Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın kurup yönettiği Bulunmaz Kültür Merkezi'ne bağlı olarak çalışan Bulunmaz Tiyatro sanatçılarından ve Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Oğuzcan Önver, diğer tiyatro dergilerinin yöneticileri gibi davranıp, Devlet Tiyatroları'yla arayı sıcak tutmak yerine, sosyalist değerleri savunan Nâzım Hikmet'in dünya görüşünü savunuyor.
Kültür Bakanlığı çanağı yalamayan, Efes Pilsen tezgâhtarlığı yapmayan, Lions Ödülleri almayan ve hiçbir kapitalist kuruluşla asla ilişkiye girmeyen Bulunmaz Kültür Merkezi'nde çalışan ve bu merkeze bağlı olarak yayın yapan Sosyalist OYUN Dergisi'nin yöneticileri arasında bulunan Oğuzcan Önver, bu derginin, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle zar zor ayakta durmaya çalışan Devlet Tiyatroları'ndan reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) almadığını bildiğinden, bağımsızlığını sonuna dek kullanıp, özgürlüğünün tadına varıyor.
Sosyalist bir kurumda çalışıyor olmasının verdiği özgüvenle, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için sanat yapan dangalakların karşısına büyük bir yürekle çıkan Oğuzcan Önver'in, hiçbir tiyatro tanrısından, hiçbir tiyatro peygamberinden korkmadığının kanıtı olan aşağıdaki yazısını yudum yudum okuyunuz!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
"Keloğlan İş Başında" yada "Nâzım Hikmet'in 'Memleketimden İnsan Manzaraları'ndan ONBİR TABLO"
Oğuzcan Önver
7 Mayıs 2011
"Sevdalınız komünisttir" diyen toplumcu şair Nâzım Hikmet’i ehlileştirerek, onu bir aşk şairi olarak kitlelere tanıtma arzusu son yıllarda iyice arttı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan tutun da, 1994 yılındaki MHP kurultayında Alparslan Türkeş’e kadar, Nâzım’ın görüşlerini benimsemeyen(?!) birçok kişi, Nâzım Hikmet şiirlerini okudu. Alparslan Türkeş’in okuduğu o dizeler:
.........."Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
..........Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
..........Bu memleket bizim!"
Bu dizeleri, bir başka "Nâzım Hikmet'i ehlileştirme operasyonu" olan Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı; "Nâzım Hikmet'in 'Memleketimden İnsan Manzaraları'ndan ONBİR TABLO" adlı "oyun"da da dinledik. Bu ve "oyun"daki diğer Nâzım dizelerini, ne yazık ki, nitelikli şiir tadından çok, niteliksiz bir masal düzeysizliğinde dinlemek zorunda kaldık. Çünkü sahnede, tiyatro sanatından hiçbir zaman için nasibini alamamış, aklımızda hep "Keloğlan" olarak kalmış ve kalmaya mahkûm, 1970'li yıllardaki seks filmleri furyası döneminde çekilmiş "Keloğlan İş Başında" filminin başrol oyuncusu, şimdinin Devlet Tiyatroları Başrejisörü Rüştü Asyalı vardı.
Rüştü Asyalı'nın Devlet Tiyatroları Başrejisörü olması, her ne kadar ironik görünse de, aslında Devlet Tiyatroları'nın içinde bulunduğu zavallı durumu anlamak için çok öğretici. Sahnede şiir okumaya çalışan bir Rüştü Asyalı ile inanmadığı halde "Enternasyonal Marşı"nı çalmaya çalışan Cem İdiz vardı. İki kişilik (aslında tamamıyla kişiliksiz) bu oyun görünümlü "şey"in hiç de ihtiyaç olmamasına rağmen, bir de "düzenleyen"i vardı: Nihat Asyalı. Bu soyadı benzerliğinden yola çıkarak, "bir aile boyu saadetin varlığı"ndan söz edebilir miyiz acaba? Sosyalizmle hiçbir göbek bağı bulunmayan biri, niçin Nâzım Hikmet şiirlerinden bir "oyun" yapmak ister?
Devlet Tiyatroları, "birkaç şiir ve birkaç nota"yla bir "tiyatro oyunu" arasındaki farkı bilmekten aciz midir? Devlet Tiyatroları’nın afişlerini hazırlayanlar "ONBİR"in bitişik değil de, ayrı yazılması (ON BİR) gerektiğini bilmiyorlar mı? Bir oyuncu, sırf doğuştan gelen bir özelliği nedeniyle, yani sesinden dolayı iyi bir oyuncu sayılabilir mi? Nâzım Hikmet’i yoksunlaştırmaya, onun görkemli şiirlerinin içeriğini hiçimsemeye çalışan bu adamlara karşı niye (bizden başka) hiç kimsenin sesi çıkmaz? Göğüslerine "sol aydın" yaftası asanlar nerede saklanıyorsunuz? Hemen ortaya çıkın!
Şimdi gelelim şu "Keloğlan İş Başında" mevzusuna… Hepimize, küçüklüğümüzde, mutlaka "Keloğlan" filmlerinden birkaçını izletmişlerdir. Her ay, televizyon kanalları bu filmlerden bazılarını hâlâ gösterir. Genel anlamda bir halk kahramanı olarak bilinen "Keloğlan" saf bir tiptir. Dürüstlüğü, samimiyetiyle halkın beğenisini kazanır. Ancak, 1975 yılında çekilen bir Keloğlan filmi vardır ki, kanıksanmış Keloğlan imgesine ihanet eder; parasal değerler uğruna ahlakî değerleri yok sayar: "Keloğlan İş Başında". Bu filmin başrollerini Rüştü Asyalı ve erotik oyuncu Arzu Okay paylaşır. Bu erotik masalın senaryosunu Turgut Özakman yazmıştır. Günümüzde Kemalist masallar anlatan "Çılgın Türk" Turgut Özakman, o dönemde bize erotik masallar anlatır. Bu masalın başrolünde Rüştü Asyalı vardır. Rüştü Asyalı’nın öğrencileri için çok ufuk açıcı bir filmdir; ‘Keloğlan İş Başında’*
.........."'Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
..........Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
..........Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
..........hainiyim, ben vatan hainiyim."
Siz tiyatrocuysanız, siz sanatçıysanız; ben tiyatrocu değilim, ben sanatçı değilim. Siz o yozlaşmış, pislikle dolmuş çöplüğünüzde güzel güzel oyunlar oynayın. Ben, ıssız sokaklarda, tek kişilik oyunlarla da idare ederim.
Mösyö Rüştü Asyalı, bu oyundan kazandığın milyarlarca paradan sonra, hâlâ rahat uyuyabiliyorsan, halkın zar zor verdiği vergilerle ayakta durabiliyorsan, seni halkların vicdan mahkemesinde yargılıyorum ve seni mahkûm ediyorum: tiyatro ve Nâzım Hikmet sevdalıları seni asla affetmeyecek!
.........."Artık seninle biz,
..........düşman bile değiliz!"
***
Ayrıca bakınız:
Afişinden alkışına, a'dan z'ye oyun olma niteliğinden yoksun "şey"leri bize kakalayan, koyu bir inançsızlıkla sahneleri işgâl eden DT'nin suçu artıyor
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı AKP'li Ertuğrul Günay'ın emrindeki Devlet Tiyatroları Başrejisörü Rüştü Asyalı, bedeninin hakkını veriyor!