28 Şubat 2011 Pazartesi

Aşağıdaki bildiriyi, sanki Ugandalı Jessica değil, LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ Boğaziçi Üniversitesi Gölgesinde Yetişenler tiyatral fraksiyonerleri yazmış!

LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından tiyatrodunyasi.com sitesinden alarak, olduğu gibi aşağıya aktardığımız tiyatro bildirisi, o denli kaypak bir dille yazılmış ki, böyle bir dile kim sahip olabilir diye düşündüğümüzde, aklımıza ilk gelen, 400 yıldır dünya tiyatro sahnelerini kirleten en büyük tiyatrol sahtekâr William Shakespeare'in torunları oldu!

Peki, kim bu 400 yıldır dünya tiyatro sahnelerini kirleten en büyük tiyatrol sahtekâr William Shakespeare'in torunları? Ne Türkçe, ne de İngilizce bilen ve sadece Mimesisçe bilen bir avuç LİNÇÇİ...

Aşağıdaki metin, öyle bir dille kaleme alınmış ki, her niyete yenen muza benziyor. Eğer bu metni okurken, içinizde devrimci duygular birikmiş ve patlamaya hazır bir noktaya doğru ilerliyorsa, sizin iradenize karşın, şöyle bir slogan atabilirsiniz:

"Tek yol devrim!"

Aşağıdaki metni okurken, keyfiniz yerinde değilse, örnekse Boğaziçi Üniversitesi mezunu bir sevgiliden yeni ayrılmışsanız, şöyle bir slogan atabilirsiniz:

"Bu memleket düzelmez zâten abiciiim!"

Hiçbir anlam içermeyen, örnekse emperyalizmi (özellikle) "es geçen" aşağıdaki metni okurken, mideme kramplar girdi. Keyfim gelir de, bu metni eleştirme gereksinimi duyarsam, "Tek yol devrim!" yada "Bu memleket düzelmez zâten abiciiim!" demeden görüşlerimi yazabilirim. Ancak, söz vermiyorum... (HB)


***


2011 Uluslararası Dünya Tiyatro Günü Bildirisi: İnsanlık İçin Tiyatroya Dair (Jessica A. Kaahwa, Uganda)


Jessica A. Kaahwa


Tiyatronun toplumu harekete geçirme ve farklılıklar arasında köprü kurma konusunda devasa bir güce sahip olduğu düşüncesi bugün bizi bir arada tutmaktadır.

Barış ve uzlaşma için tiyatronun güçlü bir araç olabileceğini düşündünüz mü hiç? Uluslar dünyada şiddetli çatışmaların yaşandığı bölgelerde barışı koruma adına muazzam miktarda paralar harcarken taraflar arasında çatışmayı azaltmak ve durdurmak için bir alternatif olarak tiyatroya yok denecek kadar az ilgi gösterilir. Kullanılan araçlar dışarıdan ve görünüşe bakılırsa baskıcı güçlerden geldiğine göre toprak ananın çocukları evrensel barışı nasıl sağlayacak?

Tiyatro bireyin var olan imajını değiştirir; bireye ve dolayısıyla topluma seçenekler dünyasının kapılarını aralar. Böylelikle korku ve kuşkunun pençesindeki insan ruhunun sinsice içine işler. Belirsiz bir geleceği engellediği gibi gündelik gerçeklere de anlam verebilir. Kişilerin konumlarına dair politik çekişmelerini oldukça basit bir biçimde gündemine alabilir. Çünkü tiyatro birleştiricidir. Geçmişte yapılmış hataların üstesinden gelebilecek deneyimleri sahneye koyar.

Ayrıca tiyatro hep birlikte savunduğumuz ve saygısızlık edildiğinde uğrunda savaşmaya hazır olduğumuz fikirleri savunmanın ve geliştirmenin başarısı kanıtlanmış bir yoludur.

Barış içinde bir gelecek düşü için barışçıl yöntemlerle yola düşmeliyiz. Anlamaya, saygı duymaya ve barışla buluşma çabasındaki her insanın katkısını algılamaya çalışmalıyız. Tiyatro barış ve uzlaşma mesajlarımızı daha öteye taşıyabilecek evrensel bir dildir.

Katılımcıları sürece aktif bir biçimde dâhil ederek eski yargılarını yerle bir etmek için bir araya getirir; böylelikle tiyatro sil baştan keşfedilmiş bilgi ve gerçeklik temelinde seçimler yapmak için bireye bir yeniden doğuş şansı verir. Diğer sanat dalları arasında tiyatronun gelişebilmesi için çatışma ve barış gibi kritik konuları ele almalı, gündelik yaşamla bağ kurarak dev adımlar atmalıyız.

Toplumsal değişim ve atılımların izindeki tiyatro savaşın mahvettiği bölgelerde ve müzmin yoksulluk ya da hastalıklardan mustarip halklar arasında varlığını zaten sürdürüyor. Tiyatronun farkındalık yaratmak için halkı harekete geçirebildiği ve savaş sonrası travma mağdurlarına yardımcı olabildiği yerlerde sayıları giderek artan başarı öyküleri var. ‘Uluslararası Tiyatro Enstitüsü’ gibi ‘insanlar arasında barışı ve arkadaşlığı pekiştirmeyi’ hedefleyen kültürel platformlar çoktan yerini aldı.

Bu yüzden tiyatronun gücünü bildiğimiz halde zamanı geldiğinde sessiz kalmak, silah tutanların ve bomba atanların dünya barışının koruyucusu olmaya soyunmalarına göz yummak gülünçtür.

Yabancılaşmanın araçlarının barış ve uzlaşmanın araçları olması mümkün mü?

Dünya Tiyatro Günü’nde sizi umudu çoğaltmaya ve tiyatroyu iletişim, toplumsal değişim ve atılımlar için evrensel bir araç olarak öne çıkarmaya çağırıyorum.

Birleşmiş Milletler dünyanın dört bir yanında barışı koruma misyonu adı altında silah kullanımı yoluyla muazzam paralar harcıyor, oysa tiyatro daha içten, insani, az masraflı ve çok daha güçlü bir alternatif olarak karşımızda.

Barışı getirmek için tek yol olmayabilir ama yine de tiyatro barışı koruma görevimiz için etkili bir araç olarak kuşkusuz katkı sağlayabilir.

Jessica A. Kaahwa, Uganda
Çeviren: Bilgesu Ataman


Jessica A. Kaahwa’nın Kısa Özgeçmişi

Oyun yazarı, oyuncu, yönetmen ve akademisyen.

Dr. Jessica A. Kaahwa, Uganda’da Makerere Üniversitesi’nde Kitle İletişimi / Müzik, Dans ve Drama bölümlerinde öğretim üyesi.

Drama alanında yüksek lisansı, yayıncılık alanında doktorası var.

Radyo-televizyon, kitle iletişimi ve halk tiyatrosu alanlarında oldukça deneyli bir akademisyen. İletişim ve yayıncılık gibi alanlarda danışmanlık yapıyor. İnsan hakları konusunda da kapsamlı araştırmaları var.

Uganda’nın kuzeybatısındaki Masindi Bölgesi’nde yürütülen HIV/AIDS’e karşı bilinçlendirme kampanyalarında ve Uganda İnsan Hakları Komisyonu’nda bir katılımcı iletişim birimi oluşturmak için danışmanlık yaptı.

Tiyatro, televizyon ve radyo için on beşin üstünde oyun yazdı.

‘Uganda’da Tiyatro ve İnsan Hakları’ ve ‘Hoima’nın Kalkınmasında Gençlik Tiyatrosunun Katkıları’ yayımlanmış araştırmalarından bazıları.

(Kaynak: tiyatrodunyasi.com)