22 Ekim 2011 Cumartesi

Ahmet Ertuğrul Timur LİNÇ KAMPANYASI için en çok yazı yazan yazar!



Türkiye, garip sözcüğüyle bile karşılanamayacak denli garabet, şaşılası bir ülke. Bu ülkede, "sapla saman karışmış" demek bile çok gerçekçi bir benzetme olur. Doğruyla yanlış, güzelle çirkin, iyiyle kötü, yalanla gerçek, öyle birbirlerinin içinde kaybolmuş hâle gelmişler ki, âdeta sözün bittiği yerdeyiz.

Türkiye, yaşamı değil ölümü, konuşmayı değil savaşmayı bir dünya görüşü hâline getirdiği için, bu ülkenin tiyatro esnafı da, kötücül emellerle beslenmeye devam ediyor hâlâ.

Türkiye, hızla, hem de şimşek hızıyla uçuruma yuvarlanırken, tiyatro sanatının da bundan nasiplenmemesi, zâten olası değildir. Türkiye tiyatro tarihine kanserojen bir ur gibi yapışan LİNÇ KAMPANYASI düzenleyerek, Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını imhâ etmek için bir araya gelen 1100 kişilik kişiliksiz kişinin "kahraman" olduğu bir LİNÇ KAMPANYASI TARİHİ yazmaya başladık. Bu tarihe en çok belgeyi bırakan kişi LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) olduğundan, tabii ki, bu zât-ı muhteremin yazılarına gereken önemi verip, gerekli özeni gösteriyoruz. Bir "kiralık yazar" ruhuyla kaleme alınmış aşağıdaki yazıyı, ağır ağır ve ibret alarak okuyunuz!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz

***

Ahmet Etruğrul Timur'un önce yayınlayıp sonradan sildiği yazılarından birini yayınlıyoruz:

"Hiç Çıldırma Bre Büktel"


Ahmet Ertuğrul Timur
(nam-ı diğer 3. Abdülhamid)


Coşkun Büktel, çıldırmış durumda. Ruhunun kirliliğini yansıtan kirli gri sitesinde sarı beyaz kırmızı Çingene çadırı gibi kocaman upuzun cümlelerle haykırıyor, kükrüyor, tehditler savuruyor ne yapacağını şaşırmış gibi dolaşıyor.

Mustafa Demirkanlı'nın sitesinde daha önce kullanılan ve tam da yerini bulan gamalı haçlı kolajını sanki bir suç unsuruymuş, bir hakaretmiş gibi veriyor.

Yahu Büktel, dur bir sakin ol.

Ne var şimdi bunda neden yadırgıyorsun? Neden bu küplere binmelerin? Ne ektinse onu biçiyorsun, mahsulün hayırlı olsun!

Sen kimsenin ehemmiyet vermediği bir iftira ile bir hocayı senelerce suçlamadın mı?

Sana hak vermediğini söyleyenlere faşizanca baskı kurmaya çalışmadın mı?

Hem "delil var" deyip, hem yasal yollara başvurmak yerine, "çamur at izi kalsın" yöntemini denemedin mi?

10 yıllık çabana rağmen, insanların, senin deli saçması iddianı çok da mantıklı bulmaması ile çıldırıp, etrafa baskı yapmadın mı?

Senelerce, sözde delil diye giyotin gibi kullandığın video kaydını kendi adınla yayınlamaya çekinip, sonra Burak Caney adıyla yayınlatmadın mı?

Ya da her kim ise, bu Burak Caney, o bulup yayınladıktan sonra ancak yayınlamadın mı? Ve, pek bir sarıldığın delilin olan videonu da yayınlamana karşın, hâlâ sana hak verenlerin sayısı bir elin beş parmağını bile bulabildi mi?

Sen değil misin, bir hocaya attığın iftira ile ve koparmaya çalıştığın fırtına ile baskıcı, despot faşist kimlik sergileyen?

Sen değil misin, belden aşağı iftiralarla bana türlü iftiralar atıp bunu da pişkinlik örneği göstererek mutlu mesut kamera karşısında anlatan?

Sen değil misin, Hilmi Bulunmaz'ı kışkırtıp, tetikçi gibi insanların üstüne salan?

Sen değil misin, yalan haberlerin üstüne atlayıp, yalan olduğu belgelense de pişkince görmezden gelen?

Cevap hakkını hiçe sayıp "Hilmi'ye yayınlama" dedim diye verdiğin talimatla faşizan despot anti-demokrat kimliğinle övünen?

Sen değil misin, insanların cevap hakkını engelleyip, çöp kutularına attık diye alçakça, faşistçe, despotça davranan?

Sen değil misin, küfürlerle, sövgülerle O...Ç.... ları hakaretleriyle gri ruh sıkıcı sitenin manşetlerini dolduran?

Sen değil misin, sırf sana hak vermiyorlar diye tiyatro örgütlerine kara çalan, lakap takan?

Sen değil misin, emitasyon (çünkü antik yunan çağında yaşamadın günümüzde Antik Yunan yazmak olsa olsa emitasyon olur) Theope'nle kendi kutsal kitabını yaratan ve bu kutsal kitabına tapınmayanları topa tutmaya kalkan?

Sen değil misin, üç kuruşluk bilginle hiç anlamadığın anlayamadığın sosyalizme, 60 gençliğine, 70 gençliğine hakaretvari burun kıvıran?

Sen değil misin, bütün bu ruh halinle faşizmi ruhunun derinliklerinden kusan?

Neden şimdi bu gocunma?

Neden despot, baskıcı, ben merkeziyetçi, faşist, sansürcü, dezenformasyoncu, iftiracı ve küfürbaz kimliklerinden söz edilince rahatsız olman? Yarattığın, yaratmaya çalıştığın bu değil miydi? İçindeki canavarı sen besleyip büyütmedin mi? Bu canavar sana sevgili, jeep, şöhret olarak değil de finalde kötü bir dizide senaristlik ve binlerce insanın nefreti ve sadece 3-5 dosttan ibaret bir yaşam getirdiyse bize ne?

Bütün bunlar sensin! Yüzleşmek istesen de istemesen de sen! Var git şimdi ister aynaya bak, istersen gri sitende biraz daha nefret kus daha da çirkinleş!

Kimseyi de tehdidinle korkutamıyorsun bilmiş ol!

Coşkun Büktel, küfür, sövgü, tehditle insanları yıldıramayınca şimdi de mahkemeye vereceğim imasıyla insanları katılmaktan alıkoymaya çalışıyor. Bir despota da ancak böyle yeni bir tehdit yakışırdı. Ver bakalım mahkemeye Coşkun Efendi, bakalım hakimler somut, açık, aleni küfür ve iftiralara, somut o...ç...’na mı değer verecek yoksa 11 yıl öncesinin sözlüğünden atılmış mecazi anlamlı zorlama küfürleştirme çabana mı?