2 Şubat 2012 Perşembe

Türkiye, hızla, hem de şimşek hızıyla vahşice kapitalistleşirken...

Biz, her ne kadar, tiyatro sanatının saygın ve yaygın bir duruma gelmesi için, hiçbir menfaat elde etme kurnazlığında bulunmadan tiyatro yayıncılığı yapmayı iş edinmiş bir yayın organı olsak da, tiyatro sanatını dolaylı yada dolaysız olarak etkileyen toplumsal oluşumları da okurlarımıza sunmaya büyük bir özen gösteriyoruz.


Biz, tiyatro sanatı alanında sadece ve yalnızca yayıncılık yapmakla yetinmeyip, hem tiyatro sanatını sürekli olarak icra eden ve hem de tiyatro sanatını saygın ve yaygın duruma getiren ciddi bir dergi yayınlayan bir örgütlülük içerisinde olduğumuzdan, toplumsal oluşumların tiyatro sanatına yaptığı etkinin ölçümlenmesi ile de, yakından, hem de çok yakından ilgilenmemizin en önemli nedeni, bu sanata olan göstergesel, kılgısal, kuramsal tutkunluğumuzdur.


Biz, sahibi olduğumuz Bulunmaz Tiyatro ve Sosyalist OYUN Dergisi ile topluma hizmet sunarken, aynı zamanda yepyeni ufuklara bakan yüzümüzle, "ücretsiz oyunculuk ve ücretsiz yazarlık çalışmaları" da yaptırıyoruz. Bu çalışmalarımıza yataklık edebilme olasılığı bulunan toplumsal oluşumları, medyaya yansıdığı oranda, tabii ki, belli bir seçme sonucu yaptığımız alıntıların, yazar adaylarına bir ışık tutabileceğini sanıyoruz.


Biz, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için varlık gösterenlerin en önemlilerinden Aydın Doğan'ın, kiminle, nerede, nasıl yemek yiyeceğinin hesabını sorma göreviyle karşı karşıya olmasak da, bu tür yemek yeme ritüellerinin emekçi halkın sırtına nasıl ve ne derece yapışacağını bilen insanlarız.


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Hürriyet'in Başına Kütahyalı mı Geçiyor?


Aydın Doğan'ın Rasim Ozan Kütahyalı-Nagehan Alçı çiftini yemekte ağırlamasının arkasında ne var?

Dün Star'dan Ergun Babahan'ın ortaya çıkardığı Aydın Doğan ile Rasim Ozan Kütahylı ve Nagehan Alçı çiftinin başbaşa yemek yemesi bugün Mehmet Barlas'ın da gündemindeydi.

Barlas, konuya görgü kuralı türünden yaklaşmış ama

Siyasi kamplaşmanın bizim mesleğe yansımasının en kötü sonuçlarından biri de görgü ve nezaket kurallarının unutulmasıdır.

Buna son örnek, Aydın Doğan ile Nagehan Alçı-Rasim Ozan Kütahyalı çifti arasındaki ilişkilerin yorumlanmasından verilebilir.

Önce Aydın Doğan, Alçı-Kütahyalı çiftini Doğan Holding merkezindeki bir yemek davetinde baş başa ağırlamış.

Onlar da buna mukabele etmek için Aydın Doğan'ı evlerindeki baş başa bir yemekte ağırlamışlar

Bir davete mukabele etmek en basit görgü kuralı değil mi?

Sadece başbakanlar, holding patronları, gazete sahipleri mi yemeğe davet edebilir gazetecileri? Gazetecilerin onları ağırlayacak güçleri, evleri, mutfakları olamaz mı?

Yemek daveti tek taraflı bir yol mudur?

Herkes aynı mı düşünmeli?

Davet edilen ve davet edenin siyasete farklı açıdan bakmaları mümkün değil midir?

Ama çığırından çıkmış ve kamplaşmaya kapılmış insani ilişkilerimiz yüzünden, bir yemek masası çevresindeki beraberlikleri de anormal görmeye başladık.

Bu akıntıya ben de kapılsaydım geçen haftalarda Habertürk'te sevgili Serdar Turgut'un yazdıklarını kopya eder ve "Rasim Ozan Kütahyalı Hürriyet'e genel yayın yönetmeni mi oluyor" diye çeşitlemeler yapardım.

Serdar Turgut söz konusu yazısında "Sabah'ı Murdoch alırsa Ertuğrul Özkök bu gazetenin başına geçebilir" içerikli fantezi denemesi yapmamış mıydı

Tüm insani ilişkileri çığırından çıkartan bazı gelişmeler ve adliyelik de olan mesleki çeteleşmeler Nişantaşı lokantalarındaki toplu öğle yemeklerinde başladığı için, bazılarının Aydın Doğan'la Alçı-Kütahyalı çiftinin aynı masa çevresinde yemek yemelerinden ürkmeleri doğal olabilir.

Ama bir noktada hepimizin ve bu arada Aydın Doğan'ın da beyaz sayfa açıp, "Bugün bundan sonraki hayatımın ilk günüdür" dememiz gerekmiyor mu?

(Kaynak: HABER VAKTİM)