10 Şubat 2012 Cuma

Benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle beslenen Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesini tarumar etmek için tiyatro dükkanı açan esnafın verdiği kalıcı ve yıkıcı tahribatın gündeme taşındığı "Kültür Bakanlığı çanağı yalamak yada yalamamak" tartışmalarının sona ermesi için en büyük mücadeleyi yürütüp, en şiddetli muhalefeti sıcak tutan Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın psikolojik baskıları sonucu "Kültür Bakanlığı çanağının çıtır çıtır kırılması" yönünde karar vererek 9 Şubat 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınladığı "ÖZEL TİYATROLARA MAMA YOK!" anlamına gelen bir yönetmelikle "tiyatro tarihi sahnesindeki yerini alan" AKP'li Ertuğrul Günay'ın karşısında boru boru ötüp "Atatürk Kültür Merkezi'ni işgâl edeceğim!" palavrasını savurmasına karşın, bırakınız Atatürk Kültür Merkezi'ni işgâl etmeyi bir yana, oturduğu Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (IATC) Türkiye Merkezi Başkanlığı'nın sıcacık koltuğundan bir adım bile uzaklaşmak istemeyen LİNÇÇİ Üstün Akmen'in sarf ettiği aşağıdaki sözlerin bizim için osuruk kadar bile değeri yok!

"Özel tiyatro" ifadesinin kapsam dışı bırakılması,

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, özel tiyatrolar, yerel yönetimler, vakıf ve derneklerin sanat, turizm ve tanıtım faaliyetlerine destek vermesini içeren ilgili yönetmelikteki maddenin, Resmi Gazete’de 9 Şubat günü yayımlanarak yürürlüğe giren yeni yönetmelikle değiştirilmesini son derece manidar buluyorum. “Özel tiyatro” ifadesinin kapsam dışı bırakılması,..

YÖNETMELİKTEN “ÖZEL TİYATRO” İFADESİNİN ÇIKARILMASI SİYASİDİR

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, özel tiyatrolar, yerel yönetimler, vakıf ve derneklerin sanat, turizm ve tanıtım faaliyetlerine destek vermesini içeren ilgili yönetmelikteki maddenin, Resmi Gazete’de 9 Şubat günü yayımlanarak yürürlüğe giren yeni yönetmelikle değiştirilmesini son derece manidar buluyorum. “Özel tiyatro” ifadesinin kapsam dışı bırakılması, böylece özel tiyatrolara devlet desteği adı altında dağıtılan “ulufe”nin kesilmesi operasyonu, hiç kuşkum yok ki tiyatro sanatına çeki düzen vermek düşüncesiyle çıkarılmış, iyi düşünülmüş, üzerinde iyi çalışılmış bir talimatnameden başka bir şey değildir.

Siyasi erkin suyolunda akan ya da etliye sütlüye dokunmayan oyunlarla seyircisini oyalayan; vodvillerle, farslarla, sulusepken komedilerle eğlencelik tiyatro yapan tiyatroların ve tiyatrocuların bu yönetmelikten etkilenmeyecekleri bir gerçektir. Ama gelin görün ki tiyatro sadece onlar demek değildir.

Yönetmelikler sanatın özgür gelişiminin sağlanması ihtiyacına dayandırılmalı, bu ihtiyaçtan yola çıkılarak Avrupa ülkelerinin çoğunluğunda olduğu gibi sanatı siyasetin vesayetinden kurtarmak amacını taşımalıdır. Bu talimatnameyse, bırakın sanatı siyasetin vesayetinden kurtarmayı, tiyatro sanatını siyasetin göbeğine oturtmayı amaçlamaktadır.

Türk tiyatrosunun esasında, günümüzde oyunun tanıtımını sağlayan gazete ilanlarının parasını dahi karşılamaktan uzak “iane”ye değil,  tiyatroyu siyasetin vesayetinden kurtarmayı amaçlayan saygın ve kutsal bir yönetici duruşuna gereksinimi vardır. Yoksa bu ve benzeri yönetmelikler, tiyatronun ve tiyatrocunun özgür gelişimi için olanaklar yaratılması bir tarafa; gelişmeleri engelleyen, tiyatrocunun önünü tıkayan; tiyatronun üretim, dağıtım ve yaşam süreçlerine ilişkin desteklerden mahrum bırakan bir önlem anlamını taşımaktadır. Ama tiyatrocu bu durumu yutmayacaktır.

Benim söylediklerim iktidar olmanın değil, sosyal devlet olgusunun gereğidir. Devlet sanata, dolayısıyla tiyatroya destek olmak zorundadır. Böyle yönetmeliklerle tiyatroyu vesayeti altına almak ayıbına katlanmamalıdır.

ÜSTÜN AKMEN
ULUSLARARASI TİYATRO ELEŞTİRMENLERİ BİRLİĞİ (IATC) TÜRKİYE MERKEZİ BAŞKANI

(Kaynak: tiyatronline)