20 Nisan 2012 Cuma

Anaokulunu henüz bitirip, ilköğretim okuluna yeni başlamış çocukların imgeleminden bile yoksun bir dille yazı taslakları çiziktiren müsvedde yazar dangalak LİNÇÇİ Yaşam Kaya, yine saçma sapan, yine salak sepet, yine osuruk kadar değeri bulunmayan, yine hiçbir anlam içermeyen sözlerle "Türkiye Tiyatro Tarihi"ni hızla, hem de şimşek hızıyla kirletmeye devam ediyor!

Oyun'un notu: Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Mimesis sitesinden alıp, olduğu gibi aşağıya aktardığımız dangalak yazar, müsvedde yazar, LİNÇÇİ yazar Yaşam Kaya'nın "Hadi Oradan, Yobazlar!" başlıklı yazısını, diyalog hâline getirirken, çok sert bir biçimde eleştirdi!


***


Yaşam Kaya - Hadi Oradan, Yobazlar! 


Hilmi Bulunmaz - Kim bu yobazlar?


Kaya - Hangi tarihten başlasam şimdi bilemedim. 


Bulunmaz - Bir tarih gerektiren bir yazı yazmaya başlarken, başlanacak tarihi bilememek, tam bir dangalaklıktır!


Kaya - İnsanlık dünyaya adım attığı andan itibaren kendisiyle konuşarak derdini anlatmaya başladı. 


Bulunmaz - İnsanlık, uzaydan mı geldi ki, dünyaya adım atsın?


Kaya - İlk insan -ki şu an bebekler bile bunu yapıyor- 


Bulunmaz - Bebekler "şu an" değil, her zaman "onu" yapıyor!


Kaya - kendi sesini duyarak duygularını, isteklerini dile getirdi. 


Bulunmaz - Malûmu ilân etmekle hiçbir konu içeriği oluşturulamaz. Ancak imgelemsel patinaj yapılır


Kaya - İnsan, dünyada yaşamak için mücadele verdikçe içinde bulunduğu koşulları sorguladı. 


Bulunmaz - İnsan, dünyada yaşamadan önce, Jüpiter'de mi yaşıyordu?


Kaya - Bu sorgulamalar birliktelik duygusunu ortaya çıkarırken, barbarlık narsist egoların vazgeçilmezleri arasında güncelliğini koruyor. 


Bulunmaz - Normal yazarları, olağan yazarları, kendi çıkarları için değil halkın çıkarları için yazı yazan yazarları, insan gibi yazı yazan yazarları değil de, örnekse, Fransız yazar Alain Decaux'un "Rosenbergler Ölmemeli" oyununu korsan mantığıyla sahneye koyan Balıkçı Kazmacıbaşı Korsan Orhan Alkaya gibi şöyle yazan korsan yazarların etkisinde kalınmamalı: "Tarih senkroniktir çapraz okunduğunda. Thermidor vaktindeyiz ve Konvansiyon Meclisi'nde konuşmaya gidiyorum -âdeta!" (Kaynak: twitter)


Kaya - Homosapiens’ten başlayarak şimdiye uzanan bir öykü anlatacağım sizlere. 


Bulunmaz - Söyleyecek bir tek sözü, anlatacağı minicik bir öyküsü bulunmayan dangalakların sözlerine, öykülerine, değer vermediğim gibi, dangalak yazar LİNÇÇİ Yaşam Kaya'nın bu saçmalıklarına da zerre kadar değer vermeme karşın, okurlarımın öğrenme güdüsüne duyduğum saygı gereği, bu dangalak yazarın sığlıklarını deşifre etmek zorunda hissediyorum kendimi.


Kaya - Öyle sıradan bir anlatıdan uzak… 


Bulunmaz - Sıra dışı, sıra ötesi değil, sıradan sözleri bile bir araya getirmekten yoksun zavallıların herhangi bir kelam etmelerini beklemek, okyanusun ortasında belediye otobüsü beklemekten bile daha saçma bir durum olmasına karşın, ben, halkıma, tüyü bitmemiş yetime, emekçi halkın iktidar özlemi için tiyatro sanatıyla uğraşan devrimci insanlara karşı tarihsel ve toplumsal sorumluluklarım bulunduğundan, dangalak yazar Yaşam Kaya'ya tabii ki müdahale etmek, BİRGün Gazetesi'nin SANSÜRCÜ bir gazete olduğunu sürekli olarak anlatmak zorundayım.


Kaya - Geçtiğimiz günlerde 


Bulunmaz - Hangi gün?


Kaya - bir gazetede 


Bulunmaz - Hangi gazetede?


Kaya - ve birçok gerici, yobaz sitede 


Bulunmaz - Hangi sitelerde?


Kaya - "Şehir Tiyatroları’nda Erotik Skandal" diye haber yayınlandı. 


Bulunmaz - Böyle bir haber, hangi gün, hangi gazete ve hangi sitelerde yayınlandı?


Kaya - Türkiye'nin en değerli yazarlarından Aziz Nesin'den Murathan Mungan'a, dünyanın tanıdığı Marco Antonio de la Parra'dan Joe Masteroff'a kadar hemen herkesi 'sapkın, sapık, din düşmanı' olarak tanıtılan haberi neresinden tutsanız elinizde kalıyor. 


Bulunmaz - Bu haber, ne gün, hangi gazete ve hangi sitelerde yayınlandı? Şu sözleri hangi gazete, hangi siteler, hangi tarihlerde yayınladı; "sapkın, sapık, din düşmanı"... Herhangi bir belge belirtmeden, herhangi bir delil sunmadan, herhangi bir kanıt göstermeden, nasıl olur da bir yazı kaleme alırsın be dangalak yazar?  


Kaya - Hani öyle sıradan bir haber olarak algılamayın durumu. 


Bulunmaz - Sıradan bir haber olarak algılanmamasını istediğin bu haberin, ne gün, hangi gazete ve hangi sitelerde yayınlandığını söylersen, tabii ki, biz de okuyup, kendi aklımızla karar veririz!


Kaya - Ciddi ciddi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'na aba altından sopa gösterme cürretini gösteren durumla karşı karşıyayız. 


Bulunmaz - "Aba altından sopa gösterme cürretini" kim göstermiş? "Ciddi ciddi" nerede, ne zaman, nasıl, niçin, ne yazmış?


Kaya - Kadınların bacaklarının sahnede görünmesi, sol yazarların oyunlarının sahnede yer alması, yazarların cinsel hayatlarından yola çıkarak yapılan saldırılar, kadın olgusu üzerinden yürütülen karamalar haberde boy boy karşınıza çıkıyor. 


Bulunmaz - Hangi "kadınların bacakları" hangi haberde, hangi "sol yazarların oyunları" hangi habeerde, hangi "kadın olgusu ürezinden karamalar" hangi habeeerde, hangi habeeeerde, hangi habeeeeerdeee?!!!


Kaya - Ayrıca Necip Fazıl Kısakürek oyunlarının sözde Şehir Tiyatroları'nda yer almadığı vurgusuyla beraber, tüm üst mevkilere gönderme yapılıyor: Şehir Tiyatroları’na ayar verin! 


Bulunmaz - Kim kime, hangi konuda gönderme yapıyor? Nerede, nasıl bir gönderme yapıyor? Kim, ne zaman gönderme yapıyor? Evet, gerçekten nasıl bir gönderme yapıyor? Niçin gönderme yapıyor? Ne göndermesi yapıyor? Üfürüp durma be kardeşim!!!


Kaya - Konuyu biraz anlattıktan sonra yazının ilk bölümüne dönebilirim artık. 


Bulunmaz - Konuyu biraz değil, hiç anlatmadın! Çünkü ortada herhangi somut bir konu yok. Ortada herhangi bir belge yok. Ortada herhangi bir delil yok. Ortada herhangi bir kanıt yok. Ortada... Kim, nerede, ne zaman, nasıl, niçin, ne yazmış? Belge belirtmeden, delil sunmadan, kanıt göstermeden, öznesiz tümce kurarak, korkakça bir dille yazılan yazıyı hiç kimse okumaz. Okusa okusa, SANSÜRCÜ BİRGün Gazetesi'nin düzeysiz okurları okur!


Kaya - İlk insan dünyada varolduktan sonra mağaralara, taşların üstüne yaptığı eylemleri resmetti. 


Bulunmaz - Anaokulunu henüz bitirmiş ve ilköğretim okuluna yeni başlamış çocuklara anlatılan masal düzeyini aşmayan böyle bir söylemi, ancak SANSÜRCÜ BİRGün Gazetesi'nin düzeysiz bir yazarı yazabilir!


Kaya - Yaşamı bir hareket döngüsü içinde algılayan insan için, içinde bulunduğu ortamı tanımlamanın en basit yolu beden dilini kullanmak, duygularını sözcüklere dökmek olmuştur. 


Bulunmaz - Osuruk kadar bile değeri olmayan anlamsız sözleri bir araya getirmek, SANSÜRCÜ BİRGün Gazetesi yazarı olmaya, LİNÇÇİ olmaya yetebilir. Ancak, adam gibi bir yazar olmaya asla ve kesinlikle yetmez!


Kaya - Zaten ritüeller, toplu törenler aynı aktarımın ürünüdür. 


Bulunmaz - Bir insan, estetiğin "e"sinden, sanatın "s"sinden, tiyatronun "t"sinden zerre kadar anlamamasına karşın, üstüne üstlük, bir de yaşamı estetize eden toplumsal duruşlardan bahsedince çok komik bir duruma düşüyor. Ancak, madem ki anlatmak istiyorsun; anlat, anlat, heyecanlı olsun!


Kaya - Yapılan eylemler insanların kültürlerini bizlere gösterdiği gibi, bundan tam 11 bin sene önce Türkiye’nin Urfa sınırında yer alan höyüklerde yapılan kazı çalışmalarında, dini inançlarını inandıkları değere göstermek için, kabilelerin tapınaklarda tiyatro gösterileri düzenlediklerini öğrendik. 


Bulunmaz - Bir de Shakespeare'in hangi yüzyılda yaşadığını öğrenebilsen! (Bakınız: "Yaşam Kaya, 'İngiltere basınında yazan ilk Türk tiyatro eleştirmeni' olmakla övünüyor")


Kaya - 11 bin sene önce insan kendi varoluş sürecini ortaya dökmek için ‘tiyatro’ sanatını keşfediyor. 


Bulunmaz - Keşfetmiyor, icat ediyor! 


Kaya - 11 bin yıl sonra ise kendi varoluşunu inkar eden yobazlarla ‘tiyatro’ yok edilmek isteniyor. 


Bulunmaz - Hangi yobaz? Neden açık açık, delikanlı gibi, bir Adanalı gibi "Kadir Topbaş" adını anma yürekliliği gösteremiyorsun ki?"


Kaya - İlkel komün hayatıyla başlayan insanlık tarihinin başlangıcından günümüze kadar ‘tiyatro’ insanları aydınlatan, rahatlatan bir araç/amaç olmuş. 


Bulunmaz - Tam tersi, tiyatro egemenlerin egemenlerini sürdürmek için ortaya çıkarılmış, icat edilmiş "dinsel" bir edimdir. Daha sonraki aşamalarda 


Kaya - Toplumların gelişimi, bilimin doğuşu hatta son dönemde ortalıkta dolaşan ‘demokrasi’ nutukları, tiyatronun gücü sayesinde başlamıştır. 


Bulunmaz - Estetiğin "e"sinden, sanatın "s"sinden, tiyatronun "t"sinden zerre kadar olsun hiç anlamayan dangalak bir yazar, olsa olsa SANSÜRCÜ gazete BİRGün'de saçmalıklarını sürdürebilir.


Kaya - Neydi tiyatronun gücü hatırlayalım. 


Bulunmaz - Anlat anlat heyecanlı olsun! Heyecanlı olsun da, sen ki, Shakespeare'in yaşadığı yüzyılı bile bilemeyecek kadar bir tiyatro cahili olarak, hangi cesaretle tiyatronun gücünden bahsedebiliyorsun ki?


Kaya - Almanya’da dokuma işçilerinin dramını anlatan ‘Dokumcacılar’ oyunu Prusya’da bir isyana, devrime neden olmuş; Alman işçiler haklarını aramak için ölüme meydan okumuşlar. 


Bulunmaz - Senin gibi bir LİNÇÇİ kişinin ağzına yakışmayan işçi sınıfı mücadelesi tarihi bile senin sayende hızla, hem de şimşek hızıyla kirlenmeye başlayabilir.


Kaya - Neydi tiyatronun gücü devam edelim. 


Bulunmaz - Tiyatronun gücünü, ancak tiyatro sanatçıları anlar. Senin gibi bir LİNÇÇİ, ne anlar tiyatronun gücünden?!


Kaya - II. Abdülhamit’in baskılarına dayanamayan bir grup insan, Namık Kemal’in ‘Vatan Yahut Silistre’ oyunundan çıkıp, “özgürlük istiyoruz” diyerek Dolmabahçe Sarayı’na yürümüş, II. Abdülhamit’i tahttan indirmek istemiş, bunun sonucunda hepsi canlarından olmuşlar. 


Bulunmaz - III. Abdülhamid LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur'un baskılarına dayanamayan 1100 kişilik kişiliksiz bir grup insan, Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını ilelebet ilga ve imhâ etmek için bir araya gelmek zorunda kalmış, Büktel'le Bulunmaz'ın verdiği devrimci mücadele sonucu itin götüne giren 1100 kişilik kişiliksiz alçak kişiden oluşan LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ itin götüne girmiştir.


Kaya - Neydi tiyatronun gücü hafızalara kazıyalım. 


Bulunmaz - Sen, ilk önce, alnındaki LİNÇ lekesini, götündeki LİNÇ bokunu temizle!


Kaya - İşçilerin zengin baronlar karşısında haklarını aramalarını sağlayan; töre kıskacına sıkışmış insanlara çıkış kapısı sunan; topluma zorbalıkları dayatanlara karşı çıkan; kültürlerin, dillerin yaşamalarına olanak tanıyan oyunları düşünelim.


Bulunmaz - Harfleri harflere, heceleri hecelere, sözcükleri sözcüklere, tümceleri tümcelere, paragrafları paragraflara, yalanları yalanlara, yanlışları yanlışlara ulamak, yazar olmaya yetmez. Olsa olsa, LİNÇÇİ olmaya yeter.


Kaya - Toplumun birincil silahı haline dönüşen sanat, özellikle tiyatro, gerici yobazların saldırılarına maruz kaldığında yukarıda sıraladıklarımı aklınıza mutlaka getirin.


Bulunmaz - Toplumun önemli silahlarından biri olan tiyatro sanatını kullanarak, tiyatro sanatına tecavüz edere, tiyatro sanatının ırzına geçerek, büyük bir LİNÇ KAMPANYASI başlatan alçakların var olduğu ülkemizde, LİNÇÇİ gericilerin, LİNÇÇİ yobazların saldırıların maruz kalındığı günümüzde, Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın BİRİNCİ LİNÇ KAMPANYASI, İKİNCİ LİNÇ KAMPANYASI ve ÜÇÜNCÜ (HUKUKSAL) LİNÇ KAMPANYASI sürecindeki mücadelesini asla ve kesinlikle unutmamak gerekir! 


Kaya - 2009 yılında bir minübüsün arkasında, sel sularının içinde sıkışarak hayatını kaybeden 9 işçi kadın, bugün unutulmuyorsa tiyatro sayesinde. 


Bulunmaz - 2008 yılında orospu çocuğu Burak Caney'in düzenlemiş olduğu ve LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın, iftiracı ve LİNÇÇİ Prof. Dr. Özdemir Nutku'nun, LİNÇÇİ Çorumlu yazar Tuncer Cücenoğlu'nun destek verdiği bir BİRİNCİ LİNÇ KAMPANYASI içerisinde LİNÇ sularının içinde sıkışarak Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz'a iftira atan 1100 kişilik kişiliksiz alçak kişinin imza attığı LİNÇ KAMPANYASI bugün unutulmuyorsa tiyatro sanatını canları pahasına savunan Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz sayesindedir.


Kaya - 26 tane sapığın 13 yaşındaki kıza tecavüz ettiği ve serbest kaldığı bir ülkede tiyatro ‘sapık’ oluyorsa, vah halimize!


Bulunmaz - Orospu çocuğu Burak Caney adlı sapığın peşinden gidip, BİRİNCİ LİNÇ KAMPANYASI sürecini başlatacak kadar şerefsizlerin bulunduğu bir ülkede yaşamak zorunda kaldığımız için, vay hâlimize!


Kaya - Tiyatronun ne olduğunu kavrayan bağnazlar için elbette tiyatro, susturulması gereken bir sanattır. 


Bulunmaz - Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını ilelebet ilga ve imhâ etmek için bir araya gelen 1100 kişilik kişiliksiz alçak kişinin içerisinde bulunan LİNÇÇİ dangalakların tiyatronun ahlâkını, tiyatronun namusunu, tiyatronun onurunu korumak gibi bir refleksi olamaz.


Kaya - Tiyatronun üzerinde baskılar arttıkça karalamalar, iftiralar karşımıza çokça çıkacak. 


Bulunmaz - Coşkun Büktel'in "Theope" oyununu karalamak için, sizin ruhanî önderiniz LİNÇÇİ Prof. Dr. Özdemir Nutku, Coşkun Büktel'e göz göre göre iftira atmasına karşın, siz, LİNÇÇİ Prof. Dr. Özdemir Nutku'ya karşı çıkacağınıza, iftiraya uğrayan Coşkun Büktel'le bu iftiraya tam bir devrimci kararlılıkla karşı çıkan Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'a koskoca iftiralar attınız. Şimdi hangi yüzle, kaynağını göstermediğiniz haberlerde adları geçtiğinizi savladığınız ve hiçbir zaman için adlarını verme dürüstlüğünde bulunmadığınız insanların tiyatro üzerinde baskı, karalama, iftira argümanlarını kullanacağını gündeme getiriyorsunuz.


Kaya - Bu kadar çarpıklığın, haksızlığın insanları yıldırdığı bir dönemde William Hazlitt’ın söylediği cümleler her şeyi ne kadar da güzel özetliyor; "Tiyatrosu olan bir ülkede kötülükler, çirkinlikler, yanlışlıklar sürüp gitmez".


Bulunmaz - William Shakespeare'in hangi yüzyılda yaşadığını bile bilemeyecek kadar karanlık bir dünyada yaşamayı alışkanlık hâline getirmiş bir dangalak LİNÇÇİ yazarın William Hazlitt'in ipiyle çardağa girdiği bir ülkede yaşamak, inanın bana büyük bir zulüm olarak görünüyor.