4 Mart 2012 Pazar

"Rosenbergler Ölmemeli Skandalı" imalatçısı Balıkçı Kazmacıbaşı Korsan Orhan Alkaya, "Rosenbergler Ölmemeli Skandalı"nı unutmamız için, "maymuna bak" ("atmosfer faşistleşmiş”) diyor!

Nasıl ki, "Theope" yazarı Coşkun Büktel'le Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'a karşı 1100 kişilik kişiliksiz alçak kişi tarafından iğrenç bir LİNÇ KAMPANYASI düzenlenmesinden sonra, Türkiye Tiyatro Tarihi yeni bir kavşağa hızla savrulmak zorunda kaldıysa, "Rosenbergler Ölmemeli Skandalı" ile birlikte, yepyeni bir şarampole şimşek hızıyla tangır tungur yuvarlanıverdi.


Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından dokuz yıl önce, yani Osmanlı İmparatorluğu döneminde kurulan Darülbedayi (Güzelliklere Evi), "Rosenbergler Ölmemeli Skandalı" sürecine dek İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları olarak yaşamını sürdürürken, "Rosenbergler Ölmemeli Skandalı" sürecinden sonra, artık, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları" (İBBKT) olarak anılmaya başlandı.


İBBKT eski Genel Sanat Yönetmeni Balıkçı Kazmacıbaşı Korsan Orhan Alkaya, İBBKT yeni Genel Sanat Yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu'nun yardım ve yataklığı sayesinde, Fransız tarihçi yazar Alain Decaux'un kaleme almış olduğu "Rosenbergler Ölmemeli" oyununu, Alain Decaux'un bizzat kendisinin "yasaklamış" olmasına karşın, yazarın iradesini ipine bile takmadan, zerre kadar yazarlık hakkına asla saygı duymadan, "Rosenbergler Ölmemeli" oyununu âdeta bir savaş ganimeti sayarak, oyunun üzerinde tepine tepine sahneleme küstahlığında bulundu. Kendi gücünden çok, arkasındaki cahil tiyatro esnafına güvenen Korsan Orhan, kendi iktidar döneminde de, Muhsin Ertuğrul Sahnesi'ne vurulan ilk kazma dabesi olarak Türkiye Tiyatro Tarihi içindeki özgün yerini sağlamlaştırıp, bir de "Kazmacıbaşı" sıfatını kazanmıştı.


"Rosenbergler Ölmemeli Skandalı" ile tiyatroya bir kirlilik daha kazandıran Korsan Orhan, sızabildiği bütün basın organlarına yaptığının "çok cici bir şey" olduğunu anlatmaya çalışıyor.


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


ŞEHİR TİYATROLARINDA DA HÜKÜMET CEMAAT GERİLİMİ Mİ?


Orhan Alkaya'nın yönettiği İstanbul Şehir Tiyatroları'nda oynanan "Rosenbergler Ölmemeli" oyunu gösterimden kaldırıldı. ABD'nin atom bombası sırlarını Sovyetler Birliği'ne vermekle suçlanarak idam edilen Julius ve Ethel Rosenberg isimli sosyalist bilimadamlarının yargılanmasını anlatan oyunun kaldırılmasının gerekçesi telif sorunları olarak açıklansa da, izleyiciler bu açıklamayı inandırıcı bulmadı. Son kez izleyicilerin gözyaşları ile gösterim yapan oyun "herkesin adil yargılanması" çağrısı yapıyordu.


Orhan Alkaya, geçtiğimiz pazartesi günü Radikal'den İpek İzci'ye Şehir Tiyatroları'nda yaşanan gerilimi öyle ifadelerle anlattı ki, kafalar daha da karıştı. "Evet, 'Rosenbergler Ölmemeli', bizim için bu bombardımanı önlemek daha da önemli" diyen Orhan Alkaya şu ilginç ifadeleri kullandı:


"Şehir Tiyatroları üzerinde hakimiyet kurmak isteyen bir grup var. Bunlar tiyatronun sponsor kurumu olan belediyeye saldırıyor. O taraftaymış gibi görünen bir yazar, Başbakan'a saldırıyor aslında. Saldırıyı yönettiği yer, baskı kurmaya çalıştığı yer!"


Alkaya’nın kastettiği o taraftaymış gibi görünen ancak Başbakan’a saldıran bu grup merak uyandırdı.


Alkaya, gelinen noktayı şu sözlerle çok net anllatı: "Sanat, korkuyla mücadele eder, korkunun ilacıdır. Sanatın konuşamayacağı, el atamayacağı hiçbir yer yoktur. Bir seri katili de anlatırsınız, hırsızı da, politikacıyı da... 'Neden onların özne olarak seçildiği oyunlar yapıldı?' diye bir soru sorulduğunda zaten atmosfer faşistleşmiş demektir."


(Kaynak: ODA TV)


***


Yukarıdaki haberin hemen altında birkaç yorum yazısı var. Bu yorum yazılarından sadece birini sunuyoruz:


Bu kavgayı, sağır sultan bile duydu. Muhalifken "kurt", iktidardayken "kuzu" olan Balıkçı Orhan, o kavgadan pay kapamadığı için hayıflanıyor. Çünkü, kendi iktidarı döneminde İskender Pala'yla, Kenan Işık'la aralarından su sızmıyordu. Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nu elele yıktılar. O dönemde Ergenekon tertibinin ateşli savunucularındandı. II. Cumhuriyetçi bu eski yoldaşımız, şimdi oyununu savunurken "Ben, ODATV'ye de karşıyım, Soner Yalçın'a da; oyun da Ergenekon'a karşı. üstelik şeriatçı dostlarım da çoktur, bana niye saldırıyorsunuz!" deme gafletini gösterdi. Piyasada işler kötü gitti; dizilerden kovulduktan sonra, şimdi yine muhalif kimliğe büründü; tabii yersen!..


***


Ayrıca bakınız: