Biz, "tiyatro, sadece tiyatrodur" sözüne itibar etmeyen bir yayın organı olduğumuz için, tiyatro sanatını etkileyen yaşamsal tüm sorunlara "duyargalarımızı" açık tutuyoruz.
Biz, alkolizme giden yolun biradan geçtiğini bilen insanlar olarak, nasıl ki, tiyatro sanatını yaralayan "EFES Pilsen'in kültür ve sanata katkıları artarak sürecek" sloganı eşliğinde Efes Pilsen tezgâhtarlığı yapan kapitalist tiyatrolara karşıysak, habervaktim.com sitesinde sürekli olarak eleştirel bir dille gündeme gelen Oktoberfest'e de sonuna dek karşıyız.
Biz, sosyalist üretim ilişkilerini kirleten ögelerden birinin de alkol olduğunu, özellikle Sovyetler Birliği dönemindeki alkol tüketiminden biliyoruz. Malumunuz, emperyalist kapitalizm, dünya halklarını sömürürken, özellikle uyuşturu kullanımının artışı için büyük bir çaba harcar.
Biz, hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun, alkolizm bataklığını kurutma gayretindeki her insana kulak kabartmayı bir görev olarak kabul ediyoruz. Bu anlamda, habervaktim.com sitesindeki "sağcı yazar" Arzu Erdoğral'ın aşağıdaki yazısını çok önemsiyoruz. Lütfen, okuyunuz...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Bira Festivali’nden kültür fışkırdı!
Arzu Erdoğral
11 Ekim 2011
Almanya'da, her 10 gençten birinin alkol bağımlısı olduğunu biliyor musunuz?
Yada artık birçok Alman gencinin alkol sonrası uyuşturucu batağına saplanması ile yaşanan büyük endişeyi!
Gençler arasındaki alkol tüketimini azaltmak üzere başlatılan kampanya ve önlemlerden haberiniz var mı peki?
“Alkolsüz Spor Keyfi” projesi ve “toplu taşıma araçlarında alkol yasağı” bunlardan sadece bir ikisi...
Birçok Alman ise kültürlerinin sadece biraya indirgenmesinden oldukça rahatsız!
Onlar alkol kullanımı ile ilgili mücadele verirken bizde ise ‘bira severler yaşadı’ başlıkları ile hafta sonu Oktoberfest (Bira Festivali) gerçekleştirildi.
Açıkçası Antalya’da organize edilen festivale yönelik olan tepkinin (başta Yeşilay olmak üzere birkaç gazete ve sitenin haricinde) 10’da 1’i kadar olmaması neticesinde hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim. Her ne kadar durum böyle olsa da elimizden geleni yapmak hepimizin görevi.
Malum süreci hatırlayacak olursak; (bir önceki yazımızda) Gençleri alkole teşvik eden bir etkinliğe, başta Kültür ve Turizm Bakanlığı ve mütedeyyin kesimce ürünleri tercih edilen bazı firmaların sponsor olmasını eleştirmiş ve bu festivale sosyokültürel paylaşım ortamı oluşturmayı amaçladığı için katıldığını iddia edenlere bazı sorular yöneltmiştik.
Sorulara cevaben Coşkun Et’ten (Sucukları) bir mail aldım. Mailde özetle; “Sitelerinden bira festivali ile ilgili haberi kaldırmadıkları, haberin “blog” başlıklı kısmında durduğu, festivalin amaç ve tarihini anlatan ifadelerin (Coşkun Et Sponsorluğunda değişik bira çeşitlerini tadacaksınız vb cümleler) bizzat kendilerine ait olduğu,
Oktoberfest’i farklı kültürleri aynı çatı altında buluşturan bir festival olarak gördükleri, festival tanıtımında yer alan cami figürünün (İstanbul’un bir sembolü haline geldiği) ve bunu kültürel birlikteliğe engel bir figür olarak görmenin doğru bir anlayışı yansıtmadığı, her ne kadar kendi sitelerindeki haberde şirketlerinin sponsorluğunda bu organizasyonun düzenlendiğine yer verilmiş ise de, bu ifadenin şifahen yazıldığı, maddi destek yapılmadığı, destekledikleri herhangi bir içki satışının bulunmadığı, aldıkları tepkilerin onlara katılımlarının değil, katılımlarına dair kullandıkları “sponsorluk” ifadesinin yanlış olduğunu gösterdiği ve bu konuda gerekli düzenlemeleri yaptıkları, festivalin resmi sitesinde şirketlerinin isminin sponsor firma olarak artık bulunmadığı” cümleleri yer alıyordu.
Firmanın verdiği cevabın şahsımı zerre kadar tatmin etmediğini söyleyebilirim. Çünkü firma tepkiler üzerine ana sayfasından daha eski haberler manşette dururken bira festivali haberini kaldırmış ve gelen yorumları yayınlamamıştır. (Okuyucudan gelen bilgilere göre)
Festivalin sitesinden firmanın sponsorluk amblemi kaldırılsa da daha sonra yeniden konulmuştur. (Gerekli dokümanlar şahsımda mevcuttur.) Bira festivalinde (Müslümanlarca kutsal adledilen cami figürünün) varolmasını kültürel bir birliktelik kabul etmenin nasıl bir mantık içerdiği (tüm çabalarıma rağmen) anlaşılmamıştır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ise; bira festivaline olan destekleri nedeni ile Yeşilay tarafından bakanlığın önüne siyah çelenk bırakılıp, protesto edilmelerinden sonra nihayet suskunluğunu bozdu. Bakanlık 'bira festivali'ne sponsor olmadıklarını, sadece destek yazısı verdiklerini belirtti. (Verilen talimat ile festivalin sitesinden bakanlık isim ve logosu çıkarıldı.)
Daha öncede söylediğim gibi gençlerin devlet eli ile alkole yönlendirilmesi ve bira festivaline destek vermesi ile bizleri hayal kırıklığına uğratanların dışındaki kuruluşlara hiçbir şey söylemiyorum. (Ancak bu yaptıklarını doğru kabul ettiğim anlamı da taşımıyor.)
Aaa… Bu arada Karaköy Güllüoğlu’da sponsorlar arasında bir belirdi bir kayboldu. Yani o da bira içenlerin ağzını baklava ile bir güzel tatlandırdı.
Oktoberfest’in (Bira Festivali) gereği gibi anlaşılmadığını düşünerek (Almanya Başkonsolosluğu’nun) sitesinde yer alan tanımı kısaca size bir kez daha hatırlatalım.
“Wiesn„ olarak da adlandırılan bu şenlik, her yıl 6 milyon insan tarafından ziyaret edilir ve ortalama olarak 5 milyon litre bira içilir. Ayrıca 200.000‘in üzerinde domuz salamı ise en fazla yenen gıda maddesidir. Bira içip domuz salamı tüketenler için ise çeşitli şenliklere yer verilir.
Bu kapsamda düşündüğümüzde hafta sonu bira festivaline katılanların bazı söylemlerini de (kendi ifadeleri ile) aktaralım.
“Bira su gibi akmış, kafalar güzel olduktan sonra bu olumsuzlukların pek bir önemi kalmasa da başarısız bir organizasyonmuş! Katılmayanlar bir şey kaybetmemiş. Çünkü birçok bira çeşidi olmadığı gibi, bira almak için girilen uzun kuyruklar (sonrasında ise tuvalet kuyruğu) insanın sabrını zorlamış. Aynı anda yağan sağanak yağmur kuyrukta beklerken sucuk olmalarına sebep olmuş. Gençler ıslanmış, aç kalmış, açlıktan ağızlarını yağmura açmış zavallılar. (Coşkun imdada yetişememiş!) Bazıları da şimdi hasta yatıyormuş. Ses sistemleri de rezaletmiş. Gelen yabancılar bile küfür etmiş.
Bazıları için ise işin acı tarafı sarhoş olamamalarıymış.
En kötüsü ise bazı gençlerin evcil inekleri ve ev yapımı ayranları ile festivali basması korkusuymuş. (Sakarya'nın Adapazarı ilçesinde bir grup üniversite öğrencisinin, festivali şerbet içerek ve dağıtarak protesto etmesi galiba onlarda böyle bir travma yaptı.)
Gördüğünüz gibi festivale katılan gençlerin kültürleri bir gelişmiş, bir gelişmiş ki hatta espri anlayışları da tavan yapmış.
Bira festivalinin saygıdeğer sponsorları, festival bittikten sonra çekildiniz ama gençlerin nasıl bir sosyokültürel alanı paylaştıklarını görünce size “bu maç bitti önünüzdeki maçlara bakın” derim.
Mesela; Bakanlık seneye kendi reklam bulsun ki bu yıl ülkemize kazandıramadığımız turistleri yine kaçırmalıyım. Coşkun Sucukları ve Güllüoğlu gibi firmalarda aç kalan gençlerden ders alıp daha çok ürünü festival alanında satışa sunsun.
Bira festivaline yönelik tepkilere göre karabatak gibi bir kaybolup bir beliren saygıdeğer destekçiler, unutmayın ki gelecek nesil bizlere emanet!
Sizler için bir slogan buldum, çok emek verdiğiniz için size hediyem olsun.
“Kültür Elçileri Görevde Hep Birlikte Bira Festivaline”…
Klip: Oktoberfest afişinin bulunduğu yerde sponsorlar ve gençler (Alman ve Türk yöresel kıyafetleri üstlerinde) halay çekerek, hep bir ağızdan yukarıdaki sloganı atar, zılgıt çekerler)
Hayde bre Oktoberfest….!
twitter.com/ArzuErdogral
(Kaynak: habervaktim.com)