Türkiye Cumhuriyeti, taklit bir cumhuriyet olarak kurulduğu için, bizdeki aydınlar, bizdeki entelektüeller, bizdeki münevverler de taklit aydın, taklit entelektüel, taklit münevver olmayı bir türlü aşamıyorlar. Hattâ bu durumu aşma yönünde herhangi bir gayret bile gösteremiyorlar. Haydi biraz daha halk ağzıyla söyleyelim; bizdeki aydınlar, bizdeki entelektüeller, bizdeki münevverler, "çakma" bir hamurdan vücuda getirilmiş ve toplumsal çürümenin azdırıcısı olarak kendilerine verilen görevi layıkıyla yerine getirmek için, halk yararına değil, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için debeleniyorlar.
Öyle ki...
Rus edebiyatına damgasını vurmuş yazarlardan İvan Aleksandroviç Gonçarov Türkiye'de yaşamış olsaydı, Oblomov romanını yazmaya belki hiç gerek bile duymayabilirdi.
Çünkü...
Bizdeki aydınların, bizdeki entelektüellerin, bizdeki münevverlerin, hemen hemen bütünü, hepsi, tamamı, tümü birer Oblomov olarak hayatlarını mışıl mışıl yaşayıp gidiyorlar. Yaşıyor ve sadece kendilerine biçilen rolü layıkıyla yerine getiriyorlar.
Rahmetli babamın sık sık kullandığı sözlerden biri de şuydu:
"İngiliz kaşığıyla Fransız boku yemek!"
Halkın içerisinde doğup, halkın içerisinde yaşama biçimini hiçbir zaman için bozma eğilimi göstermemiş olan değerli babacığım, kıçı kırık aydınları gördüğünde, o anda ağzına gelen her türlü sözü söylemekten geri durmayan bir ruh durumuna sahipti.
Ben de, halkın içerisinde doğup, halkın kültürünü özümleyerek tiyatro sanatına müdahale etme gereksinimi duyduğum için, snop aydınların "Batıcıl ninnileri" kulağıma çalındığında çileden çıkıp, babamın dilinden düşmeyen sözü yinelemeden duramıyorum:
"İngiliz kaşığıyla Fransız boku yemek!"
Kendi ülkesindeki toplumsal oluşumun zerre kadar bile ayrımında olmayan Batıcıl aydınların çiziktirme kurnazlıklarını nerede görürsem göreyim, müdahale etmeden gözüme uyku girmiyor.
LİNÇÇİ yazar Güllü Fırat, LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Mimesis sitesinde yine boyundan büyük işlere soyunup, adını ağzına bile almaması gereken Bertolt Brecht'in kuramlarına sığınmak istiyor. Tabii ki, kendisi kuramın "k"sinden anlayabilecek bir çapa sahip olmadığından, her zaman olduğu gibi, yine çarşafa dolanıyor.
LİNÇÇİ yazar Güllü Fırat tarafından kaleme alınmış snop sayıklamaların abukluğunu algılamak isteyenler, eğer büyük bir sabır cevherine sahipseler, tabii ki bu sayıklamaların hiçbir estetik bilinç içermediğini derhal anlayacaklardır.
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Gestus: Özgürleşen Seyirci
Fırat Güllü
5 Kasım 2011
Brecht’in gestus kuramının modern gösteri sanatları tarihinde yarattığı dönüşümün izini sürmek üzere tasarladığımız ve üç başlıktan oluşmasını öngördüğümüz yazı dizisinin nihayet son aşamasına ulaştık –en azından şimdilik! İlk yazıda gestus estetiğinin oyuncunun ifade olanaklarının geliştirilmesi açısından gösteri sanatlarına ne tür açılımlar kattığını ele almıştık. İkinci yazıda ise Brecht örneğinden yola çıkarak “yazar-yönetmen” olarak adlandırdığımız -her zaman tek kişi tarafından temsil edilmesi gerekmeyen- bir unsurun bir oyunu –masa başında ya da sahnede- yazarken ya da yeniden-yazarken gestus kuramından nasıl yararlanabileceği üzerinde durmuştuk. Şimdi de tiyatronun bir diğer vazgeçilmez unsuru olan seyirci üzerinde durmayı deneyeceğiz.
(...)
Sonuçta tüm bu boyutlarıyla ele alındığında Brecht’in gestus kuramı tiyatro sanatının en temel unsurlarını özgürleştirmeye dönük kapsamlı bir projenin temel dayanak noktasını oluşturuyor gibi görünmektedir. Ancak Türkiye’de olay –gördüğümüz kadarıyla- hiç bu boyutuyla tartışılmamış ve kavram 20. yüzyılın ilk yarısında ortaya atıldığı koşullar içerisine hapsedilerek dondurulmuş, yeni sanatsal girişimlere ilham kaynağı oluşturacak yönleri göz ardı edilmiştir. Umarız 21. yüzyılın sanatını oluştururken kaçan bu fırsat telafi edilir ve yeni bir politik tiyatro yaratma serüvenine girişmeye aday sanatçılar geçmiş deneyimlere hak ettikleri değeri vermekten kaçınmazlar.
(Kaynak: Mimesis)
***
Ayrıca bakınız:
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, LİNÇÇİ Fırat Güllü'yü eleştirdi!
Dangalak ve LİNÇÇİ yazar Güllü Fırat, yine iyice çarşafa dolandı!