Hilmi Bulunmaz11 Aralık 2010
Sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz tarafından 1 Mayıs 1989 tarihinde kurularak, tüm engellemelere karşın, hâlâ etkinliğini sürdüren Bulunmaz Tiyatro'yu günümüzde de yaşatan sanatçılar ve yine Hilmi Bulunmaz tarafından kurulup yönetilen Sosyalist Oyun Dergisi'nde görev alan yazarlar, benim, kendilerinin, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle beslenen Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Sayın Lemi Bilgin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Sayın Ayşenil Şamlıoğlu, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Sayın Nejat Birecik ve diğerlerinin avuç dolusu reklâm parası (avanta, diş kirası, sadaka, sus payı) verip ayakta tuttukları, "Tiyatro... Tiyatro... Dergisi 41 İnisiyatifi Editörler Kurulu" üyesi olarak logolarıyla payanda oluşturdukları iftiracı, LİNÇÇİ ve ricacı Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ni yakından, çok yakından, pek yakından, pek çok yakından izliyorlar!
Bulunmaz Tiyatro sanatçıları ve Oyun Dergisi yazarlarının, iftiracı, LİNÇÇİ ve ricacı Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ni pek çok yakından izlemelerinin birçok nedeni var. Ancak, Bulunmaz Tiyatro sanatçıları ve Oyun Dergisi yazarlarının, bu iftiracı, bu LİNÇÇİ ve bu ricacı dergiyi pek çok yakından izlemelerinin esas nedeni, bu iftiracı, bu LİNÇÇİ ve bu ricacı dergiye, resmî kurumların avuç dolusu reklâm parası (avanta, diş kirası, sadaka, sus payı) vererek, bu iftiracı, bu LİNÇÇİ ve bu ricacı derginin, gerçeklere ve sosyalizme karşı, karşın, karşıt yayın yapması. Üstüne üstlük, benim, Bulunmaz Tiyatro sanatçıları ve Oyun Dergisi yazarlarının, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle beslenen resmî kurumların başındaki kişiler, hiç utanmadan, hiç yüzleri kızarmadan, hiç vicdanları sızlamadan, hiç elleri titremeden bu iftiracı, bu LİNÇÇİ ve bu ricacı dergiye avuç dolusu reklâm parası (avanta, diş kirası, sadaka, sus payı) verirken, bana, Bulunmaz Tiyatro sanatçılarına, Oyun Dergisi yazarlarına, halkıma, tüyü bitmemiş yetime danışmayı, bizlerden izin almayı, bize bu konuda soru sormayı akıllarının ucundan bile geçirmiyorlar.
Oysa...
Ben, Bulunmaz Tiyatro sanatçıları, Oyun Dergisi yazarları, halkım, tüyü bitmemiş yetim, verdiğimiz vergilerle, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ü, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay'ı, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Sayın Lemi Bilgin'i, İBBŞT Genel Sanat Yönetmeni Sayın Ayşenil Şamlıoğlu'nu, KBBŞT Genel Sanat Yönetmeni Sayın Nejat Birecik'i ve diğerlerini seve seve yada söke söke besliyoruz.
Yukarıda saydığım kurumların makam odalarında bulunan makam masalarının hemen arkasındaki deri koltuklara oturarak, bu deri koltukları sıcak vücutlarıyla ağır ağır, yavaş yavaş ısıtan bu zât-ı muhteremler, belli bir sosyal mutabakat neticesinde, belli bir toplumsal uzlaşım sonucu, belli bir "faili müşterek" anlayışıyla, belli bir ortak akılla, iftiracı, LİNÇÇİ ve ricacı Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ni demeçleriyle, galalarıyla, haberleriyle, inisiyatifleriyle, logolarıyla, prömiyerleriyle, reklâmlarıyla (avanta, diş kirası, sadaka, sus payı), sohbetleriyle, söyleşileriyle, röportajlarıyla... destekliyorlar yada bu saydığım desteklere göz yumarak, ses çıkarmayarak ve bu desteklere manevî katkıda bulunarak, bizim tarafımızdan sürekli olarak eleştirilmeyi ilelebet hak etmiş oluyorlar!
Sayın Lemi Bilgin, Sayın Ayşenil Şamlıoğlu, Sayın Nejat Birecik ve diğerleri tarafından sürekli olarak desteklenen ve bu desteklerden aldığı medeni cesaret ve manevi ivmeyle Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarının imha edilmesi için LİNÇ KAMPANYASI düzenleyen iftiracı, LİNÇÇİ ve ricacı Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sahibesi Sayın LİNÇÇİ Gülhan Avşar ile iftiracı, LİNÇÇİ ve ricacı Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin yöneticisi Sayın LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, yine resmî kurumlardan aldığı desteklere güvenerek, sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz'ı Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu'na şikâyet edebiliyorlar.
Sayıştay eski Başkanı Sayın Servet Şamlıoğlu'nun kızı Sayın Ayşenil Şamlıoğlu, zâten sürekli olarak son derecede gecikerek çıkan ve Aralık 2010 tarihli 220. sayısı 10 Aralık 2010 tarihinde zar zor yayınlanabilen, dergi demek için bin şahit gerektiren iftiracı, LİNÇÇİ ve ricacı Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ne, bundan böyle, avuç dolusu reklâm parası (avanta, diş kirası, sadaka, sus payı) vermeyecek gibi görünüyor.
Benim, Bulunmaz Tiyatro sanatçılarının, Oyun Dergisi yazarlarının, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerden aldığı avuç dolusu reklâm parasıyla (avanta, diş kirası, sadaka, sus payı) beslenmesine karşın; iftiracı, LİNÇÇİ ve ricacı Tiyatro... Tiyatro... Dergisi, bana, Bulunmaz Tiyatro sanatçılarına, Oyun Dergisi Yazarları'na, halkıma, tüyü bitmemiş yetime hiçbir yarar sağlamadığı gibi, düzenlediği LİNÇ KAMPANYASI ile bana, Bulunmaz Tiyatro sanatçılarına, Oyun Dergisi yazarlarına, halkıma, tüyü bitmemiş yetime büyük, çok büyük, pek büyük, pek çok büyük zararlar veriyor.
Benim, Bulunmaz Tiyatro sanatçılarının, Oyun Dergisi yazarlarının, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin, yani bizim verdiğimiz vergilerle beslediğimizi çok iyi bildiğimiz, bu iftiracı, bu LİNÇÇİ ve bu ricacı dergiyi, çok istememize karşın, gönül rahatlığıyla asla okuyamıyoruz. Çünkü, bu iftiracı, bu LİNÇÇİ ve bu ricacı dergide içerik namına hiçbir şey yok. Bu iftiracı, bu LİNÇÇİ ve bu ricacı dergiyi elimize aldıktan sonra, âdeta pişmemiş eşek etini çiğner gibi saatlerce evirip çeviriyor ve adam gibi okunabilecek bir tek, evet bir tek yazıya bile rastlayamıyoruz. Pişmemiş eşek etini çiğneyen insanlarda görünen bir ruh hâliyle sinirlenip, derginin sayfalarını teker teker yırtarak aramızda paylaşıyor ve ağır ağır, yavaş yavaş okuma gayretine giriyoruz. Tam anlamıyla okuyamama durumuna geldiğimizde, beynimiz dumura uğradığında, kendimizi eşek yerine konulmuş gibi hissettiğimizde de, bu iftiracı, bu LİNÇÇİ ve bu ricacı derginin tam orta yerine, çift sarılı sağlam yumurtaları, "faili müşterek" olarak üçer beşer fırlatıp kırıveriyoruz.
