17 Aralık 2010 Cuma

DİZİLERİN ARANAN OYUNCUSU EMRE KINAY DERTLİ:

İki gecede yüz kişiye oynadıysam İzmir kaybeder

Emre Kınay, "Dört milyonluk İzmir, üç yüz kişilik salonu dolduramıyorsa bir sorun var demektir. İzmir kültürel bir erozyona uğramış sanırım" diyor

Türk tiyatrosu üstünde oyunlar döndüğünü belirten Kınay, "Ben bunun sistemli bir komplo olduğunu düşünüyorum Türkiye'deki sanata dair. Gerici güçlerin parmağı var" diyor

MERYEM TAŞGIN

Emre Kınay'ı hep kaliteli yapımlarda izledik. Gerek dizilerde, gerek sinema filmlerinde, gerekse tiyatro oyunlarında hep kalitenin peşinde olan oyuncu, geçen hafta 'Kara Sohbet' oyunuyla İzmir'deydi. Ancak İzmirliler'in oyuna ilgisi yok denecek kadar azdı. Bu durumun kendisini çok şaşırttığını belirten Kınay'la çiçeği burnunda tiyatrosundan, Türk tiyatrosu üstünde dönen oyunlara kadar oldukça çarpıcı bir sohbet gerçekleştirdik.

KARA MİZAH

- Oyundan biraz bahseder misiniz?

- Kara Sohbet, bir kara mizah örneği. Yazarı Amelie Nothomb. Aslında bir roman uyarlaması. O kadar enterasan kurguda yazmış ki yazar, tiyatro oyunu gibi ama roman. Okudum ve büyülendim adeta. Oyunda bazı yeni teknikler denedik. Dünya'da belkide ilk defa -Türkiye'de olmadığını kesin biliyorum- bir tiyatro oyunu için bir bilgisayar programı yazıldı. Oyuncu-perde ilişkisi var, bir projeksiyon perdemiz ve filmimiz var. Hem perdeye yansıyan filmde hem de sahnede süren bir oyun. İki zamanı ayırdık birbirinden. Bir tecavüz öyküsü. İzleyici oyunun sonunda duvara çarpmış gibi hissedecek kendini.

-Kara Sohbet'i seçmenizin sebebi neydi?

- Çünkü ben, psikolojik drama seviyorum. Duru Tiyatro'yu kuruş sebebimiz, hiç oynanmamış, hiç denenmemiş türleri sergilemekti. Bunun için Kara Sohbet çok doğru bir seçimdi. Bir tarzı var, hiç denenemiş şeyleri oynamak adına ilk olma özelliği taşıyor. Zeka gerektiren bir mizah unsuru barındırıyor. Seyircimizin alıştığı belden aşağı bir mizah değil.


İZMİR'E SİTEM...

-İlgi nasıl oyuna?

- Gayet iyi. Geçen martta başladık ve 15 oyun oynadık. Ekimde ayında tekrar başladık. Beklediğimden daha iyi."

- İzmir hariç sanırım...

- Maalsef evet. Şok geçirdim adeta. 4 milyonluk İzmir 300 kişilik salonu dolduramadığı için beni şaşırttı açıkçası. Amelie Nothomb'un kitabının iki baskısının İzmir'de satıldığını biliyorum. Sırf kitabı okuyanlar bile gelse 6 oyun oynardık. Ama dün 80 kişiye oynadık, bugün 25 kişiye oynuyoruz. İki gecede yüz kişiye oynadıysam İzmir kaybetmiştir, benim kaybettiğim bir şey yok. Bundan 5 sene önce 800 kişilik salonda 1 hafta boyunca 5 bin 600 kişiye, ikinci geldiğimde 350 kişilik salonda 100 kişiye oynuyorsam sorunun sebebini İzmir'de aramak lazım. İzmir'de kültürel bir erozyon var.

DEVLET POLİTİKASI

-Son yıllarda tiyatroların büyük bir çıkmazda olduğu konuşuluyor. Böyle bir dönemde özel tiyatro kurmak biraz cesaret işi değil mi?

- Ben tiyatro kurmanın cesaret işi olduğunu düşünmüyorum. Tiyatro kurmak durumundayız. Sadece ben değil benim gibi o sorumluluk duygusunu hisseden herkes. Bu benim yaşama alanım, eğitimini aldığım, profesyonel olduğum, kafamın en iyi çalıştığı alan bu. Bu soru her gazeteci tarafından soruluyor. Bunun biraz sistemli olduğunu düşünüyorum. Yani devlet, sistemli politikasıyla herkese olduğu gibi gazetecilere de tiyatronun bittiği imajını lanse ediliyor.

- Biraz daha açar mısınız lütfen?

- Bundan iki yıl önce Devlet İstatistik Enstitüsü Türkiye'de en pahalı şeyin tiyatro bileti olduğunu açıkladı. 'Tiyatro bitiyor, seyircisi azalıyor' söylentileri... Ben bunun sistemli bir komplo olduğunu düşünüyorum Türkiye'deki sanata dair. Gerici güçlerin parmağı var. İyi oyun yaptığınız zaman seyircisi vardır. İstisnalar hariç. Burada, izmir'de olduğu gibi. Oyunevi, Oyun Atölyesi, Murat Daltaban'ın kurduğu DOT, Duru Tiyatro vs. herkes seyircisinden memnun. Ama tiyatro eşittir gülmece inanışının yayılması, arkasından devletin en pahalı şeyi tiyatro ilan etmesi, arkasından salonlar dolmuyor diye AKM'yi yıkmaya kalkmaları bu komplonun tuzakları.

TİYATRO MUHALİFTİR

- İddia ettiğiniz şeyi neden yapıyor olabilir devlet?

- Çünkü tiyatronun muhalefetine karşı durabilecek hiçbir iktidar yoktur dünyanın hiçbir yerinde. Siyasiler her yere beklenir. Siyasilerin beklenmediği tek yer tiyatro salonudur. Saatinde gelirsen izlersin, gelemezsen birinci perdeyi dışarda geçirirsin. Uzlaşmaz bir çelişkisi vardır tiyatroyla siyasetin. Bundan dolayıda dikkat edin bütün darbe girişimlerinde ilk önce tiyatroların başı değiştirilir ya da kapatılır. Kültür Bakanlığı AKM'yi yıkmaktan bahsediyor. AKM bir simgedir. AKM'yi yıkmak bir simgeyi yıkmaktır. Yenisini yapacaklarını söylüyorlar. Hikaye o... Sen orayı yıkıyorsun, yapıp yapmayacağın, yaparsan ne kadar süreceği belli değil. Bu maalesef sistemli bir durum.

-Başka suçlusu var mı bu durumun?

- Gazeteler için de geçerli. 70 milyonluk bir ülkede en iyi gazete 350 bin satıyor. Ama ben yeri geliyor senede 350 bin kişiye oynuyorum. Birileri bu söylediklerimden çok rahatsız oluyor ama günah keçisi olmaya razıyım. Gazete yazarları, başköşe yazarları bu ülkede gazete kitap okunmuyor diye şikayet etmesinler. Kendileri tiyatroya gitmiyor ki, bırakın roman okumuyorlar. Elindeki imkanları popülizm adına kullandıkları için asıl suçlu kendileridir. Ben kendi elimle mailler atıyorum, davet ediyorum. Mecliste araştırma yapıyorlar. Meclisin sadece yüzde 10'u davet edilmeden, gelenek ve alışkanlıkla tiyatroya gitmiş. Halkın temsilcisi olduklarını varsayıp bir işlem yapın. BÖlün 70 milyonu, 700 bin kişi eder. Zaten Türkiye'de tiyatro izleyen kişi sayısıda 500 binle 700 bin arası değişir. Doğru orantılı yani. Meclis tam aynası ülkenin.


KÜLTÜREL DEVRİM

- Durum kötü yani...

- Bu ülkenin kültürel bir devrime ihtiyacı var, gazete yazarlarının uyanmaya ihtiyacı var. Yazarların, gazete ve televizyon sahiplerinin, yayınevi sahiplerinin aydın hareketiyle her şeyi canlandırabileceğine inanıyorum. Bu hepimizin sorunu. Ben seyirci bulamıyorsam, sen de okuyucu bulamıyorsun, öteki de kitap satacak birini bulamıyor. Öteki korsan müzik cdsiyle uğraşıyor. O yüzden tiyatro zor bir durumda değil bence.

BUNLAR KANDIRMACA

- Peki tiyatrolarda her şey mi yolunda, hiç mi pürüz yok?

- Ben size iddia ederek söylüyorum, dünya tiyatrosu açısından Türk tiyatroları ve tiyatro oyuncuları oldukça iyi bir seviyede. Kimsenin kaygısı olmasın. Oyundaki sahne arkadaşım Akif, Almanya'dan yeni döndü. Özel bir davetle Almanya'nın en iyi tiyatro sahnesinde çok iyi bir oyunda rol aldı. Son derece iyi ağırlanmış orada. Akif gibi daha pekçok arkadaşım gidiyor. Ama sizler duymuyorsunuz bile, haberiniz olmuyor, uyutuluyorsunuz. Biz gayet iyi ve dünyayla entegre durumdayız. Bütün Avrupalı meslektaşlarımızla işbirliği içerisindeyiz. Fakat ne basında, ne görselde bu yok. Ondan sonra tiyatro bitiyor. Hayır, sizin için bitiyor tiyatro, bizim için değil yani. Bu bir kandımaca, böyle bir gerçek yok.

TELEVİZYON ÖNEMLİ

- Dizilerde oynamak tiyatroya karşı vicdanınızı yaralıyor mu peki?

- Televizyon önemli bir şey. Aptal kutusu falan da değil asla. Beni rahatsız eden tek şey şu yıllarda halk ne istiyor felsefesinin güdülmesi. Televizyonu iyi kullanmakla kötü kullanmak arasında çok ince bir nüans var. Ben televizyonda iş yapmayı çok seviyorum, müteşekkirim televizyona. Bana tiyatromu kazandırdı. Televizyondan kazandığım parayla başardım bunu. İnsan ekmek yediği kaba tükürmez.

Emine çok yetenekli bir oyuncu

- Eşiniz Emine Ün çeşitli dizilerde rol aldı. Kendisine tiyatronuzda rol vermeyi düşünür müsünüz?

- Kendisi çok yetenekli. İkimizin oynacayacağı bir oyunda o beklentileri karşılayabilirmiyiz bilmiyorum. Gelecek zamanlarda olabilir ama. O aslında daha çok çocuk tiyatrosu yapmak istiyor. Şartların gelişimine göre bakacağız.

(Kaynak: Yeni Asır)