16 Nisan 2012 Pazartesi

1100 kişilik kişiliksiz alçak kişinin hayat bulduğu Türk tiyatrosunda gelinen tıkanma noktası doğal bir durum olduğu gibi, halkın ezici oyunu alan AKP'nin "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları"na müdahale etmesi de son derecede doğal bir durum!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kendilerine altın tepside sunulan tiyatro büyüsünü bozmak için ellerinden gelen vandallığı artlarına koymayan korsan tiyatrocuların bulunduğu "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları", Fransız yazar Alain Decaux'un yazarlık ahlâkına, yazarlık namusuna, yazarlık onuruna tecavüz edecek kadar bile ileri gidip, "Rosenbergler Ölmemeli" oyununun ırzına geçmeye kadar işi ilerlettikten sonra, önlerine konulan "yeni yönetmelik" için zerre kadar olsun bir söz söyleme hakkına sahip olmaması gerekirken, nasıl oluyor da hâlâ mırıldanmaya devam ediyor? Şaşmamak elde değil...


***


Şehir Tiyatroları'na bürokratlar atanmalı mı?


İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin yeni yönetmeliği tartışma yarattı


Tülay Şubatlı
HT GAZETE
16 Nisan 2012

İSTANBUL Büyükşehir Belediye Meclisi’nin, Şehir Tiyatroları’na ilişkin yeni yönetmeliği tartışmalara neden oldu. Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşe Nil Şamlıoğlu ve 3 yönetim kurulu üyesi yönetmeliğe tepki göstererek görevlerinden istifa etti. Yeni yönetmeliğe göre Repertuvar Kurulu’nun adı artık Edebi Kurulu olacak. Bu kurula da bir Daire Başkanı başkanlık edecek. Şehir Tiyatroları’nın 7 kişilik Yönetim Kurulu’nun başkanlığını ise Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı yapacak. Yeni yönetmeliği sanat camiasının önde gelen isimlerine sorduk. Kimileri tiyatronun tiyatrocular tarafından yönetilmesi gerektiğini söylerken, kimileri ise “katı sansüre” yol açmamak şartıyla bürokrasinin yönetimde yer alması gerektiğini belirtti.

‘Bürokratlar atanırsa kaos olur’


Oyuncu Orhan ALKAYA:

YENİ yönetmelik ile bütün yetkilermüdürlük biriminde toplanmış. En üst organ olan yönetim kurulu başkanlığına, belediyenin genel sekreter yardımcısı, başkan vekilliğine ise Kültür ve Sosyal İşlerden Sorumlu Daire Başkanı getirilmiş durumda. İdari vemali işleri yürütmekte, iktisatçı ve idarecilerin kurumun içinde olması tabii ki mümkündür. Özellikle mali işlerdemali koordinasyon gerekir ama o kişi belirleyici rolde olamaz. Yönetim birimlerinin sanatçılardan oluşması gerekir. Eğer bürokratlar atanırsa kaos olur. Tiyatronun hiçbir ayrıntısını bilmeyen yönetim modelinde telafisi mümkün olmayan bir kaosa yol açar.

‘Bürokrat tiyatroyu idare etmez’


Eski Şehir Tiyatroları Genel Yayın Yönetmeni Gencay GÜRÜN:

BÜROKRAT, bürokrasi tiyatroyu idare etmez. Tiyatroyu sanatçı idare eder. Yeni yönetmeliği hem çok yanlış buluyorum, hem de çok tehlikeli buluyorum. Çünkü sanat sanatçıyla yapılır. Bürokrat nasıl karar verecek hangi piyesin doğru piyes olduğuna. Bürokrat var zaten orada müdür var. Bürokratik işlere müdür bakıyor. Çok yazık olur, bir daha düşünsünler diyorum. Bu kadar kıymetli bir şey bu kadar düşüncesizce harcanmamalı.

‘Tiyatronun idam fermanıdır’


Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı Üstün AKMEN:

ŞEHİR Tiyatroları’nın tüm sanatsal işleyişinin, belediye bürokratlarına teslim edilmesi, kurumun tam anlamıyla idam fermanıdır. Tiyatronun Şube Müdürlüğü statüsüne indirgenmesi bir temel hak olarak Anayasa’nın güvence altında tuttuğu sanatın, dolayısıyla tiyatronun halkın kültürel üretimini, çağdaş eğitimini, sanat düzeyi ve bilincinin yükseltilmesinin bilinçli olarak engellenmesi anlamını taşımaktadır. Bu operasyon, sanattan ve sanatçıdan ciddi anlamda korkmak demektir. İstanbulluların neredeyse yüz yıllık tarihi olan saygın tiyatrolarına sahip çıkmamalarıysa esef vericidir. Dolayısıyla bu günahın vebali İstanbulluların da boynunadır.

‘Mustaribim’


Oyuncu-Sunucu Metin UCA:

100 yılı aşkın köklü bir sanat kurumunda hiçbir baskı döneminde bile akla gelemeyen düzenlemenin, bir oyunun müstehcenlik unsurları taşıdığı iddiası sonrası gündeme gelmesi manidar. Muhafazakâr sanat kavramının konuşulmasından elbette yanayım ama muhafazakâr sanatın sanatı engellemek olarak algılanacağı konusunda derin kuşkularım var. Sanat ve sanat yönetimi, özgür ülkelerde sanatçıların denetimindedir. İleri demokraside ileri sanat böyle mi oluyor? Ben bir tiyatro sevdalısı olarak mustaribim şehir tiyatrolarının başına gelenlerden.

‘Sanatçılar bu yönetmeliğe karşı çıkacak’


Oyuncu Macit KOPER:

BÜROKRATLAR yönetime getirilmemeli. Çünkü Şehir Tiyatrosu bir sanat kurumu. Belediyelerin şehit tiyatrolarını ele geçirme kavgası neredeyse 100 yıldır sürüyor. Bu köklü kuruluşla ilgili bir yönetmelik hazırlanıyor ama sanatçıların böyle bir yönetmelikten haberi yok. Bir sanat kurumunun yönetmeliğinden sanatçısının haberinin olmamasımümkün mü? Bütün güçleriyle sanatçılar mutlaka bu yönetmeliğe karşı çıkacaklardır. Üstelik onlara seyirci demutlaka katılacaktır.

‘Bürokrasinin böyle bir hakkı var’


Yönetmen Mesut UÇAKAN:

BÜROKRATLAR tabii ki yönetimde yer almalı. Ama tek boyutlu bir yaptırıma yol açarsa o da doğru değil. Sağduyu çerçevesinde denge sağlanmalı. Şu ana kadar yönetim bürokrasi Şehir Tiyatroları’nda kendini hissettirmemişti. Ama şimdi onu birazcık hissettirme çabasını yadırgamamak lazım. Bürokrasinin yönetimde yer alma hakkı var. Doğrusu algı, kültür ve inanç olarak belli bir konsensüsün oluşmadığı son derece birbirine aykırı, çarpık tiplerin bulunduğu bir ortamda milleti idare etmek için seçilen yönetimin sanattan dışlanması, bir anlamda bürokrasinin dışlanması anlamına geliyor, çok akıllıca değil. Çok hakkaniyetli de değil. Çünkü ortada sanat adına yapılan uygulamalarda haliyle yönetimdeki kişiler de hesap vermek durumunda kalıyor. Yani halk bu yönetime beni yönet diye referans verdiyse ondan da haliyle hesap sorulacaktır. Belediyeden birinin yönetimde olması tamamen onun dediğinin olacağı anlamına gelmez.

‘Bürokratın yönetmesinde sakınca yok’


Gazeteci - Yazar Salih TUNA:

BELEDİYENİN hangi gerekçelerle böyle bir değişikliğe gittiğini bilmiyorum. Tiyatro yönetiminde bürokratların bulunmasında bir sakınca görmüyorum. Eğer “Sanat Yönetmeni” bürokrat olmayacaksa bir sorun yok bence. Sanat yönetmeni tiyatronun içinden gelen, tiyatroyu bilen insan olması gerekiyor. Sanat yönetmenleri repertuvar hazırlanmasında bağımsızdırlar, görevlerini yerine getirirken gerekli özeni gösteriyorlarsa bürokrat yöneticilerle çalışmalarında bir sorun olmaz.

‘Parayı veriyorum ben yönetirim’ diyebilir’


Gazeteci - Yazar Abdurrahman DİLİPAK:

DEVLET ve Şehir Tiyatroları’nın kapatılması ve burası için ayrılan kaynakların sivil sanat girişimlerine kaynak olarak aktarılması gerektiğini düşünüyorum. Davul birinin tokmak birinin elinde. Ben parasını veriyorsam ben niye yönetmeyeyim. Belediye böyle düşünüyor olabilir. Sanatçılar da madem özgür ve özerk yönetim istiyorsunuz o zaman kendi tiyatronuzu kurun. Teorik olarak her ikisinin de haklı olduğu, her ikisinde de eksikliklerinin de olduğunu düşünüyorum. Bu tartışma çözüm getirmez, doğru seçim özgür özerk kültür sanat platformudur.

(Kaynak: HABER TURK)


***


Ayrıca bakınız:


Avukat, oyuncu, radyocu, romancı, senarist, yönetmen Cihat Duman, Fransız tarih yazarı Alain Decaux'un kaleme aldığı ve "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları" (İBBKT) eski Genel Sanat Yönetmeni Balıkçı Kazmacıbaşı Korsan Orhan Alkaya'nın sahnelediği "Rosenbergler Ölmemeli" oyununu, Alain Decaux tarafından "yasaklanmış" olmasını zerre kadar olsun ipine bile takmayarak bir korsan mantığıyla tepe tepe kullanan Ayşenil Şamlıoğlu yönetimindeki İBBKT hakkında 500.000 Euro dava açılmasının peşinde!