Oyun'un notu: LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Ahmet Ertuğrul Timur'un (nâm-ı diğer 3. Abdülhamid) tiyatrom.com sitesinden alıp, olduğu gibi aşağıya aktardığımız yazıdaki bazı yerleri "maymungötürengi" ile biz belirgin hâle getirdik!
***
Canaydın, G.S. ve...
Mustafa Demirkanlı
Tiyatro Tiyatro Dergisi Editörü
Birgün Gazetesi Yazarı
mdemirkanli@tiyatrodergisi.com.tr
Tabii ki sayfamı şaşırmadım, ama şunu itiraf etmeliyim ki, Adnan Bostancıoğlu’nun torpilli olarak zaman zaman sporda ve de sadece Beşiktaş’ı yazmasına içerlediğimi söylemeden geçemeyeceğim. İşte ben de spor (tabii ki futbol) yazıyorum. Ama, Allah’ın sopası yok ki vursun! Galatasaray’ın başkanını yazacağım hem de içim acıya acıya!
Hazret buyurmuş; “Biz tiyatrocular gibi sahte gülücükler saçmayız”, Hürriyet de üst spota çıkarmış, doğru da yapmış. Baktığım zaman kendinden emin, dünyayla, dünyanın renkleriyle ilgili biri gibi geliyordu bana, değilmiş, yanılmışım. Sadece futbol ve de ticaret. Yani boş bir küme. Başkanım (Tabii ki “Başkanım” diyeceğim, hâlâ başkan olduğunuza göre.) tiyatrocular sizin buyurduğunuz gibi sahte gülücükler nakşederler, anlayanların beynine, anlamayanların suratlarına. Tiyatrocular sadece “sahte gülücükler”i değil, acıları da, pislikleri de, dolandırıcıları da, zalimleri de, mazlumları da, başkanları da, başkan olamayanları da yansıtırlar, yani hayatın renklerini yansıtırlar sahneye, sizi, sizleri yansıtırlar. İşleri de budur zaten. Tabii görenlere, algılayanlara. Siz, en son ne zaman tiyatroya gittiniz? Ne izlediniz en son? Hatırlamıyorsunuz, değil mi? Tiyatroyu bilmiyorsunuz bile, değil mi? Siz sadece üç F’yi temsil ediyorsunuz ve haberiniz bile yok, değil mi? Oysa, bizim bazı şeylerden haberimizi var, izninizle. Örneğin siz bilmezsiniz, bilmenize de gerek yok, Ahmet Levendoğlu diye bir yönetmen vardır bu ülkede, sizin kadar “mehşur” değildir, tanınmaz sizin kadar, tanınmaması onu pek de rahatsız etmez sizi ettiği kadar, ama o bir adım atarken, bir satır yazarken, bir sahneyi kurgularken yaşamından çok zamanını alır ve atar, size, sizin gibilere, yani tiyatronun ne olduğundan bi haber olan, ama sıkıştığı anda "orospu" der gibi “tiyatrocu” diyenlere. Siz bilmezsiniz, bu ülkede 14 yıldır Tiyatro... Tiyatro... adında bir dergi yayımlanmaktadır, o derginin son sayısında Ahmet Levendoğlu, Haluk Kurtoğlu (O da kim dediğinizi duyar gibi oldum. Geçenlerde yitirdiğimiz, sizin tanımadığınız bir tiyatrocu, değerini de size anlatacak değilim.) ile ilgili bir yazı yazdı. Şöyle demiş yazısında: “...’Ben oynamak istiyorum, oynamayı seviyorum.’ yanıtını veriyordu, Bu sözler de yalın gerçeği dosdoğru anlatıyordu.” Şimdi siz, “Ben oynamayı seviyorum.” cümlesini, sizin oynadığınız gibi bir şey olduğunu sanırsınız. Örneğin; “Fatih Terim’in arkasındayız.” deyip, arkanızı dönerken uydurduğunuz kılıf gibi bir oynamak sanırsınız, değil mi? Değil başkanım, Haluk Kurtoğlu’nun söylediği, sizi sahnede oynamayı sevmek. Sizi size, yani hayatı sahnede size göstermeyi sevmek, görene, görüp de anlayana.
Yazarın Birgün Gazetesi köşesinde yayınlanmış yazılarından alınmıştır
YAZARIN BİR ÖNCEKİ YAZILARI
İzmit ve AKP
İBBŞT ve Dilekçe Hakkı…
MUSTAFA DEMİRKANLI Siyasiler, Tiyatrocular ve Ragıp Savaş
(Kaynak: tiyatrom)
***
Ayrıca bakınız: