7 Ağustos 2011 Pazar

Bu ülkede ciddi romandan anlayanlar da var: Zafer Yalçınpınar!

''TUTKAL'' değerlendirmesi...


Zafer Yalçınpınar
7 Ağustos 2011


Okumaya -kafanızda evrenlemeye- başlayacağınız bu roman, Oğuzcan Önver’in -kafasında tamamladığı ya da tam olduğunu düşündüğü- ilk betiğidir ve tüm yönleriyle "Karşı" adlı ilk kitabımın yayımlandığı günleri, "Karşı"nın duygudurumsal arka-planını hatırlatıyor bana...

Şöyle ki; her ne kadar kurgusal ya da tipolojik öğeleri özenle hazırlanmış, planlanmış olsa da Oğuzcan’ın yaşamı, düşünsel devinimi ile “karşı” duruşu, boyun eğmeyişi bu kitabın, bu kurgunun en önemli özelliğidir. Her episod bir diğerinden daha farklı bir coşkuyla, iniş, çıkış ve engebelerle doludur. Kısacası "TUTKAL", bir hazine olarak kabullenmemiz gereken “genç” kelimesinin ve Oğuzcan’daki yaşamsal tezahürünün romanıdır. Yani, “genç” Oğuzcan Önver’in yaşantılarından, duygulanımlarından ve “boyun eğmeyişinden” oluşan “erken kurgusal” bir anlatıdır "TUTKAL"...

Tüm bunlarla birlikte, romanın dili de son derece coşkulu ve umut vericidir. Oğuzcan’ın sahnesinde tümceler, anlatı yerlemleri ve duygudurumsal tınılar birer “yalım” gibi parlıyor. Çünkü Oğuzcan Önver, “yeni sinsiyet”in yarattığı cehalet ortamının çok ama çok erken farkına varmıştır:

Düşüncesi derinlikli biri olarak "eşyadan çok insana benzemenin, yani, duvar saatleri gibi ahmak olmamanın onuru"nu, bu yükü yüklenmenin zorluğunu ve bu yükün anlatı dehlizlerinin ışığını bize cesurca sunmakta kararlıdır.

Oğuzcan’ın, kalbini, vicdanını, haysiyetini -“yazarlık onuru” dediğimiz şeyi- en tavizsiz şekilde taşıyarak kendini geliştireceğine, geleceğe uzanacağına ve sahici edebiyatı yücelteceğine inanıyorum.

İnanırım da.

(Kaynak: Oğuzcan Önver)