25 Temmuz 2011 Pazartesi

LİNÇÇİ Mimesis, piyasaya çıkmamasına karşın Yeni Tiyatro Dergisi'nin çıktığını yazarak yalan söylüyor yada Kayhan Matbaası sahibi Ali, yalan söylüyor!

Güncelleme 25 Temmuz 2011 saat 12.00: Şu an itibariyle Coşkun Büktel'le yaptığımız telefon görüşmesi sonucu, Yeni Tiyatro Dergisi'nin Temmuz-Ağustos sayısını kendisinin aldığını ve Simurg Kitabevi'nde dergiyi gördüğünü belirtti. Ancak, Kayhan Matbaası sahibi Ali'ye şu anda ulaşamadığım için, son durumu henüz netleştiremedim!

İkinci güncelleme saat 12.44: Kayhan Matbaası sahibi Ali ile yaptığımız telefon görüşmesi sonucu, 23 Temmuz 2011 Cumartesi günü 70-80 derginin Erbil Göktaş tarafından alındığını ve şu saat itibariyle de, kalan dergilerin taksiyle gönderildiğini öğrenmiş bulunuyoruz!


***


Yeni Tiyatro Dergisi'nin Temmuz-Ağustos Sayısı Çıktı...

(Kaynak: Mimesis)


***


Ben, doğam gereği, ahbap-çavuş ilişkilerine önem vermek yerine, ideolojik ilişkilere önem veren biriyim. Durum böyle olunca, hiçbir zaman için LİNÇÇİ olmamasına ve bana karşı "iyi" davranmasına karşın, Erbil Göktaş'ın (resmî tiyatro kurumlarından aldığı reklâmlarla zar zor ayakta durmaya çalışan) dergisini de yakın izlemeye almış bulunuyorum.

Ben, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin, İstanbul Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu ve Kocaeli Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Nejat Birecik'in reklâmlarla beslediği tiyatro dergilerinin, (bu kurumların tiyatral etkinlik programlarını halka doğru dürüst duyurmaları için) tam zamanında yayınlanmasını isteyen biriyim.

Ben, Lemi Bilgin'in, Ayşenil Şamlıoğlu'nun ve Nejat Birecik'in "bilmem nerelerinin keyfine" reklâm vermelerine sonuna kadar karşıyım. Çünkü, şunu çok iyi biliyorum ki, bu zât-ı muhteremler, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle besleniyorlar.

Ben, Lemi Bilgin'in Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı AKP'li Ertuğrul Günay'dan, Ayşenil Şamlıoğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı AKP'li Kadir Topbaş'tan ve Nejat Birecik'in Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı AKP'li İbrahim Karaosmanoğlu'ndan aldıkları güçle, "bilmem nelerinin keyfine" reklâm verme haklarını elde ettiklerini çok iyi biliyorum.

Ben, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin dayattığı politikadan hoşnut olmadıklarını söylemelerine ve zaman zaman ürkekçe de olsa kırıntı hâlinde eleştiri(?!) yazıları yazmalarına karşın, Türk tiyatrosunun tamamının bu politikadan beslendikleri, bu politika sonucu oluşan toplumsal yaralardan akan kanları kana kana içtikleri kanısındayım.

Ben, Türkçe ve/ya Mimesisçe yayın yapan tiyatro dergilerinin hemen hemen tamamının, çağcıl özgürlükleri tırpanlayan AKP'nin şemsiyesi altında gölgelendiğini çok net olarak görebiliyorum.

Ben, sadece ve sadece Sosyalist OYUN Dergisi'nin AKP'den kırıntı koparma peşinde olmadığını çok ciddi bir biçimde ve gayet net olarak gözlemleyebiliyorum.

Ben, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için yayın yapan tiyatro dergilerinin ve bu dergilerin oluşturduğu kuramlardan(?!) yararlanan tiyatro esnafının, bana, halkıma, tüyü bitmemiş yetime hiçbir yararı dokunmadığı gibi, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin haklarının daha da daraltılmasına neden oluyorlar. Bunu, nereden biliyorum? Bunu, Türk tiyatrosunun AKP'nin dümen suyundan ayrılmadığından, AKP'nin kuyruğu olarak yaşamayı ilke edinmiş olduklarından anlıyorum...

Ben, halkım, tüyü bitmemiş yetim, AKP'nin dümen suyundan gitmeyip, AKP'nin kuyruğu olmadığımız için, bana, halkıma, tüyü bitmemiş yetime karşı nasıl bir iktidar tesis ediliyor?

Ben, AKP çizgisinde yürümediğim için, 1100 kişilik kişiliksiz kişiler, bana karşı bir LİNÇ KAMPANYASI başlattılar ve ben, bu kampanyayı kündeye getirip tuş ettim. LİNÇ KAMPANYASI düzenleyenler, bu kez, bana noter onaylı ihtarname gönderip, beni savcılığa şikâyet etmelerinin yanı sıra, beni mahkemeye verdiler. Bu da yetmezmiş gibi, "el parasıyla duruşmaya giren" avukat Süleyman Anıl, LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin patronu Nihat Haluk Bilginer'den aldığı paranın gücüne dayanarak, bana karşı, aynen şu sözü söyleyebildi:

"Seni şubeye çektiririm!!!"

Varın gerisini siz düşünün... Sanırım, bundan sonraki aşama, beni karanlık bir köşede öldürmek olmalı!!!...

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz