31 Ekim 2011 Pazartesi

İşte size ciddi bir tiyatro oyunu taslağı: "KIZIMLA OĞLUM DAĞDA KARŞILAŞIRSA NE OLACAK? Emine mi Ramazan'ı öldürecek, Ramazan mı Emine'yi öldürecek?"

Ben, uzun yıllardır "tiyatro oyunu yazma çalışmaları" yaptıran bir insan olarak, hep şu soruyla karşı karşıya geliyorum:

"Kalıcı, tarihsel ve toplumsal değeri olan bir tiyatro oyunu yazmak istiyoruz; ama konu bulmakta çok zorlanıyoruz!"

Benim bu soruya, her zaman için verdiğim bir tek yanıt var:

"Kalıcı bir oyun yazmak istiyorsanız, öncelikle, insanlık dramının yaşandığı haberleri derinlemesine okuyunuz!"

Herhangi bir insan, içinde bulunduğu toplumsal durumdan hoşnut değilse, "bir tiyatro oyunu yazmak" için eline kalem almalı. Yoksa, iktidara yaranmak, para kazanmak, ünlü olmak yada bir başka nedenle kaleme sarılıp sentetik metinler üretmeye yeltenmemeli. Bu tıynetteki insanlar, bırakınız kurmaca bir oyun yazmayı, "fasulyenin faydaları" hakkında kullanmalık bir metin bile yazamazlar.

Herhangi bir insan, içinde bulunduğu toplumsal durumun oluşturduğu insanlık hâllerinden rahatsız olduğu oranda ciddi tiyatro oyunları yazabilir. Bir oyun yazarı olmak isteyenlere, haber metni olarak yazılmış ciddi bir oyun taslağını, habervaktim.com sitesinden alıp olduğu gibi aktarıyorum.

Haberi hemen okuyup, derhal oyun yazmaya başlayabilirsiniz!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


'Kızımla oğlum karşılaşırsa ne olacak'


Mevlüde G.'nin 16 yaşındaki kızı Emine terör örgütü PKK'ya katılıp dağa çıkmış. 20 yaşındaki oğlu Ramazan ise geçen yıl asker olmuş. Diğer çocukları 'İkisi dağda karşılaşırsa ne olur?' diye sorunca yüreği ağzına geliyor.

Amerikan gazetesi New York Times, kızı PKK'ya katılan, oğlu ise askerlik görevini yapan Şırnaklı Mevlüde G.'nin hikayesini kaleme aldı. Gazetenin İstanbul muhabiri Şebnem Arsu'nun haberi Türkiye'de son dönemde artan çatışmaları Şırnaklı annenin gözünden şöyle anlattı:

“Mevlüde G.'nin en büyük iki çocuğunun fotoğrafı odadaki televizyonun üzerinde asılı duruyor. Televizyonda da PKK'ya ait bir kanal açık ve aileye yıllardır ülkesinin yakasını bırakmayan çatışmanın haberlerini getiriyor. Mevlüde'nin kızı Emine iki yıl önce 14 yaşındayken PKK'ya katılmak için evden kaçmış. 20 yaşındaki oğlu Ramazan ise geçen sene Türk ordusuna katılmış. 6 çocuğu olan 35 yaşındaki kadın ‘Diğer çocuklarım nerede duracaklarını anlamıyorlar. Onların bazen, ‘Eğer Ramazan ile Emine karşılaşırsa ne olur? Emine mi Ramazan'ı öldürecek, Ramazan mı Emine'yi öldürecek' diye sorduklarını duyuyorum' diyor.

ÇATIŞMALAR VE KORKULAR

Onları bu tür düşüncelerini dile getirdiklerinde cezalandırsa da kendisi de onlar için meraklanıyor. Arayan ya da mektup yazan oğlundan arada haber alıyor. Fakat kızından, kaçtığı günden beri hiç haber alamamış. Kızı kuzeni ve en yakın arkadaşı, yaşıtı Heybet G. ile beraber kaçmış. Heybet'in de ağabeyi Salih Türk Silahlı Kuvvetleri'nde görevli... Çocuklarına duyduğu endişe de çatışmalarla beraber artıyor ya da azalıyor.

BİR BAŞKA YARALI ANNE

Haziran ayında çatışmalar arttığından beri kızının tehlikede ve yalnız olduğunu düşünüyor. Eylül sonunda, Danimarka merkezli PKK'ya ait televizyon kanalında, Türk askerlerinin Irak sınırı yakınında düzenlediği operasyonda kızının beraber kaçtığı Heybet'in öldürüldüğünü öğrenen kadın o günü, ‘Kendi kızımı kaybetmiş gibi hissettim' diye anlatıyor.

Şırnak'ta yaşayanlar ordu ile PKK arasındaki çatışmalar arttıkça, dağa çıkan gençlerin sayısının da arttığını söylüyorlar. Heybet'in annesi 45 yaşındaki Taubet, ‘Herkesin çocuğu dağlarda, sadece bizimkiler değil. Çocuğu dağlarda olan binlerce anne var. Biz buna alıştık, oğullarımızın orduda olmasına alıştığımız gibi' diye konuşuyor.

Emine'nin annesi yaşadıklarını, ‘Ben iki taraf için de barış istiyorum. Ordudakiler bizim çocuklarımız fakat dağdakiler de bizim çocuklarımız. Benim kızım PKK ile beraber ama ben aynı zamanda bir asker anasıyım' diye özetliyor.

‘İKİ TARAF İÇİN DE BARIŞ'

Bu durum, ülkenin Kürt köşesindeki diğer birçok aileyi PKK ile barış istediğini söyleyen fakat ülkesinin bölünmesinden korkan hükümet arasında bırakmış. Kürt hakları için verilen mücadele duygusal açıdan oldukça karmaşık. Güneydoğudaki Kürtler ya PKK destekçisi ya da grubun sempatizanı fakat aynı zamanda savaştan bıkmışlar ve artık barışçıl bir çözüm istiyorlar.

Aileler de kendilerini aynı oranda bölünmüş hissediyorlar. Özellikle de zorunlu askerlik onları daha da zorluyor. PKK konusunda ateşli olan genç Kürtler kaçarak onlara katılıyorlar. PKK'nın metotlarını onaylamayanlar ya da hayatlarının geri kalanını kaçak bir şekilde geçirmek istemeyenler de orduya katılmak ve kimi zaman tanıdıkları, sevdikleri insana silahlarını doğrultmak zorunda kalıyorlar.”

(Kaynak: habervaktim.com)