1 Şubat 2011 Salı

TÜRK/KÜRT milliyetçiliğinin hüküm sürdüğü coğrafyada, sanatsal çalışmaları sadece siyasal ölçütlerle değerlendiren mantığa tutsak edilmek isteniyoruz!

İçinde yaşadığımız coğrafya, hangi sözcükle kavramsallaştırılırsa kavramsallaştırılsın, öncelikle, Kemalizm'in halka yukarıdan bakan "aydın havası" tavrından bir an önce kurtulmalıdır!

İçinde yaşadığımız coğrafya, halkı başka bir yerde, kendisini başka bir yerde gören Kemalist aydınlardan kurtulmadıkça, ne siyasal, ne de sanatsal olarak özgürlüğün tadına asla varamaz!!

İçinde yaşadığmız coğrafya, "Atatürk diyor ki" yada "Atakürt diyor ki" ile başlayan nutukları birer muska gibi taşımayan, doğum-ölüm yıldönümlerinde türbelere mum diker gibi tapınmayan topluluklar oluşturdukça, gerçek anlamdaki kurtuluşun bayrağı, işte o zaman, yüreklerin en mutena köşesine dikilir!!!

İçinde yaşadığımız coğrafya, çok net fotoğraf kareleriyle toplumsal görüntüler vermiş olsa da, bu coğrafyadan beslenen sanatçılarımızın birçoğu, Atatürkçü/Atakürtçü mantığın salıncağında mışıl mışıl uyudukları için, ürettiklerinin, sadece siyasal ölçütlerle ünlenip kendilerine pazar payı kazandırmasından pek rahatsız olmuyor.

İçinde yaşadığımız coğrafya, kuramsal kaygılar taşıyan insanlara pek olanak tanımıyor. Bu coğrafyadaki bir tiyatrocu, bir ressam, bir heykeltraş..., sanki bir sanatkâr olarak değil de, bir zanaatkâr olarak çalışıp, bir kanaatkâr olarak yaşadığı için, Oblomov'dan daha Oblomovca davranış geliştirerek, kendi tiyatro kuramını, kendi resim kuramını, kendi heykel kuramını oluşturmaya üşeniyor.

İçinde yaşadığımız coğrafya, bir Gonçarov çıkaramamış olmasına karşın, binlerce Oblomov ruhlu sanatkâra ev sahipliği yapıyor. Kendisini sanatkâr ve yaptığını sanat eseri sanan Oblomov ruhlu zanaatkârlar, yapıtlarını halka anlatmak ve halkla diyalog kurduklarında halktan hayatı öğrenmek yerine, kendilerini egemenlere anlatmaktan, yapıtlarını egemenlere satmaktan başka bir çare düşünemiyorlar. Durum böyle olunca da, bir egemenin satın aldığı bir heykel, yine aynı zihniyetteki bir başka egemen tarafından rahatlıkla yerinden sökülebiliyor.

İçinde yaşadığımız coğrafya, eğer, kendi kuramını oluşturan tiyatroculara, kendi kuramını oluşturan ressamlara, kendi kuramını oluşturan heykeltraşlara sahip olursa, işte o zaman, ne Atatürkçülük, ne de Atakürtçülük kendisine yaşam alanı bulabilir! Aşağıdaki "ucube haber", bize bu düşünceleri çağrıştırdı. (HB)


***


Ucube için nihai karar verildi


KARS Belediye Meclisi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kars ziyareti sırasında ’Ucube’ dediği İnsanlık Anıtı’nın kaldırılmasına karar verdi.

Daha önceki toplantısında karar veremeyen Kars Belediye Meclisi, bugün yaptığı toplantıda 4’e karşı 19 oyla İnsanlık Anıtı’nın kaldırılmasına karar verdi.

Anıtın yerinde tarihi dokuya uygun olarak çevre düzenlemesi yapılacağı belirtildi.Bir önceki belediye başkanı döneminde yapımına başlanan İnsanlık Anıtı, SİT alanında olduğu tartışmalarına neden olmuştu.

(Kaynak: Milliyet)