7 Ekim 2011 Cuma

Büktel'le Bulunmaz'ın ifade olanaklarını imhâ etmek isteyen Oyun Atölyesi'nin patronu Bilginer'in "Televizyonda yaptığı oyunculuk değil soytarılıktır"

TV’de yaptığı oyunculuk mu?


Haluk Bilginer’in ‘elimde olsa Devlet Tiyatroları’nı bugün lağvederim’ yönündeki açıklamasına yönetmen Başar Sabuncu’dan sert tepki geldi: ‘TV’de yaptığı oyunculuk değil soytarılık. Bunları yapan bir adamın bunu söylemeye hakkı yok!’

Haluk Bilginer’in açıklamasına Sabuncu sert tepki gösterdi.

GÜLDEN ÖKTEM

Devlet Tiyatroları’nın kapatılması, revize edilmesi gibi öneriler uzun yıllardan bu yana tartışılıyor. Milliyet Sanat dergisinde Asu Maro’nun sorularını yanıtlayan Haluk Bilginer, DT için “Çok uzun zamandır ölmüş zaten. Hayatı gereksiz uzatılmış, makinede şu an. Makinenin düğmesini kapatacağız, bitecek. Diyelim biri bana yetki verdi, ben bugün lağvederim DT’yi. Ama yarın bu saatte ulusal tiyatro kurulmuş olur” dedi. Türkiye’de ‘iyi yönetmen’ olmadığını söyleyen Bilginer’in her iki görüşüne de ilk tepki, Bilginer’in 1998 yılında Tiyatro Stüdyosu’nda oynadığı “Balkon” oyununu da yöneten Başar Sabuncu’dan geldi...

HALUK BEY KARAR VERİR!

- Başar Sabuncu: Cehalet erbabı ile tutucu siyasetçilerin sık sık ağızlarına pelesenk ettikleri temelli bir kültür sorunu ile bir kez daha yüz yüzeyiz: Devlet Tiyatroları’nın geleceği! Bu kez tiyatromuzun değerli oyuncularından Bilginer’in utanmadan “Ben bunu kapatırım” demesi söz konusu. Şehir Tiyatrosu da Devlet Tiyatrosu da olmasaydı Bilginer’in tiyatrosuna kim gidecekti? Burada kuşaklardır seyirci yetişti. Bu büyük bir horgörüdür. Devlet Tiyatroları’nda çalışan çocukların 5 kuruşunu kıskananlar, kendileri, bunu da açık seçik söylüyorum, televizyonda soytarılık yapıyorlar. Televizyonda yaptığı oyunculuk değil soytarılıktır. Bunları yapan bir adamın bu sözleri söyleme hakkı yok. Orada adam gibi tiyatro yapmaya çalışanlara bir şey söyleme hakkı yok. Kusurlar yok mu DT’de, değişmemeli mi?

Elbette değişmeli. Merkezi yönetim değiştirilmeli bir kere. Belli bir yaratma özgürlüğü olmalı çalışanların. Ama bu kurumu ortadan kaldırmak günahtır, rezilliktir. Bilginer’in istedikleri olursa bu tiyatrolarda, 6 aylık sözleşmelerle çalışacakmış insanlar... Bu insanlar önce üniversite okuyacak, sonra sınava girecek bir de altı aylık sözleşmeler imzalayacak sonraki altı ayda da Bilginer’in televizyondaki soytarılıklarına eşlik edecekler. Başka ne yapabilirler? Kim karar verecek o altı aya? Herhalde Haluk Bey karar verir.”

BU KURUMLAR TİYATRONUN OMURGASI

- Murat Daltaban: Ödenekli kurumların içinde olmamış, içinde yaşamamış biri problemin detaylarından maalesef haberli olamayacağı için çözümleri ve önerileri de sağlıklı olmayacaktır. Bu büyük kurumlarla ilgili bir karara varabilmek için doğru bir komisyon oluşturulup muhasebesi yapılabilir. Kurumları kapatmak daha doğru bir alternatifi kendiliğinden getirmez. Şu anda Türk Tiyatrosu’nun omurgasını bu ödenekli tiyatrolar oluşturmaktadır. Kapatıldıkları taktirde yerine ne konacaktır? Bu kurumların kapatılması en azından önümüzdeki 20 yıl için büyük bir hata olur.

BİLGİNER SON DERECE MANTIKLI

- Derya Alabora: Haluk Bilginer’in söylediği son derece mantıklı. Eğer işini iyi yapıyorsan her sene o sözleşme yenilenir ve bir sorun olmaz. Burada karşı çıkılan şey, oturan insanlardan kaynaklanıyor anladığım kadarıyla. Rekabet ortamı oluşturmak lazım, birbirinle yarıştığın zaman ortaya güzel bir şey çıkıyor. DT’ye baktığın zaman böyle bir kaygı yok. Ne gişe kaygısı var, ne de ben oynayayım kaygısı... Oyuncu, ben oynasam da olur oynamasam da diye düşünüyor. Çünkü zaten paramı alıyorum diyor. Biraz da tembelleştiriyor bu insanları.

(Kaynak: Milliyet)