28 Ocak 2012 Cumartesi

"Sağdan sola doğru" yayın yapan habervaktim.com'dan eleştiri!

Biz, sahnede herhangi bir suç işlenemeyeceği düşüncesinde olsak da, HABER VAKTİM sitesinden alıp, olduğu gibi aşağıya aktardığımız "sağdan sola doğru" yapılan tiyatro eleştirisine büyük oranda katılıyoruz. 


Biz, sahnede pornografi de yapılabileceği, kutsal değerlere saygılı gösteriler de sunulabileceği düşüncesinde olsak da, bizim dünya görüşümüz gereği, sahnedeki uygulamada emekçi halkın iktidar özleminin yansıtılması gerektiği kanısındayız.


Biz, bizim (Bulunmaz Tiyatro) dişimizle tırnağımızla kurduğumuz bütün tiyatro salonlarımızın baskı altında tutulması, tiyatrolarımıza sürekli olarak baskınlar düzenlenmesi, tiyatromuzun sadece yöneticilerinin değil, oyuncularımızın ve izleyicilerimizin bile uzun yıllar boyunca örselenmesine karşın, hiçbir tiyatro oyununun engellenmesinden yana değiliz.


Biz, eleştirinin, eleştiri sınırları içerisinde kalma koşuluyla, tiyatro esnafına yönelik olarak incitici (örnekse "maymungötürengi" denilmesi) eleştirilerin bile yapılmasından yana olmakla birlikte, sahne ışıklarına çıkma "şansı" bulan herhangi bir oyunun kaldırılmasına asla göz yumamayız.


Biz, tüm bu görüşlerimizle birlikte, İstanbul Devlet Tiyatrosu (İDT) reklâm kulelerinin, emperyalist kültürün (s)imgesi McDonald's tarafından işgâl edilmesinin de görünür hâle gelmesinden yanayız.


Biz, İDT reklâm kuleleri konusunda iki kalem oynatmak, iki kelam etmekten yoksun insanların yazdıkları yazıları asla ve kesinlikle ciddiye almamakla birlikte, aşağıdaki yazıyı önemsediğimiz için, okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Müstehcenliği teşvik, İBB'ye mi kaldı?


Faruk Çakır
Yeni Asya
28 Ocak 2012

Zaman zaman ifade etmeye çalışıyoruz, yeri geldi tekrarlayalım: Türkiye'nin karşı karşıya olduğu sosyal problemler, en az ekonomik ya da siyasî problemler kadar, belki de daha önemlidir. Bu bakımdan, "İhracatımız arttı, ekonomik kriz yok" diyerek; karşı karşıya olduğumuz sosyal problemleri görmezden gelemeyiz. Çünkü ekonomik krizlerin yaralarını sarmak nisbeten kolay iken, meselâ müstehcenlik gibi sosyal problemlerin açtığı yaraları sarmak çok daha zordur.

Müstehcenliğin, [açık saçık, edebe aykırı, yakışıksız olan] 'sanat' adı altında teşvik edilmesi de en çok rastlanan durumlardan biri. Bazen film, bazen dizi ve bazen de tiyatro oyunu olarak karşımıza çıkan 'tuzak'lara karşı nedense yeterince itiraz edilmiyor. En hassas olunması gereken noktalarda sergilenen bu kayıtsızlık, gerçekten düşündürücü.

Tiyatrodaki müstehcenlik, "müstehcen yayın yapan gazeteler"in de gündeminde. Gerçi onlar yaptıkları haberlerle müstehcenliği teşvik ediyorlar, ama aynı zamanda "Tiyatroda erotizm furyası" (Vatan, 26 Ocak 2012) başlığını da atıyorlar. Haberde, bazı tiyatro oyunundan bahisle, bu oyunların "çok konuşulacağı"ndan dem vuruluyor. Elbette "cami duvarını kirletenler" de çok konuşulur, ama kınanarak... Müstehcen oyunlar ve oyuncular da kınanmayı hak ediyor.

Gel gelelim; bu müstehcen oyunlardan birinin de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda sahnelenecek olması dikkat çekici. Adı üstünde, "Günlük Müstehcen Sırlar" adlı oyunun, programa göre 30 Ocak 2012'de "gala"sı yapılacak. Oyunun dâvetiyesinde kırmızı renkle belirtilmiş (16+) ibaresi var. Yani, oyunu 16 yaş üstü olanlar izleyebilecek.

"Sanal âlem"deki bilgilere göre "Latin Amerikan Tiyatrosu"nun en etkileyici oyunu(!) olarak nitelendirilen bu "müstehcen" tiyatro oyunu, 2006-2007 sezonunda özel bir ekip tarafından sahnelenmiş. Oyunla ilgili fotoğraflara bakılırsa, başroldekiler "teşhircilik" yapan iki adam. Yine "sanal âlem"deki bilgilere göre, oyuncuların aralarındaki diyalog ilerledikçe, "bu iki adam"ın Sigmund Freud ve Karl Marx olduğu anlaşılıyormuş.

Böyle bir oyunun İstanbul Büyükşehir Belediyesi gayretiyle sahnelenmesi normal midir? Bu dâvetiye bütün medya mensuplarına ulaştığına göre, konu hakkında hiçbir itiraz sesinin duyulmaması [yoksa biz mi duymadık?] da normal midir?

Tabiî ki oyunun muhtevasını tam bilemiyoruz, ama zaten adından ve "yaş sınırlaması"ndan edebe aykırı ve yakışıksız olduğu belli değil mi? Böyle bir oyun "Tek Parti" iktidarı döneminde sahnelenecek olmuş olsa "mütedeyyin camia"dan tepki görmez miydi? Ne oldu? "Müstehcen oyun"ları, "bizim mahalle"nin belediyesi sahnelediğinde itiraz edilmeyecek mi?

Bu işin, bu yanlışın hafife alıncak yönü yok. Her türlü müstehcenliğe, edebe aykırı ve yakışıksız oyuna, filme ve gösteriye medenî şekilde itiraz etmemiz gerekir. Böyle bir oyunun oynatılacak olması kesin olarak yanlıştır. Hangi iktidar, hangi belediye ve hangi tiyatro grubu yaparsa yapsın, bu yanlış "doğru" olmaz.

İstanbul'u idare edenler, sebep oldukları bu yanlışları görmüyorlar mı? Doğruyu söyleyen bir danışman, gerçeği hatırlatan bir "dost"ları da mı kalmadı?

Müstehcenliği teşvik, İBB'ye mi kaldı?

(Kaynak: HABER VAKTİM)