Konservatuvar giriş sınavları
Tuncer Cücenoğlu
Özellikle Nisan ayıyla birlikte internet adresime Hakkari'den Edirne'ye, Sinop'tan Mersin'e hemen hemen yurdun dört bir yanından mesajlar yağar.
Genellikle lise son sınıf öğrencileriyle lise bitirmiş gençlerdir bunlar. Bunların çoğu tek bir hedefte birleşmektedirler. Oyuncu olmak. Bu konudaki tutkularını, özlemlerini belirtirler mesajlarında. Özetle kendilerini resmi ya da özel üniversitelerin konservatuvar ve oyunculuk ile yazarlık bölümlerinde yapılacak giriş sınavları için yönlendirmemi isterler. Bazılarının da bu sınavlarda “torpil” işlediğini, bu konuda kendilerini aydınlatmamı istediklerini yazdıklarını da görmüşümdür. Özellikle bu gençlere bu tür sınavlarda torpil olamayacağını, ancak ve ancak 2 eşitten birinin seçilmesinde bazı tercihlerin torpil amacıyla değil ancak işin gereği olarak yapılabileceğini dilimin döndüğünce açıklamaya çalışırım.
Kısacası tek tek hepsine yanıt vermeye, bu konuda onları bilgilendirmeye çalışırım.
Ancak takdir edersiniz ki tüm istekleri tek tek yanıtlamak zaman açısından beni oldukça zorlar ve yorar. Zaman bakımından oldukça yoksulum çünkü. Ama çare tükenmiyor. Bu tür istekleri hazırladığım tek ortak metinle karşılarım genellikle. Yani ortak metni “kopyala-yapıştır” tekniğiyle talep sahibine iletirim. Fazladan yaptığım tek iş mesaj sahibi gençlerin adını eklemektir bu ortak metne. Bir de özel soruları varsa kısaca onları yanıtlamaya çalışırım.
Gençlerimiz neden oyuncu olmak ister? Oyuncu olmak nasıl bir tutkudur? Kuşkusuz bunun sosyolojik ve psikolojik nedenleri incelenmeye değer.
Öğretim görevlisi olduğum KKTC Yakın Doğu Üniversitesi Sahne Sanatları Fakültesi ve kuruluşundan bu yana 20 yılı aşkın süredir sevgili dostum Müjdat Gezen'in büyük bir özveriyle kesintisiz olarak sürdürdüğü MSM'de (Müjdat Gezen Sanat Merkezi) de öğretmenlik yaptığımdan, yalnızca oralarda değil diğer öğretim kurmlarında da giriş sınavlarına çok sayıda adayın başvurduğunun tanığı olan biriyim. Kapı önünde titreşerek bekleyen, yurdun dört bir yanından gelmiş kızlı erkekli gençlerin sevinçlerine ya da üzüntülerine ortak olmuşumdur her zaman.
Özellikle MSM için ilk aşamayı alıp da mülakata alınmayı başaranlar içinse daha zorlu bir süreç başlar. MSM'de hiçbir ücret ödemeden sıfır parayla okuyacaklardır ama iş bununla da bitmemektedir çünkü.
Özellikle İstanbul dışından gelen adayın ailevi durumu nasıldır? Kazanırsa nerde kalacaktır.Kısacası ekonomisini 4 yıl boyunca nasıl karşılayacaktır? Bu sorular her kentte yapılan sınavlar için de geçerlidir kuşkusuz.
Bazen yüreğimiz yana yana da olsa, durumu elvermeyen çok yetenekli gençleri elemenin acısını ve sıkıntısını yaşarız/yaşarlar kurul üyeleri.
Gelelim sınavlara hazırlanmakta olan genç insanlara.
Her nerede sınava gireceklerse girsinler yapmaları gereken iş bellidir.
Bir dram, bir komedi parçası seçmeleri öncelikle yapmaları gereken iştir. Bir de şiir seçmeleri gerekmektedir. Şarkı söyleyip dans etmeleri ise avantajlarıdır.
Ülkemizde yalnızca tiyatro ile ilgili yayınlar yapmakta olan Mitos Boyut Yayınevi'ne başvurarak sınavlar için titizlikle hazırlanmış olan bazı kitapları öncelikle almaları gerekir. Bunun için İstanbul'da olmaları da gerekmez. Çünkü talepleri bir gün içinde kargo ile adreslerine gönderilmektedir söz konusu Yayınevi yetkilileri tarafından. Üstelik indirimli olarak.
Parçaların seçimi özellikle yörelerinde bulunan bir tiyatro adamının da yardımıyla ve yönlendirmesiyle yapılmalıdır. Bence burada dikkat edilecek durum hemen bir çok adayın yaptığı gibi bilindik parçalar yerine, daha az bilinen parçaların seçilmesi/hazırlanmasıdır. Çünkü şunu asla unutmasınlar Seçici Kurul üyelerinin karşısına hep bilindik parçalarla çıkmaları onlara avantaj sağlamaz.
Bunun dışında, özellikle mülakat için gerekli olan, genel bilgilerin de öğrenilmesi gerekir Ülkemiz ve dünyanın önemli sayılabilecek tiyatro yazarları, oyunları, genel tiyatro kavramları kesinlikle öğrenilmelidir. Tiyatro dışında da genel olarak Türk ve Dünya edebiyatının önemli şair ve yazarları (romancı, öykücü) bilinmelidir. Zaten bu tür bilgilenmeler yalnızca hazırlanacak sınav için değil, bilinçli bir yurttaş olmanın da gerekleridir. Bu yolda çaba göstermelerini öneriyorum tüm adaylara.
Kazanamasalar da üzülmemelerini öneriyorum onlara.
Çünkü bundan sonraki yaşamlarında bu çabaları daha mutlu kılacaktır onları.
Tuncer Cücenoğlu
Bu yazı 2 Temmuz 2011 tarihli Aydınlık Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
(Kaynak: tiyatrodunyasi.com)