15 Aralık 2011 Perşembe

(Tiyatro işlerini LİNÇÇİ kişileri savunan Burhan Gün'e teslim etmeyi uygun bulan) İstanbul Barosu, hukuka aykırı işlere imza atmaya devam ediyor hâlâ!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın cezalandırılması için hukuk kurallarına aykırı işlere imza atıp, LİNÇÇİ Gülhan Avşar Demirkanlı, LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek gibi kişilerin avukatlığını yapan LİNÇÇİ kişilerin avukatı Burhan Gün, aynı zamanda İstanbul Barosu Tiyatrosu'nun Genel Sanat Yönetmeniliği'ni yapıyor.


***


Toplumun iç dinamiklerine göre değil, Batılı dayatmacı kılık-kıyafet anlayışına göre hakeret eden İstanbul Barosu, insanların en temel hakkı olan düşünce özgürlüğüne aykırı davranarak, sıcak tartışmalara neden oluyor.

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI ile sesini kesmek isteyen LİNÇÇİ kişilerin avukatlığını yapan Burhan Gün'ü de İstanbul Barosu Tiyatrosu'nun başında tutmayı gayet uygun bulan bir mantığı sahiplenmiş İstanbul Barosu, "CÜBBEYE EVET, TÜRBANA HAYIR!" diyerek, her iki kavramın da, "dinsel temalar" (Örnekse "Cübbeli Ahmet Hoca") içerdiğine hiç aldırmadan, betonlaşmışlık, heykelleşmişlik duygusu veren anlamsız kararlara imza atmaya devam ediyor hâlâ!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Barodaki yasağın hukukî temeli yok, uygulama ideolojik


Şule Dağlı
16 Aralık 2011


İstanbul Barosu'nda avukatların staj eğitimi sırasında giyecekleri kıyafete ilişkin uyarı yazısı hukukçuları ayağa kaldırdı. 'Başörtülü avukatlar giremez' yönündeki yazının hiçbir yasal dayanağı olmadığına işaret hukukçular, yapılan uygulamayı ideolojik buluyor. Baro yönetimi ise tepkileri dikkate almıyor: "Kararlıyız, sürdüreceğiz."

İstanbul Barosu'nun, Staj Eğitim Merkezleri'ne astığı başörtülü avukatların giremeyeceği yönündeki yazı, kamuoyunda sert tepkiyle karşılandı. Hukukçular, yasağın tamamen ideolojik ve kanunî dayanaktan yoksun olduğu konusunda hemfikir. Baronun eski başkanı İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Sayman, uygulamayı ideolojik ve hukuk dışı olarak nitelendirdi. Baro yönetiminin aldığı kararları demokratik bulmayan Sayman, "Bu, hiçbir şekilde hukukî bir temele dayanmıyor. Yasal bir karşılığı yoktur." dedi. Çağdaş Avukatlar Grubu'nun eski baro başkan adayı Kemal Aytaç da, baronun tutum ve davranışının 'çağ dışı ve statükocu' olduğunu belirtti. Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Fikret Duran, yasal mevzuatta başörtüsüne yasak koyan herhangi bir kanunî düzenlemenin olmadığına dikkat çekerken, zorlaştırıcı ve ideolojik dayatmaların kabul edilemeyeceğini vurguladı. Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay, baronun aslî görevini unuttuğuna işaret etti. "Baro kendi benimsediği ideolojiye göre çalışacağına, avukatlarının sorunları ile ilgilenmeli." uyarısında bulundu. İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Mehmet Durakoğlu ise yazıyı şu sözlerle savundu: "Ders verdiğimiz yerde türban takılmasını istemiyoruz. Kararlılık içindeyiz, sürdüreceğiz.''

İstanbul Barosu, bu kez staj eğitim merkezlerine astığı ideolojik ve yasakçı yazıyla gündemde. Daha önce Ergenekon ve Balyoz davası sanıkları için yaptığı yürüyüşlerle gündeme gelen ve Genç Siviller isimli sivil toplum örgütü tarafından 'Darbeci Baro' olarak adlandırılan baronun son uygulaması kamuoyunda büyük tepkiye neden oldu. Baronun hedefinde bu kez mesleğe yeni atılan başörtülü stajyer avukatlar vardı. Staj eğitim merkezlerine asılan skandal yazıyı Zaman dün gündeme getirdi. Yazıda başörtülü öğrencilerin toplantı ve derslere giremeyeceği aktarılıyor. Söz konusu yazı hukukçuların tepkisini çekti. İşte görüşler:

Yücel Sayman (Eski İstanbul Barosu Başkanı): "Baronun almış olduğu kararlar demokratik değil. Kararlar ideolojiktir. Baronun kendine göre bir ideolojisi var ve ben bu ideolojiyi demokratik ve özgürlükçü bulmuyorum. Hiçbir şekilde hukuki bir temele dayanmayan bir uygulamadır. Yasal bir karşılığı yoktur."

Taylan Tanay (Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şube Başkanı): "Baro asli görevini unutup kendini Cumhuriyet'in bekçisi olarak görüyor. Kamusal alan kavramının ideolojilere göre bu kadar genişletilmesi ilk kez gerçekleşen bir durumdur. Uygulamanın kanuni bir gerekçesi dahi yoktur. Baro kendi benimsediği ideolojiye göre tavır takınıp çalışacağına, kendi avukatlarının sorunları ile ilgilenmeli ve onların haklarını korumalıdır. Maalesef yapmadığı tek şey de budur."

Kemal Aytaç (Çağdaş Avukatlar Grubu'ndan): "Bu çağda bu anlayış, hele hukuki bir topluluğu temsil eden bir baronun bu tutumu takınması kesinlikle kabul edilemez. Baro zaten birçok konuya sessiz kalarak ve bu hukuk dışı uygulamalarıyla ne kadar statükocu bir anlayışa sahip olduğunu gösteriyor."

Fikret Duran (Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı): "Anayasa'nın 13. maddesi temel hak ve özgürlüklerin yalnızca kanunla sınırlanabileceğini düzenlemiştir. Yasal mevzuatta başörtüsüne yasak koyan herhangi bir kanuni düzenleme yoktur. Baro yönetiminin zorlaştırıcı ve kısıtlayıcı ideolojik ve dayatmacı şartlar ileri sürmesi kabul edilemez. Baro evrensel hukukun ve kişi hak ve özgürlüklerini savunmanın öncüsü olması gerekirken, kendi üyelerine karşı yasakçı uygulamalarıyla gündeme gelmesi meslek örgütümüzün ve mesleğimizin itibarını da zedelemektedir."

BARO KARARLI, YASAK devam edecek

İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı avukat Mehmet Durakoğlu, skandal yazıyla ilgili açıklama yaptı. Haberlere konu olan yazının staj eğitim merkezindeki dersliklerin kapısına asıldığını doğruladı. Durakoğlu, ''Bizim türbana ilişkin bakış açımızı belirleyen tek unsur, cübbeyle türbanın bir arada olmayacağıdır. Yaklaşımımız bu. Ders verdiğimiz yerde de türban takılmasını istemiyoruz. Toplantı değil o, o bir ders. Böyle olduğu için de kararlılık içerisindeyiz, bunu sürdüreceğiz.'' ifadelerini kullandı. Durakoğlu, yapılan uygulama kapsamında başörtülü öğrencilerin Staj Eğitim Merkezi'nde başörtüleriyle derse alınmadığını da sözlerine ekledi.

(Kaynak: Zaman)