21 Ağustos 2011 Pazar

"Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle..." diyerek oyuncuların çoğuna hakaret eden Haluk Bilginer'i de daha önce kapak yapmış 46, iyice düzeysizleşti!

LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından ve Amerikan Emperyalizmi'nin "bilimsel izdüşümü" Boğaziçi Üniversitesi Gölgesinde Yetişenler'in kılavuzluğunda yayın yapan LİNÇÇİ Mimesis sitesinden alıp, olduğu gibi aşağıya aktardığımız düzeysiz haberde, sosyalist militan Deniz Gezmiş, sıradan bir tiyatro mekânını koruyan basit bir "bodyguard" olarak gösterilmiştir!

LİNÇÇİ Mimesis sitesi ve bu sitenin okurlarına duyurduğu 46 Dergisi, doğaları gereği, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için yayın yaptıklarından, Deniz Gezmiş gibi bir sosyalist militanı, sıradan bir tiyatro mekânını koruyan basit bir "bodyguard" olarak gösterebiliyorlar!!

Ancak...

Biz, tiyatro kamuoyunun aydınlanması için yayın yaptığımızdan, okurlarımızı, bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz!!!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Bizi Deniz Gezmiş Korudu!


Oyuncu Mustafa Alabora, Deniz Gezmiş’le tanışıklığını ve solcu kimliğini 46 dergisine anlattı.

Usta oyuncu Mustafa Alabora, 43 yıllık sanat hayatında birçok şey yaşadı. Tam bir tiyatro aşığı olan ve kimi zaman zor günler geçiren ünlü oyuncu; yaşadıklarını 46 dergisinden

Deniz Uslu’ya anlattı:

1961 Anayasası’nı demokratik bir anayasa zannettik. Sarter’ları, Camus’leri okumaya başladık. Bazı şeylerin farkına vardık.

SENDİKA KURUYORDUK

1965 yılında çok önemli bir olay oldu; 14 İşçi Partili milletvekili meclise girdi. Fikir kulüpleri ve federasyonları kuruldu. Biz de o sırada bir sendika kuruyorduk, TİSEN (Türkiye Tiyatrocular Sendikası). Kurucuları arasında Erol Keskin de vardı. Ben Kent Oyuncuları’ndaydım sonra kovuldum. Yıldız Kenter beni kovdu!

BİZİ DENİZ GEZMİŞ KORUDU

Daha sonra ‘Halk Oyuncuları’na girdim. Müjdat Gezen, Tuncer Necmioğlu, Tuncel Kurtiz, Aydın Engin ve Umur Bugay da oradaydı. ‘Devri Süleyman’ı oynuyorduk. Sürekli baskına maruz kalıyorduk, karşıt fikirliler bizi dövüyordu. Ben de üniversiteye gidip yakışıklı, uzun boylu bir çocuktan yardım istedim. Kim miydi o çocuk? Deniz Gezmiş’ti tabii.

HAPİS YOLLARI GÖZÜKTÜ

Yıl 1972 olunca mapushane yolları gözüktü. Komünist Partisi’ne yardım etmek ve tiyatroyu onlara devretmekten 8 yıl 6 ay hapis yedik. İyi halden 6 yıl 8 ay aldık. Benim sürgün yerim Konya’ydı. 1974 yılında af çıkmasa 1980′e kadar kalırdık içeride.

ZOR GÜNLER

İlk olarak Şehir Tiyatrosu’ndan kovuldum. Uzun süre iş yapamadım. Zaten tek kanallı dönem, zaten ‘mimlenmişiz’. Tanıştığım balıkçılara gittim bende. 2. 5 yıl böyle geçindim. Kah teknede yattım, kah evde… 90′larda Şehir Tiyatroları’na alındım.

68 RUHU ÖZELDİ

Ben 23 yaşında tiyatro sahibi olarak, oyunlarda en küçük rolleri bile oynuyordum. Para kazanıyorduk, onları devrimci arkadaşlara veriyorduk. 68 ruhu özeldi, biz acı çektik diye kimse çeksin demiyorum ama o günkü gençlerin iradesi, devrime inancı çok fazlaydı.

ŞAŞIRMAYI UNUTTUK

Biz şaşırmayı unuttuk, her şey sıradan… Şiddetin afyonunu verdiler kanımıza… Ben o yüzden her şeyi ilk defaymış gibi şaşırarak izliyorum. Baksanıza insanlar gerçekleri kabullenmiyor, tabularını yıkamıyor, her şey kutsal. Körü körüne inanıyor dayatılana…

Son Dakika

(Kaynak: Mimesis)