19 Temmuz 2011 Salı

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz Gürcüstan'da izini sürdüğü LİNÇÇİ Tuncer Cücenoğlu'nu Internet ortamında da adım adım izlemeyi kesinlikle bırakmıyor!

Tuncer Cücenoğlu


Oyunları birçok dile çevrilmiş ve birçok ülkede sahnelenmiş olan Tuncer Cücenoğlu 2000 yılında Gürcüstan’a gitti. Batumi Drama Tiyatrosu’nda sahnelenen Matruşka adlı oyunu için Gürcüstan’a davet edilen T. Cücenoğlu’nun konuşması kısaca şöyle:

“ 1980’li yıllarda dostum Hayati Asilyazıcı bana iki ülkenin tiyatrosunun çok önemli olduğunu söylemişti; biri Gürcüstan diğeri Polonya tiyatrosu. Ben bunlar üzerine biraz yoğunlaşmaya başladım, fakat Gürcü ve Polonya tiyatrosunu örnekleriyle görme şansım çok sonraları oldu. Gürcü tiyatrosunu ilk kez 1992 yılında İstanbul Tiyatro Festivali’ne gelen R. Sturua’nın Kral Lear uygulamasını izleyerek gördüm. Nitekim ilk defa Gürcü tiyatrosunu gördüğüm zaman müthiş dehşete kapıldım; oyunculuk mükemmel. Sahneye koyma, yorumlama, yıllar önce yazılmış bir teksti o günkü dünyanın içinde bulunduğu bir sistemin çöküşüyle örtüştürerek dekoruyla, kostümüyle, herşeyiyle çökertip bitirmesi, çok ilginç.

1996’da Gürcüstan’dan Türkolog Lia Çlaidze ile iki ünlü yazar Otar ve Tamaz Çiladze İstanbul’a gelmişlerdi. Onlarla tanışma şansım ve kurduğumuz diyalog daha sonra meyvalarını verdi.

Karadeniz’de kıyısı olan ülkelerin, yani Romanya, Bulgaristan, Azerbeycan, Ermenistan, Gürcüstan, Ukrayna, Rusya’nın katıldığı programlarda ülkeler birer oyunlarını sergiliyorlar. Yakın zamanlara kadar bizim komşularımızla ilişkilerimizin yolunun hep kapatılmış olduğunu düşünürsek, bu festivaller güzel olaylar. Orada bir Gürcü topluluğu, Batumi’den gelen parmak tiyatrosu vardı. Ben onları izlediğim zaman doğrusu hayran kaldım. İnanılmaz bir şey, bu insanlar çok özgün, meselelere çok evrensel bakıyorlar ve çok farklı keyifli hikayeler anlatıyorlar. Tamamen parmaklarla yapılan bir tiyatro. O oyunun yönetmeni ve tiyatronun sahibi Beso ile tanıştım ve onlara İngilizce’ye çevrilmiş oyunum Matruşka’nın kitabını verdim.

Bu arada Gürcüce ve Türkçe oyun çevirileri konusunda gelişmeler oldu. Hacer Özkan arkadaşımız birkaç Gürcü oyun yazarının oyunlarını Türkçe’ye çevirdi. Daha sonra bana güzel müjdeler geldi. Lia Hanım birkaç oyunumu Gürcüce’ye çevirmiş. Önce Helikopter çevrilip basılmış, arkasından da başka oyunlarım ve diğer arkadaşlarımızın oyunları. Fakat sürpriz Batumi’den geldi. 2000 yılı başlarında ‘Sizin Matruşka oyununuz Batumi Dram Tiyatrosu’nda sahnelenecek, sizi davet ediyoruz’ diye haber geldi. Hemen apar topar kalktım. Önce Trabzon’a, oradan da Sarp’a. Sınırdan beni aldılar. Beni inanılmaz bir sıcaklıkla karşıladılar. Çok hoş anılarım oldu.

Benim Matruşka oyunum hatırladığım kadarıyla yedi, sekiz ülkede daha oynamıştı. Fakat ilk defa olarak çok özgün bir şekilde, çok yaratıcı bir reji ile karşıma çıktı Batumi’de. Yani, bir evde geçen, değişik mekanlarda devam eden iki kişili, bir kadınlı bir erkekli bir yasak aşk hikayesinin kara mizahı. Birden bire bir boks ringine getirilmiş kadın ve erkek. Bir sirk şeyleri gibi giyinmişler, ortada tavandan aşağı bir telefon sallanmış. Telefon sürekli hareket halinde. Birbirleriyle telefon görüşmesi yapacakları zaman telefonu birbirlerine itiyorlar. Müthiş bir müzik ve sirk havası içinde belki yüz kişilik bir gösteri. Hayatımda hiç böyle bir rejiyle karşılaşmadım. Metne de hiçbir müdahale yok. Rejisörün ismi Merab. Vasat dedikleri bir rejisör. Dedim ki kendi kendime, vasat dedikleri rejisör böyleyse, diğerlerini düşünün.

Batumi yüzaltmışbin nüfuslu bir kent. Yani bizim ortalama olarak Bakırköy’den çok küçük bir yer. Fakat operası var. En az üç tane tiyatrosu var; Dram Tiyatrosu ve dünya çapında Parmak Tiyatrosu. Sovyet dönemine biraz daha değişik bakmak lazım. Onbeş yıl geçti, tabi ki eleştirilecek yanlar var. Ama tümden tukaka edilecek bir şey de değil. Gürcüler gibi çok bağımsız, dimdik ayakta kalmayı başaran, dilini, kültürünü koruyan halklar bundan daha çok kazançlı çıktılar. Onu da inkar etmemek gerekir. O geniş yollar, parklar, heryerdeki heykeller vs. Sovyet sisteminin eseri. Sovyet sistemi oralarda bir şeyleri değiştirmiş. Sizin değiştiremedi dediğiniz ülkelerde değiştirememiş fakat buralarda değiştirmiş, daha doğrusu Gürcüler kendilerine uygun olarak onu geliştirmişler. Gürcüler, müthiş kendine güvenli ve yurtsever insanlar. Gürcülerden gerçekten çok etkilendim. Bir sistem içinde olmakla beraber hep böyle bağımsız kalmayı başarabilmiş bir halk. Kendi diline, kendi kültürüne sahip olması ile bunu başarabilmiş bir halk. Gürcüstan’a o sistemin de büyük katkısı var.

Fakat son zamanlarda özellikle bu Irak olayından sonra Gürcüstan’ın adı da çok şaşırtacak bir şekilde geçmeye başladı. Bu bana göre üçüncü dünya savaşı, dünya yeniden paylaşılıyor. Gürcüstan gibi bağımsızlığına bu kadar düşkün, onurlu bir halkın böyle emperyalizmin maşası olma yoluna doğru gitmesi beni çok rahatsız ediyor. Gürcüstan’ın Kafkasya’daki, Dünya’daki yeri çok önemli. Onun önemini bildikleri için emperyalistler tarafından kuşatıldı. Ama ben inanıyorum ki Gürcü halkı bu oyunları aşacak.”

İNSANCIL Aylık Kültür ve Sanat Dergisi
Kasım 2004

(Kaynak: Gürcü Kültür Merkezi)