımızdan döndürdüğünüz için size teşekkür borçluyuz" mu denilmesini bekliyorsunuz? Bu adamlar evliyaullahtan mı? Bu adamlar insan. O zaman insanların az yanlış yapmalarını sağlamak için iyi sistemler getireceksiniz, kontrol mekanizmalarınız olacak. Bugün Şehir Tiyatrolarına atılan neşter geç kalınmış bir operasyondur aslında. İyice palazlanmış bir yapıyı yıkmak da zor oluyor tabii. Baksanıza koparılan fırtınaya. Beyoğlu-Taksim-Harbiye üçgeninde feryat-figan: "Biz sanatçıyız, kimse bize dokunamaz, dokunan yanar, yakarız alimallah!"

Televizyon mikrofonlarına bazı safdiller de konuşuyor: "Biz bugün burada sanata ve sanatçıya destek için geldik. Başbakan'ı ve Topbaş'ı kınıyoruz."

Ulan yarım akıllı, o Başbakan ve Topbaş, senin dişinden tırnağından artırıp verdiğin vergilerin üzerine oturup, oradan çalışmadan hem de iyi bir maaş alan, yani hortumlayanları hesaba çekiyor, sen kendi menfaatlerini bile korumaktan da mı acizsin? Senin Taksim'de ne işin var? İşte biz böyle bir milletiz. Hani bazen Aziz Nesin'e sonsuz derecede hak veresim geliyor. Hazretler Harbiye'de Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin önünde de akşam başlayıp tan yeri ağarıncaya kadar horon tepip, saz çalıp eğlendiler ve Başbakan'ı protesto ettiler. Hani neredeyse ortada ateş yakıp üzerine kocaman bir kazan koyacaklar ve içinde de Kadir Topbaş! Kazanda kaynatacaklar, sonra da tamtam çığlıkları atarak yiyecekler. Diyeceksiniz ki, "Şehir Tiyatroları'nın tüm oyuncuları bankamatik oyuncuları mı? Bu haksızlık değil mi?" Değil! Bakın eski kültür bakanlarımızdan Talat Said Hamlan da bu bankamatik oyuncularından şikayet ediyor yaptığı açıklamada; "Ben de üzerine gidemedim fazla" diyor sayın Halman ve bir örnek veriyor. Tam 11 yıl hiç sahneye çıkmadan maaş alan ve aynı tarihlerde Ankara'da kahvehane işleten bir tiyatro sanatçısından(!) bahsediyor. Yani bu sömürü düzeni yıllardır devam ediyor. İşin tuhafı tiyatro sanatçılarının çoğu solcu ve sömürü düzenine karşı savaş veriyorlar(!?)

Biz de inandık. Peki, herkes bu sömürü çarkının parçası değilse, namuslu ve her yıl düzenli olarak sahneye çıkan ve aldığı parayı hak eden tiyatro sanatçıları neden "Evet, aramızda yıllardır oyun oynamadan para alan bankamatik sanatçıları var, onlar içimizden ayıklansın, bundan biz de şikâyetçiyiz" demiyorlar?

Demiyorlar çünkü herkes kendi hırsızını koruyor. Bunlar bizim hırsızımız. Çünkü, korumalıyız.

Biz burada bir başka talebimizi dile getirmek istiyoruz. Sayın Kadir Topbaş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'ndan bugüne kadar verilen rolleri beğenmeyip yıllarca bedavadan maaş alanların lütfen tam listesini yayınlayınız. O maaşlar bizim kesemizden çıktığına göre, bunu öğrenmek bizim herhalde en tabii hakkımız olsa gerek. Şimdi oyunun ikinci perdesi başlıyor. Lütfen koltuklarınıza oturunuz ve ikinci tuhaflığı seyrediniz. Şehir Tiyatroları'nda oyun seçimi. Bu da ikinci ve birinciden daha da önemli. Efendim, o çiftlikte oyun seçimi belli bir fikriyatın tekelinde. Pek çok oyunu yüzünüz kızarmadan, çoluk-çocuğunuzla birlikte seyredemezsiniz. Tek kelime ile iğrenç. Ama burnu pis kokuya alışmış olanlara bu koku mis gibi geliyor galiba. Kadir Topbaş, kendisini uyaran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı ile harekete geçip, yönetmelik değişikliği yapınca, yani oyun seçimine İstanbul Belediye Başkanlığı olarak müdahil olmaya kalkınca kızılca kıyamet kopuverdi. Yani davul, siyasi risk altında olan Kadir Topbaş'ın boynunda olacak, tokmak da belli bir güruhun. Boşuna ağlayıp-sızlanmayın, bağırmayın, çağırmayın. Saltanat devri kapandı. Bu oyunu artık sahneleyemeyeceksiniz. Çünkü devir değişti, artık milletin başrolde olduğu oyunlar oynanacak. Yönetmen de Recep Tayyip Erdoğan! Millet böyle istiyor kuzum.

(Kaynak: HABER VAKTİM)