Hilmi Bulunmaz, Kenya / Masai Mara'da... (Fotoğraf: Fikriye Bulunmaz)
***
Oyun'un notu: LİNÇÇİ Gülhan Avşar Demirkanlı'nın sahibesi ve LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olduğu LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sanal kuyruğu LİNÇÇİ www.tiyatrodergisi.com.tr'den alıp, aşağıya aktarmış olduğumuz yazıdaki bazı yerleri, yanıt verirken "maymungötürengi" ile belirgin hâle biz getirdik!
***
(...)
nairobi'nin ortasından kara bir nehir
ve beyaz adamın yüreklere şırınga ettiği zehir
birlikte akıyor
***
Oyun'un notu: LİNÇÇİ Gülhan Avşar Demirkanlı'nın sahibesi ve LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olduğu LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sanal kuyruğu LİNÇÇİ www.tiyatrodergisi.com.tr'den alıp, aşağıya aktarmış olduğumuz yazıdaki bazı yerleri, yanıt verirken "maymungötürengi" ile belirgin hâle biz getirdik!
***
(...)
nairobi'nin ortasından kara bir nehir
ve beyaz adamın yüreklere şırınga ettiği zehir
birlikte akıyor
gözyaşı
kan
ve vahşi hayvan eti değerinden bile daha ucuz siyahların fiyatı burada
nehir
zehir
gözyaşı
kan
şehrin üstüne
birlikte akıyor
kan
ve vahşi hayvan eti değerinden bile daha ucuz siyahların fiyatı burada
nehir
zehir
gözyaşı
kan
şehrin üstüne
birlikte akıyor
bütün siyah renkli kenyalı kadınların üstüne
gözyaşı
kan
ve beyaz adamın yüreklere şırınga ettiği zehir
birlikte akıyor
gözyaşı
kan
ve beyaz adamın yüreklere şırınga ettiği zehir
birlikte akıyor
(...)
hilmi bulunmaz
Not: Şiirin tamamını okumak için, lütfen, tıklayınız: "kenya üzerine beyaz adamın sıçtığı koskoca sabırlı bir ağaç hâlâ"
***
Hilmi Bulunmaz
17 Nisan 2012
Gün yirmi dört saat fesat fitne düşündüğü için fesat kumkuması kostümüyle volta atan LİNÇÇİ Gülhan Avşar Demirkanlı'nın sahibesi olduğu LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, Devlet Tiyatroları (DT), "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları" (İBBKT) ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'ndan (KBBŞT) reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) almaya devam edebilmesi için, önünde engel olarak gördüğü her kişi, her kuruluş ve her kurumu iğdiş etmeye yemin etmiş gibi görünüyor. LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, beslenmiş olduğu reklâm pastasının önündeki önemli engellerden biri olarak gördüğü beni, her koşulda faka basmak, falakaya yatırmak için, elinden geleni ardına koymuyor.
LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, her reklâmı sıkıştığı zaman yaptığı gibi, bu kez, yine bana karşı hakaret içeren bir yazı yazdı: "Bu Nasıl Bir Kin?!" Böyle bir başlık atıp, benden yanıt bekleyen LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'ya anında, derhal, hemen, ivedilikle yanıt veremediğim için son derecede üzgünüm. Ancak, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları" (İBBKT) yeşil yönetmeliği kendisini dayatınca, tabii ki, LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'ya yanıtım, sürekli olarak gecikti. Yanıtımı, gecikerek de olsa, bir oyun metni mantığı içerisinde, bir diyalog biçiminde yazıyorum.
Demirkanlı - Hakkında yazmak istemediğim ama öfkemi durduramadığım bir şahsiyet hakkında yine iki satır yazıp, iki yüzlü ve kindar tavrını teşhir edeceğim, tabii yakın arkadaşı Büktel ile birlikte.
Bulunmaz - Sen, değil birkaç kez, değil onlarca kez, belki yüzlerce kez bizim hakkımızda bir tek satır olsun yazı yazmayacağını sürekli olarak dile getirmene karşın, bizim hakkımızda yazı yazmadan asla ve kesinlikle duramıyorsun. Bunun biricik nedeni, bizim kültürel, tarihsel, toplumsal ve sınıfsal tavrımız. Biz, emekçi halkın iktidar özlemi için sanatsal mücadele verirken, sen, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için mücadeleye devam ediyorsun. Sen, bizim mücadele azmimizi kırmak için, DT, İBBKT ve KBBŞT yöneticilerinin gönüllerini hoş tutmak için bize saldırmak zorundasın. Sen, DT, İBBKT ve KBBŞT yöneticilerinin gönüllerini hoş tuttukça, onlar da sana, her zaman için, reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) vermeyi, benim, halkımın ve tüyü bitmemiş yetimin verdiği paraları çarçur etmeyi göze alabiliyorlar.
Demirkanlı - Can Dündar, "Meral gibi yazamayan, tarihe meydan okuyamayan, kabaramayan kel Fatmalar! Siz, 'Ölülerinizi hayırla yad ediniz' buyruğunu dahi çiğneyecek kadar kindar, bir o kadar çirkinsiniz; yuh olsun!" demiş, ne güzel demiş.
Bulunmaz - Bana bak LİNÇÇİ kardeşim, Can Dündar da, aynen senin gibi söz söylemekten, yazı yazmaktan yoksun dangalak ve zavallı biri. Pembe sermayenin sesi Milliyet Gazetesi'nin düzeysiz yazarı Can Dündar da, aynen senin gibi söz söylemekten, yazı yazmaktan yoksun bir fani. Can Dündar da, aynen senin gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı alışkanlık hâline getirmiş dangalak ve zavallı bir şahsiyet. (Örnekse bakınız: Estetiğin "e"sinden, sanatın "s"sinden, tiyatronun "t"sinden bile anlamayacak kadar dangalakça yazılar yazan Can Dündar, "Rosenbergler Ölmemeli Sabıkası" sahibi Ayşenil Şamlıoğlu'nu Kenan Işık sanacak kadar tiyatro köyüne uzak bir ademoğlu!) Dangalak ve zavallı yazar Can Dündar, kendisi iki sözü bir araya getirmekten yoksun biri olduğu için, doğal olarak, iki sözü bir araya getirmekten yoksun olan Meral Okay'ı bir halt sanıyor. Sen de, iki sözü bir araya getirmekten yoksun bir dangalak olduğun için, hem Meral Okay'ı ve hem de onu öven dangalak yazar Can Dündar'ı bir halt sanıyorsun. Sizin gibi pembe sermaye temsilcisi liboşların, benim gibi sosyalist bir sanatçıya saldırmaları kadar doğal bir sonuç göremiyorum.
Demirkanlı - Can'ın altını çizdiği yeteneksizlerden bir olan Hilmi Bulunmaz da tıpkı yıllar önce Mehmet Abi'nin (Akan) ardından yaptığı gibi, Meral'in ardından da kinini kustu, Haber Vaktim'den alıntılar yaparak, bazı bölümlerin altını çizerek, kırmızı yaparak Haber Vaktim'i desteklemiş, bizim elmas kalemleri uluslararası taciri sosyalist Hilmi Bulunmaz.
Bulunmaz - Can Dündar gibi elifi görse mertek, Ayşenil Şamlıoğlu'nu görse Kenan Işık sanan bir dangalağı örnek gösterip, beni yeteneksiz olarak niteleyen pembe sermaye temsilcisi Kemalist bir kişi, olsa olsa, beni kasıklarımı tuta tuta gülme krizine sokabilir. Ben, Haber Vaktim'den sadece alıntılar yapmadım, habervaktim.com sitesindeki haberleri olduğu gibi, tamamıyla aktardım. Bir haberi, bir yazıyı, bir yorumu olduğu gibi aktarmak başka, alıntı yapmak başka bir şeydir. Ben, habervaktim.com sitesindeki "bazı bölümlerin altını çizmedim". Yineliyorum, habervaktim.com sitesindeki haber, yazı, yorumları olduğu gibi sundum. Ben, "bazı bölümleri kırmızı yaparak" vermedim; olduğu gibi aktardım. habervaktim.com'u desteklemedim; haberleri, yazıları, yorumları olduğu gibi sundum. Ben, haberlere, yazılara, yorumlara sadece ve yalnızca başlık attım.
Demirkanlı - İnsan, en azından sadece acıya saygı duyar, ama bu duyguyu bilmeyenlerden bunu beklemek anlamsız bir çaba.... Bu şahsiyetlerin ölüm kadar acı bir gerçeğe bile saygıları olmadığı gibi, ahlakları da yoktur.
Bulunmaz - Ben, herhangi bir koşulda, herhangi bir insanın acısına, herhangi bir saygı duymakla yükümlü değilim. Hele ki, "Muhteşem Yüzyıl" gibi pespaye bir televizyon dizisinin pembe yazarı Meral Okay'a asla ve kesinlikle saygı duymam. Benden böyle bir çaba beklemek, aptallık, bönlük, cahillik, çaresizlik, dangalaklık, eblehlik, faziletsizlik, gebeşlik, hıyarlık, pezevenklik, puştluk, zavallılık olur. Benim, "ölüm kadar acı bir gerçeğe bile saygım" yok. Benim için, nasıl ki, doğum doğal bir durumsa, ölüm de doğal bir durumdur. Ben, emekçi halkın iktidar özleminin önünde bir engel olarak duran televizyon dizileri senaristlerine neden saygı duyacakmışım ki? Benim, televizyon dizisi yazarak emekçi halka ninni söyleyen dangalaklara saygı duymam, bilimsel sosyalizme küfür etmem anlamına gelir. Bana hiç kimse, emekçi halka küfür ettiremez!
Demirkanlı - Bu şahsiyet Meral'in ardından şunları yazmış.
Bulunmaz - Neleri yazmışım? Mutlaka doğru, güzel, iyi şeyler yazmışımdır. Oku bakayım!
Demirkanlı - "Kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için emekçi halkın iktidar düşlerini kirleten burjuva imgecisi Meral Okay, artık televizyonda asla ve kesinlikle toplumsal ninni söylemeyecek!" (Hilmi Bulunmaz)
Bulunmaz - Evet, yazdım. Ben, ağzından çıkan sözü kulağı duyan biriyim. Ben, söylediği sözü inkâr eden bir orospu çocuğu değilim.
Demirkanlı - Meral ne yapmış? Emeği ile çalışmış, üretmiş yani kaba söylemiyle karnını doyurmuş... Meral, emperyalizmin temel metaı olan, yoksul ülkelerin kanını emen elmas madeninin peşinde mi koşmuş? Hayır? Meral, elmas kalemleri satmak için birçok ülkede şirketler açıp, ortaklıklar mı yapmış? Yooo.
Bulunmaz - Meral, emekçi halkın iktidar özlemi için değil, pembe sermayenin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için kalem oynatan biriydi. Emeğiyle değil, burjuva imgeleriyle çalıştı. Emekçi halk için değil, holdingler için üretti. Sadece karnını değil, ruhunu da kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi karşılığında doyurdu. Meral, emperyalizmin halklar üzerindeki tahakkümünün sürmesi için kapitalist imge avcılığı yaptı.
Demirkanlı - Ne yapmış Meral? Dizi yazmış, oyunculuk yapmış...
Bulunmaz - Evet, Meral, dizi yazdı, oyunculuk yaptı ve bütün bunları, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için yaptı. Burjuvazinin, emekçi halk üzerindeki sınıfsal baskısının artması için yaptı.
Demirkanlı - Bu şahsiyetin en yakın arkadaşı (Coşkun Büktel) ne işi yapıyor? Meral gibi dizi yazıyor, emeği ile çalışıyor, üretiyor, karnını doyuruyor...
Bulunmaz - Meral, hiçbir zaman için bir "Theope" yazamadı. Meral, hiçbir zaman için bir "Ölüleri Gömün" çeviremedi. Ben, Coşkun Büktel'in "Theope"sinden, "Ölüleri Gömün"ünden "sorumluyum". Ben, Coşkun Büktel'in "Arka Sıradakiler"inden "sorumlu değilim". Sanat tarihine kalacak olan "Arka Sıradakiler", "Muhteşim Yüzyıl" gibi halka ninni söyleyen televizyon dizileri olmayacak; "Theope" gibi, "Ölüleri Gömün" gibi sanat yapıtları olacak.
Demirkanlı - Hilmi Bulunmaz ne yapıyor?
Bulunmaz - LİNÇ KAMPANYASI düzenleyecek kadar alçaklık yapmıyor. Burak Caney'e teşekkür edecek kadar orospu çocukluğu yapmıyor.
Demirkanlı - Yukarıda kısaca değindik, elmas kalemleri uluslararası tacirliği, kuyumculuk yapıyor, yanında yaklaşık yüz kişi çalıştırıp, artı emekle servetine servet katıp, dünyayı geziyor... 3 gün önce Kenya'dan döndü... Siz turistik gezi sanıyorsunuzdur muhtemelen... Oğlu Afrika'da fink atıyor... O açlıktan ölen çocukların Afrikası'nda... Kanlarını da alıp getiriyor mu bilemem ama emeklerini, öz servetlerini uluslararası ortaklarıyla birlikte burjuvaların hizmetine sunmak için el koyduğu kesin.
Bulunmaz - Evet, ben, Kültür Bakanlığı çanağı yalayacak kadar şerefsizleşmiyorum. İşçi yoldaşlarımla birlikte çalışıp, sosyalist sanat oluşumuna katkıda bulunuyorum. Ben, Kenya ve Tanzanya'ya sadece ve yalnızca turistik gezi için gittim. Bunun aksi söz konusuysa ben orospu çocuğuyum. Ancak, benim bu turistik gezimi, turistik gezi değilmiş gibi gösterenlerin ne olduklarına kendileri karar versinler. Oğlum Afrika'da fink atmıyor. Oğlumun Afrika'da fink attığını kanıtlayamayanların ne olduklarına kendileri karar versinler. Bizim Afrikalı insanların kanlarını burjuvaların hizmetine sunmak için el koyduğumuzu kanıtlamayanların ne kadar alçak olduklarını ben çok iyi biliyorum.
Demirkanlı - Bu şahsın tanımıyla Meral kimmiş? "Kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için emekçi halkın iktidar düşlerini kirleten burjuva imgecisi..."
Bulunmaz - Evet, Meral ve tüm televizyon kuşları, "kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için emekçi halkın iktidar düşlerini kirleten burjuva imgecisi"dir.
Demirkanlı - Büktel? Ona ses yok, o emeğiyle çalışan bir yazar.
Bulunmaz - Benim için iki Büktel var:
1 - "Theope" yazarı, "Ölüleri Gömün" çevirmeni.
2 - "Arka Sıradakiler" yazarı.
Benim arkadaşım olan Büktel, "Theope" yazarı ve "Ölüleri Gömün" çevirmeni. "Arka Sıradakiler" yazarı benim arkadaşım değil.
Demirkanlı - Kendisi? Sosyalist elmas kalemleri uluslararası taciri...
Bulunmaz - Evet, ben, sosyalist bir sanatçıyım!
Demirkanlı - İnsanda azıcık utanma olur, ne mümkün...
Bulunmaz - Emekçi halkın iktidar özlemini engelleyenlere karşı hiçbir zaman utangaç davranmam!
Demirkanlı - Bu utanmayı doğal olarak Coşkun Büktel'den bekliyorsunuz... Hem de Hilmi'nin tanımları kendini de doğrudan ilgilendirmesine rağmen. Ota, çöpe ahlak dersi vermeye kalkan Büktel'den tık yok.
Bulunmaz - Benden beklemeyin de, kimden beklerseniz bekleyin. Ben, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için burjuva imgeciliği yapan hiçbir kimseye karşı asla ve kesinlikle utangaç davranmam. Benim tanımlarım, herhangi bir insanı hedef almak yerine, kavramsal düzlemdedir. Her kim ki, televizyon dizileri için emek harcar, o kişi, benim için karşı devrimcidir.
Demirkanlı - Bu nasıl bir kin? Tiyatro anlamında üretimsizliğin altında kalarak, kendi işine bakmadan/bakamadan başarılı insanlara kin kusmak nasıl bir kindir?
Bulunmaz - Bu, sınıfsal bir kin. Bu, kültürel, tarihsel ve toplumsal özü bulunan önemli bir sınıf kini! Ben, tiyatronun içine sıçıldığı, tam tamına 1100 kişilik kişiliksiz alçak kişi tarafından koskoca bir LİNÇ KAMPANYASI yürütüldüğü bir ülkede, tiyatro yapma değil, tiyatro yapmama hakkımı kullanıyorum. Orospu çocuğu Burak Caney'i hiç yoktan var eden bir ülkede, tiyatro yapmak bana çok saçma geliyor. Tiyatro bahçesindeki ayrık otlarını temizlemeden, yeşil reçeteli yönetmeliğe yiğitçe karşı çıkamayan LİNÇÇİ alçakların bulunduğu bir ülkede tiyatro yapsam ne olur, yapmasam ne olur?!!!
Demirkanlı - Can ne güzel demiş: "Kindar bir o kadar da çirkinsiniz."
Bulunmaz - Can, önce götündeki "Kenan Işık" bokuna baksın!
Demirkanlı - Evet, Hilmi ve Büktel; kindarsınız ve bir o kadar da çirkinsiniz...
Bulunmaz - Ben, Ayşenil Şamloğlu'nun, Lemi Bilgin'in, Nejat Birecik'in resmî çanaklarını yalayarak havlayacağıma, kindar olmayı, çirkin olmayı yeğlerim. Can Dündar'ın yazı yazdığı tiyatronun genel sanat yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu olmasına karşın, bu kadıncağızı, LİNÇÇİ Kenan Işık sanacak kadar dangalakça davrandığı bir ülkede kindar ve çirkin olmayı yeğlerim.
Demirkanlı - Not: Yukarıdaki yazıdan sonra Coşkun Büktel facebook'da şu yorumları yaparak, Meral Okay'a daha defnedilmeden önce "kin" kusan yakın arkadaşına (Hilmi Bulunmaz) desteğini yine verdi, bana hitaben, yazıma yönelik şu yorumları yaptı: "Pisliksin! Yağlı karasın!", "Provokatörsün!"
Bulunmaz - Evet, "Theope" yazarı, "Ölüleri Gömün" çevirmeni Coşkun Büktel'in sözlerini ben de yineliyorum: "Pisliksin! Yağlı karasın!! Provokatörsün!!!"
***
Ayrıca bakınız:
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları" Genel Sanat Yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Nejat Birecik'ten sürekli olarak reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) aldığı için, Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'a hakaret etme hakkını elde ettiğini sanan LİNÇÇİ Gülhan Avşar Demirkanlı'nın sahibesi olduğu ve LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın yönettiği LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sanal kuyruğu LİNÇÇİ tiyatrodergisi.com.tr sitesindeki hakaret içeren alçakça yayınlar, Lemi Bilgin, Ayşenil Şamlıoğlu ve Nejat Birecik'in verdiği destek sayesinde hızla, hem de şimşek hızıyla devam ediyor hâlâ!
17 Nisan 2012
Gün yirmi dört saat fesat fitne düşündüğü için fesat kumkuması kostümüyle volta atan LİNÇÇİ Gülhan Avşar Demirkanlı'nın sahibesi olduğu LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, Devlet Tiyatroları (DT), "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları" (İBBKT) ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'ndan (KBBŞT) reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) almaya devam edebilmesi için, önünde engel olarak gördüğü her kişi, her kuruluş ve her kurumu iğdiş etmeye yemin etmiş gibi görünüyor. LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, beslenmiş olduğu reklâm pastasının önündeki önemli engellerden biri olarak gördüğü beni, her koşulda faka basmak, falakaya yatırmak için, elinden geleni ardına koymuyor.
LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, her reklâmı sıkıştığı zaman yaptığı gibi, bu kez, yine bana karşı hakaret içeren bir yazı yazdı: "Bu Nasıl Bir Kin?!" Böyle bir başlık atıp, benden yanıt bekleyen LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'ya anında, derhal, hemen, ivedilikle yanıt veremediğim için son derecede üzgünüm. Ancak, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları" (İBBKT) yeşil yönetmeliği kendisini dayatınca, tabii ki, LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'ya yanıtım, sürekli olarak gecikti. Yanıtımı, gecikerek de olsa, bir oyun metni mantığı içerisinde, bir diyalog biçiminde yazıyorum.
Demirkanlı - Hakkında yazmak istemediğim ama öfkemi durduramadığım bir şahsiyet hakkında yine iki satır yazıp, iki yüzlü ve kindar tavrını teşhir edeceğim, tabii yakın arkadaşı Büktel ile birlikte.
Bulunmaz - Sen, değil birkaç kez, değil onlarca kez, belki yüzlerce kez bizim hakkımızda bir tek satır olsun yazı yazmayacağını sürekli olarak dile getirmene karşın, bizim hakkımızda yazı yazmadan asla ve kesinlikle duramıyorsun. Bunun biricik nedeni, bizim kültürel, tarihsel, toplumsal ve sınıfsal tavrımız. Biz, emekçi halkın iktidar özlemi için sanatsal mücadele verirken, sen, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için mücadeleye devam ediyorsun. Sen, bizim mücadele azmimizi kırmak için, DT, İBBKT ve KBBŞT yöneticilerinin gönüllerini hoş tutmak için bize saldırmak zorundasın. Sen, DT, İBBKT ve KBBŞT yöneticilerinin gönüllerini hoş tuttukça, onlar da sana, her zaman için, reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) vermeyi, benim, halkımın ve tüyü bitmemiş yetimin verdiği paraları çarçur etmeyi göze alabiliyorlar.
Demirkanlı - Can Dündar, "Meral gibi yazamayan, tarihe meydan okuyamayan, kabaramayan kel Fatmalar! Siz, 'Ölülerinizi hayırla yad ediniz' buyruğunu dahi çiğneyecek kadar kindar, bir o kadar çirkinsiniz; yuh olsun!" demiş, ne güzel demiş.
Bulunmaz - Bana bak LİNÇÇİ kardeşim, Can Dündar da, aynen senin gibi söz söylemekten, yazı yazmaktan yoksun dangalak ve zavallı biri. Pembe sermayenin sesi Milliyet Gazetesi'nin düzeysiz yazarı Can Dündar da, aynen senin gibi söz söylemekten, yazı yazmaktan yoksun bir fani. Can Dündar da, aynen senin gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı alışkanlık hâline getirmiş dangalak ve zavallı bir şahsiyet. (Örnekse bakınız: Estetiğin "e"sinden, sanatın "s"sinden, tiyatronun "t"sinden bile anlamayacak kadar dangalakça yazılar yazan Can Dündar, "Rosenbergler Ölmemeli Sabıkası" sahibi Ayşenil Şamlıoğlu'nu Kenan Işık sanacak kadar tiyatro köyüne uzak bir ademoğlu!) Dangalak ve zavallı yazar Can Dündar, kendisi iki sözü bir araya getirmekten yoksun biri olduğu için, doğal olarak, iki sözü bir araya getirmekten yoksun olan Meral Okay'ı bir halt sanıyor. Sen de, iki sözü bir araya getirmekten yoksun bir dangalak olduğun için, hem Meral Okay'ı ve hem de onu öven dangalak yazar Can Dündar'ı bir halt sanıyorsun. Sizin gibi pembe sermaye temsilcisi liboşların, benim gibi sosyalist bir sanatçıya saldırmaları kadar doğal bir sonuç göremiyorum.
Demirkanlı - Can'ın altını çizdiği yeteneksizlerden bir olan Hilmi Bulunmaz da tıpkı yıllar önce Mehmet Abi'nin (Akan) ardından yaptığı gibi, Meral'in ardından da kinini kustu, Haber Vaktim'den alıntılar yaparak, bazı bölümlerin altını çizerek, kırmızı yaparak Haber Vaktim'i desteklemiş, bizim elmas kalemleri uluslararası taciri sosyalist Hilmi Bulunmaz.
Bulunmaz - Can Dündar gibi elifi görse mertek, Ayşenil Şamlıoğlu'nu görse Kenan Işık sanan bir dangalağı örnek gösterip, beni yeteneksiz olarak niteleyen pembe sermaye temsilcisi Kemalist bir kişi, olsa olsa, beni kasıklarımı tuta tuta gülme krizine sokabilir. Ben, Haber Vaktim'den sadece alıntılar yapmadım, habervaktim.com sitesindeki haberleri olduğu gibi, tamamıyla aktardım. Bir haberi, bir yazıyı, bir yorumu olduğu gibi aktarmak başka, alıntı yapmak başka bir şeydir. Ben, habervaktim.com sitesindeki "bazı bölümlerin altını çizmedim". Yineliyorum, habervaktim.com sitesindeki haber, yazı, yorumları olduğu gibi sundum. Ben, "bazı bölümleri kırmızı yaparak" vermedim; olduğu gibi aktardım. habervaktim.com'u desteklemedim; haberleri, yazıları, yorumları olduğu gibi sundum. Ben, haberlere, yazılara, yorumlara sadece ve yalnızca başlık attım.
Demirkanlı - İnsan, en azından sadece acıya saygı duyar, ama bu duyguyu bilmeyenlerden bunu beklemek anlamsız bir çaba.... Bu şahsiyetlerin ölüm kadar acı bir gerçeğe bile saygıları olmadığı gibi, ahlakları da yoktur.
Bulunmaz - Ben, herhangi bir koşulda, herhangi bir insanın acısına, herhangi bir saygı duymakla yükümlü değilim. Hele ki, "Muhteşem Yüzyıl" gibi pespaye bir televizyon dizisinin pembe yazarı Meral Okay'a asla ve kesinlikle saygı duymam. Benden böyle bir çaba beklemek, aptallık, bönlük, cahillik, çaresizlik, dangalaklık, eblehlik, faziletsizlik, gebeşlik, hıyarlık, pezevenklik, puştluk, zavallılık olur. Benim, "ölüm kadar acı bir gerçeğe bile saygım" yok. Benim için, nasıl ki, doğum doğal bir durumsa, ölüm de doğal bir durumdur. Ben, emekçi halkın iktidar özleminin önünde bir engel olarak duran televizyon dizileri senaristlerine neden saygı duyacakmışım ki? Benim, televizyon dizisi yazarak emekçi halka ninni söyleyen dangalaklara saygı duymam, bilimsel sosyalizme küfür etmem anlamına gelir. Bana hiç kimse, emekçi halka küfür ettiremez!
Demirkanlı - Bu şahsiyet Meral'in ardından şunları yazmış.
Bulunmaz - Neleri yazmışım? Mutlaka doğru, güzel, iyi şeyler yazmışımdır. Oku bakayım!
Demirkanlı - "Kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için emekçi halkın iktidar düşlerini kirleten burjuva imgecisi Meral Okay, artık televizyonda asla ve kesinlikle toplumsal ninni söylemeyecek!" (Hilmi Bulunmaz)
Bulunmaz - Evet, yazdım. Ben, ağzından çıkan sözü kulağı duyan biriyim. Ben, söylediği sözü inkâr eden bir orospu çocuğu değilim.
Demirkanlı - Meral ne yapmış? Emeği ile çalışmış, üretmiş yani kaba söylemiyle karnını doyurmuş... Meral, emperyalizmin temel metaı olan, yoksul ülkelerin kanını emen elmas madeninin peşinde mi koşmuş? Hayır? Meral, elmas kalemleri satmak için birçok ülkede şirketler açıp, ortaklıklar mı yapmış? Yooo.
Bulunmaz - Meral, emekçi halkın iktidar özlemi için değil, pembe sermayenin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için kalem oynatan biriydi. Emeğiyle değil, burjuva imgeleriyle çalıştı. Emekçi halk için değil, holdingler için üretti. Sadece karnını değil, ruhunu da kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi karşılığında doyurdu. Meral, emperyalizmin halklar üzerindeki tahakkümünün sürmesi için kapitalist imge avcılığı yaptı.
Demirkanlı - Ne yapmış Meral? Dizi yazmış, oyunculuk yapmış...
Bulunmaz - Evet, Meral, dizi yazdı, oyunculuk yaptı ve bütün bunları, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için yaptı. Burjuvazinin, emekçi halk üzerindeki sınıfsal baskısının artması için yaptı.
Demirkanlı - Bu şahsiyetin en yakın arkadaşı (Coşkun Büktel) ne işi yapıyor? Meral gibi dizi yazıyor, emeği ile çalışıyor, üretiyor, karnını doyuruyor...
Bulunmaz - Meral, hiçbir zaman için bir "Theope" yazamadı. Meral, hiçbir zaman için bir "Ölüleri Gömün" çeviremedi. Ben, Coşkun Büktel'in "Theope"sinden, "Ölüleri Gömün"ünden "sorumluyum". Ben, Coşkun Büktel'in "Arka Sıradakiler"inden "sorumlu değilim". Sanat tarihine kalacak olan "Arka Sıradakiler", "Muhteşim Yüzyıl" gibi halka ninni söyleyen televizyon dizileri olmayacak; "Theope" gibi, "Ölüleri Gömün" gibi sanat yapıtları olacak.
Demirkanlı - Hilmi Bulunmaz ne yapıyor?
Bulunmaz - LİNÇ KAMPANYASI düzenleyecek kadar alçaklık yapmıyor. Burak Caney'e teşekkür edecek kadar orospu çocukluğu yapmıyor.
Demirkanlı - Yukarıda kısaca değindik, elmas kalemleri uluslararası tacirliği, kuyumculuk yapıyor, yanında yaklaşık yüz kişi çalıştırıp, artı emekle servetine servet katıp, dünyayı geziyor... 3 gün önce Kenya'dan döndü... Siz turistik gezi sanıyorsunuzdur muhtemelen... Oğlu Afrika'da fink atıyor... O açlıktan ölen çocukların Afrikası'nda... Kanlarını da alıp getiriyor mu bilemem ama emeklerini, öz servetlerini uluslararası ortaklarıyla birlikte burjuvaların hizmetine sunmak için el koyduğu kesin.
Bulunmaz - Evet, ben, Kültür Bakanlığı çanağı yalayacak kadar şerefsizleşmiyorum. İşçi yoldaşlarımla birlikte çalışıp, sosyalist sanat oluşumuna katkıda bulunuyorum. Ben, Kenya ve Tanzanya'ya sadece ve yalnızca turistik gezi için gittim. Bunun aksi söz konusuysa ben orospu çocuğuyum. Ancak, benim bu turistik gezimi, turistik gezi değilmiş gibi gösterenlerin ne olduklarına kendileri karar versinler. Oğlum Afrika'da fink atmıyor. Oğlumun Afrika'da fink attığını kanıtlayamayanların ne olduklarına kendileri karar versinler. Bizim Afrikalı insanların kanlarını burjuvaların hizmetine sunmak için el koyduğumuzu kanıtlamayanların ne kadar alçak olduklarını ben çok iyi biliyorum.
Demirkanlı - Bu şahsın tanımıyla Meral kimmiş? "Kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için emekçi halkın iktidar düşlerini kirleten burjuva imgecisi..."
Bulunmaz - Evet, Meral ve tüm televizyon kuşları, "kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için emekçi halkın iktidar düşlerini kirleten burjuva imgecisi"dir.
Demirkanlı - Büktel? Ona ses yok, o emeğiyle çalışan bir yazar.
Bulunmaz - Benim için iki Büktel var:
1 - "Theope" yazarı, "Ölüleri Gömün" çevirmeni.
2 - "Arka Sıradakiler" yazarı.
Benim arkadaşım olan Büktel, "Theope" yazarı ve "Ölüleri Gömün" çevirmeni. "Arka Sıradakiler" yazarı benim arkadaşım değil.
Demirkanlı - Kendisi? Sosyalist elmas kalemleri uluslararası taciri...
Bulunmaz - Evet, ben, sosyalist bir sanatçıyım!
Demirkanlı - İnsanda azıcık utanma olur, ne mümkün...
Bulunmaz - Emekçi halkın iktidar özlemini engelleyenlere karşı hiçbir zaman utangaç davranmam!
Demirkanlı - Bu utanmayı doğal olarak Coşkun Büktel'den bekliyorsunuz... Hem de Hilmi'nin tanımları kendini de doğrudan ilgilendirmesine rağmen. Ota, çöpe ahlak dersi vermeye kalkan Büktel'den tık yok.
Bulunmaz - Benden beklemeyin de, kimden beklerseniz bekleyin. Ben, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için burjuva imgeciliği yapan hiçbir kimseye karşı asla ve kesinlikle utangaç davranmam. Benim tanımlarım, herhangi bir insanı hedef almak yerine, kavramsal düzlemdedir. Her kim ki, televizyon dizileri için emek harcar, o kişi, benim için karşı devrimcidir.
Demirkanlı - Bu nasıl bir kin? Tiyatro anlamında üretimsizliğin altında kalarak, kendi işine bakmadan/bakamadan başarılı insanlara kin kusmak nasıl bir kindir?
Bulunmaz - Bu, sınıfsal bir kin. Bu, kültürel, tarihsel ve toplumsal özü bulunan önemli bir sınıf kini! Ben, tiyatronun içine sıçıldığı, tam tamına 1100 kişilik kişiliksiz alçak kişi tarafından koskoca bir LİNÇ KAMPANYASI yürütüldüğü bir ülkede, tiyatro yapma değil, tiyatro yapmama hakkımı kullanıyorum. Orospu çocuğu Burak Caney'i hiç yoktan var eden bir ülkede, tiyatro yapmak bana çok saçma geliyor. Tiyatro bahçesindeki ayrık otlarını temizlemeden, yeşil reçeteli yönetmeliğe yiğitçe karşı çıkamayan LİNÇÇİ alçakların bulunduğu bir ülkede tiyatro yapsam ne olur, yapmasam ne olur?!!!
Demirkanlı - Can ne güzel demiş: "Kindar bir o kadar da çirkinsiniz."
Bulunmaz - Can, önce götündeki "Kenan Işık" bokuna baksın!
Demirkanlı - Evet, Hilmi ve Büktel; kindarsınız ve bir o kadar da çirkinsiniz...
Bulunmaz - Ben, Ayşenil Şamloğlu'nun, Lemi Bilgin'in, Nejat Birecik'in resmî çanaklarını yalayarak havlayacağıma, kindar olmayı, çirkin olmayı yeğlerim. Can Dündar'ın yazı yazdığı tiyatronun genel sanat yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu olmasına karşın, bu kadıncağızı, LİNÇÇİ Kenan Işık sanacak kadar dangalakça davrandığı bir ülkede kindar ve çirkin olmayı yeğlerim.
Demirkanlı - Not: Yukarıdaki yazıdan sonra Coşkun Büktel facebook'da şu yorumları yaparak, Meral Okay'a daha defnedilmeden önce "kin" kusan yakın arkadaşına (Hilmi Bulunmaz) desteğini yine verdi, bana hitaben, yazıma yönelik şu yorumları yaptı: "Pisliksin! Yağlı karasın!", "Provokatörsün!"
Bulunmaz - Evet, "Theope" yazarı, "Ölüleri Gömün" çevirmeni Coşkun Büktel'in sözlerini ben de yineliyorum: "Pisliksin! Yağlı karasın!! Provokatörsün!!!"
***
Ayrıca bakınız:
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları" Genel Sanat Yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Nejat Birecik'ten sürekli olarak reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) aldığı için, Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'a hakaret etme hakkını elde ettiğini sanan LİNÇÇİ Gülhan Avşar Demirkanlı'nın sahibesi olduğu ve LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın yönettiği LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sanal kuyruğu LİNÇÇİ tiyatrodergisi.com.tr sitesindeki hakaret içeren alçakça yayınlar, Lemi Bilgin, Ayşenil Şamlıoğlu ve Nejat Birecik'in verdiği destek sayesinde hızla, hem de şimşek hızıyla devam ediyor hâlâ!