23 Şubat 2012 Perşembe

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ı savcılığa şikâyet eden LİNÇÇİ Gülhan Avşar Demirkanlı, LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek'in avukatlığını yapmakla yetinmeyip, Hilmi Bulunmaz'ı savcılığa kendisi de şikâyet eden Av. Burhan Gün'ün yöneticilik yaptığı LİNÇÇİ Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği, LİNÇÇİ Üstün Akmen'in yönettiği LİNÇÇİ Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, LİNÇÇİ Orhan Kurtuldu'nun yönettiği LİNÇÇİ Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği ve LİNÇÇİ Tolga Yeter'in de katıldığı toplantıda "dök içini rahatla" sendromu yaşandı!

Oyun'un notu: LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sanal kuyruğu LİNÇÇİ www.tiyatrodergisi.com.tr sitesinden alıp, olduğu gibi aşağıya aktardığımız haberdeki LİNÇÇİ kişi ve LİNÇÇİ kuruluşların adlarının üzerini "maymungötürengi" ile belirgin hâle biz getirdik. 


Ayrıca, İŞTİSAN'ın korkakça hazırlayıp, ürkekçe yayınladığı basın bildirisinde öznesiz tümce kullanmasına, yani Engin Ardıç'ın, Hadi Uluengin'in ve İskender Pala'nın adlarını bile anma cesareti gösterememesine karşın, bu kişileri hedef gösterirken, onlar hakkında dile getirdikleri "yalanlar üretip" "yalan yayıcısı" "yalanlar yayıyorlar" sözlerini kullanmasını hiç doğru bulmuyoruz!


***


Bizim için, hangi koşul altında, hangi ortamda olursa olsun, değişmez, ertelenmez, ödün verilmez, sarsılmaz bir kural var:


Biz, herhangi bir kişiyi, herhangi bir kuruluşu, herhangi bir kurumu eleştirmek istediğimiz zaman, biz, o kişinin, o kuruluşun, o kurumun adını kesinlikle dile getirir yada eleştirmek istediğimiz kişinin, kuruluşun, kurumun adını bile anma cesareti gösteremediğimiz zaman, o kişi, o kuruluş, o kurum hakkında herhangi bir eleştiri yazısı yazma, herhangi bir suçlamada bulunma, herhangi bir basın bildirisi hazırlayıp, yalancı pehlivan gibi ortalık yerde boy gösterme kurnazlığında bulunmayız.


Yukarıdaki sözlerimizin somut gerçekliğini kanıtlayacak onlarca, yüzlerce, binlerce örnek gösterebilecek bir geçmişe sahip olmanın haklı gururunu yüreğimizin derinliğinde taşımayı sürdürüyoruz.


Ancak...


Biz, şimdilik kaydıyla, sadece bir tek örnekle yetinmek istiyoruz:


LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin sahibi, LİNÇÇİ Kemal Aydoğan'ın patronu Nihat Haluk Bilginer, "Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle..." kem sözünü söyleyip, bu sözüyle bütün opera oyuncularını, bütün sinema oyuncularını, bütün televizyon oyuncularını, bütün tiyatro oyuncularını "YAVŞAK" olma töhmeti altında bırakmasına ve hiçbir opera oyuncusunun, hiçbir sinema oyuncusunun, hiçbir televizyon oyuncusunun ve hiçbir tiyatro oyuncusunun Nihat Haluk Bilginer'e "YAVŞAK" deme cesareti gösteremediği bir süreçte, biz, Nihat Haluk Bilginer'in öznesiz tümce kullanmasına çok kızmış ve Nihat Haluk Bilginer'in bu tavrıyla, hem bütün oyuncuların "YAVŞAK" olma hâliyle suçlamasının yanı sıra, hem de, hiçbir ad vermediği, yani öznesiz tümce kullandığı için, yargılanmadan yırtmanın dayanılmaz hafifliğiyle hareket etmesini içimize sindirememiş ve Nihat Haluk Bilginer'e "YAVŞAK" demiştik. "Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle..." sözüyle çemberden bile daha yuvarlak bir lâf etmiş olmanın rahatlığıyla kendini garantiye alan Nihat Haluk Bilginer, bize, öncelikle noter onaylı ihtarname göndermiş, biz, bu ihtarnameye bir sümüklü kağıt mendil kadar bile değer vermeyince, bizi mahkemeye vermekle yetinmeyerek, bir de, avukatları Süleyman Anıl ve İbrahim Demirci eliyle, bizi savcılığa şikâyet ederek, hakkımızda "Kamu Davası" açtırmayı başarmıştır. Basın Bürosu Savcısı'nın soruşturması sonrası hızla yargılanıp, Nihat Haluk Bilginer farkıyla mahkûm olmuş ve bu karara itiraz etmemiz sonucu da, şimşek hızıyla itirazımız reddedilmiştir.


İmdi...


Biz, her zaman yaptığımız gibi, doğru oturalım, doğru konuşalım...


Biz, aşağıda metnini sunduğumuz İŞTİSAN'ın basın bildirisini, son derecede korkakça ve son derecede tehlikeli buluyoruz. Eğer bir kuruluş, bir basın bildirisi hazırlıyorsa, öncelikle, kimlerden yana ve kimlere karşı olduğunu çok net bir dille ifade etmelidir.


Örnekse...


İŞTİSAN'ın basın bildirisinde şöyle sözler olmalıydı: 


"İskender Pala, 'yalanlar üretip, oyunlarımıza hakaret etmeye yeltenerek, alkışlarınızı hor görüyor!'"


Yada...


"'Yalan yayıcısı' Hadi Uluengin, 'provokasyonları tetikleyecek nokta atışlarına hız verdi.'"


Yada...


"Engin Ardıç, Hadi Uluengin ve İskender Pala, 'sanatın yaratıcı gücü karşısında kendilerini küçülmüş hissediyorlar.'"


"Eee, o kadar da uzun boylu değil!" mi? Tabii ki "o kadar uzun boylu değil!" 


Biz, hiçbir kişinin, hiçbir kuruluşun, hiçbir kurumun, Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz kadar mert, Hilmi Bulunmaz kadar sert ve Bulunmaz kadar yiğit olmasını beklemiyoruz. Hele hele, LİNÇÇİ kişi ve kuruluşların, değil mertçe, değil sertçe, değil yiğitçe, seslerini bile çıkartacak kadar adım atmalarını asla ve kesinlikle beklemiyoruz. 


Ne var ki...


Biz, meydana çıkan kişilerin bu kadar sessiz çığlık atmaları karşısında, tiyatro sanatıyla iştigâl eden bireyler olarak, kendimizi alçalmış hissediyoruz.


Biz, kapalı kapılar ardında, karanlık köşelerde, bizim hakkımızda "İskender Pala'yı destekliyorlar!" sözünün alçaklığıyla sevişen zavallılara benzemediğimiz için, şunu da kesinlikle belirtelim:


Biz, AKP'li Ertuğrul Günay'ın elinde tuttuğu Kültür Bakanlığı çanağını yalamadığımız, AKP'ye hiçbir zaman için oy vermediğimiz hâlde, AKP çizgisine yakın insanların da konuşma özgürlüğünü, yazma özgürlüğünü sonuna dek savunuyoruz.


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Kızgın

İstanbul Şehir Tiyatrosu sanatçıları, geçtiğimiz günlerde İskender Pala, Hadi Uluengin ve Engin Ardıç'ın köşe yazılarında, bazı gazetelerin  ise haberlerinde Şehir Tiyatroları'na yönelik yayınlarını protesto etmek üzere Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi önünde İŞTİSAN öncülüğünde bir basın açıklaması yaparak tepkilerini dile getirdiler.

Oyuncular Sendikası adına Mehmet Ali Alabora, TEB Adına Üstün Akmen, Pen adına Tarık Günersel, OYÇED adına Burhan Gün, TOMEB adına Orhan Kurtuldu Şehir Tiyatroları sanatçılarına destek vererek, örgütleri adına mesajlarını ilettiler.

Yaklaşık 100 kişinin katıldığı toplantı İŞTİSAN'ın basın bildirisinin okunmasıyla sona erdi.

"İstanbul Şehir Tiyatroları’nın Sevgili Seyircileri,

100. kuruluş yılına yaklaşan ve bu özelliğiyle dünyadaki nadir sanat kurumları arasında yer alan, tiyatromuz, tiyatronuz saldırı altındadır.

Şehir Tiyatroları’nın bir sanat kurumu olduğunu anlamak istemeyen bir zihniyetin sayısı az da olsa saldırganlık potansiyeli yüksek temsilcileri, provokasyonları tetikleyecek nokta atışlarına hız verdi.

Bizi İstanbulluların parasını çarçur etmekle suçluyorlar.

Çünkü, her hafta 60, her ay 250 kere perde açan bir tiyatroyu kendi varoluşları için bir tehdit olarak algılıyorlar.

Bizi, seyircimizi ahlaksızlığa teşvik etmekle suçluyorlar.

Bu ülkenin yetişmiş, gelişmiş sanatçılarına güvenmiyorlar, buna şaşırmıyoruz; ama onlar size, seyircimize de güvenmiyorlar.

İzlemedikleri oyunlarımız üzerine kışkırtıcı, tehdit edici yalanlar yayıyorlar.

Çünkü daha önce de tetikçileri kışkırtıp cinayetleri, saldırıları azmettiren bu karanlık zihniyetler en çok, sanatın çok sesli, düşündüren, aydınlatan ve umut veren gücünü hedef alıyorlar.

Oyunlarımıza hakaret etmeye yeltenerek, alkışlarınızı hor görüyorlar.

Çünkü sanatın yaratıcı gücü karşısında kendilerini küçülmüş hissediyorlar.

Bizi ve sizi “tek tip”leştirerek kendilerine benzetmek istiyorlar.

Çünkü sanat korkunun ilacıdır; bizleri korkutamamaktan korkuyorlar.

Yalanlar üretip yayarak, muazzam bir halk tiyatrosu geleneğini halksızlaştırmaya çalışıyorlar.

Çünkü, bizi ötekileştirerek sizden uzaklaştırmak istiyorlar; aslında sizden korkuyorlar.

Sevgili seyircilerimiz, bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da, bu yalan yayıcısı, ihbarcı, azmettirici azınlığa teslim olmayacağız, tiyatro sanatının büyüyen aydınlığında bir arada olmayı sürdüreceğiz.

Çünkü biz sizsiniz, siz biziz."

Haber Giriş Tarihi: 23 Subat 2012

(Kaynak: Tiyatro... Tiyatro... Dergisi)


İŞTİSAN, öznesiz tümce kullanıyor! ile  bulunmaztiyatro