27 Ocak 2012 Cuma

Tiyatroyu canından çok seven insanların ayakkabısı böyle olur!

Ben, "proleter zamanım"dan kalan bir alışkanlığımla, bir çift ayakkabım "pert" olmadıktan sonra, yeni bir çift ayakkabı daha satın almıyorum. 12 Ocak 2012 Perşembe günü erken saatlerde İtalya'nın Venedik kentine "uçacağım"a az bir zaman kala aklıma gelen ayakkabılarımın "pert olma" hâlinin verdiği telaşla, kendimi, bir han köşesine sığınmış Y. Adnan Ersoy'a ait Erman Kundura adlı ayakkabı dükkânına attım. Beyazıt'taki İplikçi Han'ın izbe bir köşesinde soğuk duvarlarla kuşatılmış bir hâldeki dükkân sahibinin sıcak ilgisi nedeniyle, hiç pazarlık etmeden ve herhangi bir beğeni görüşü belirtmeden, bana "yakışabilecek" bir çift ayakkabı vermesini söyledim. Dükkân sahibi, hiçbir tezgâhtarlık yapmadan, anlamsız bir sohbet havası tutturmadan, yukarıdaki fotoğrafta izini gördüğünüz yetmiş liralık ayakkabıları koltuğumun altına sıkıştırıverdi. 


Bugün, İstanbul'daki ilk kar yağışına tanık olurken, yeni satın almış olduğum ayakkabıların izleri dikkatimi çekti ve derhal deklanşöre basıverdim. Rastlantıya bakın ki, ayakkabımın altında bile tiyatroyu  simgeleyen "ağlayan yüz, gülen yüz"ün yarısı var!


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz