1 Aralık 2010 Çarşamba

Bulunmaz Tiyatro sanatçılarından Mesut Alptekin'le Ahmet Özkara, Oğuzcan Önver'in "'Ön Sıradakiler' / 'Arka Sıradakiler'" yazısından çok etkilendiler!

Bulunmaz Tiyatro sanatçılarından Ahmet Özkara ile Mesut Alptekin, Bulunmaz Tiyatro sanatçılarından Oğuzcan Önver'in sitemizde yayımlamış bulunduğu "'Ön Sıradakiler / 'Arka Sıradakiler', Hamdi Alkan ve 'Öğretmen Kemal'" başlıklı yazısını değerlendirdiler... (Fotoğraf: Hilmi Bulunmaz)


***


Cin olup adam çarpan Hamdi Alkan'ın önlenemez duygusuzluğu!


Ahmet Özkara / Mesut Alptekin
1 Aralık 2010


Bulunmaz Tiyatro sanatçılarından Oğuzcan Önver'in kaleme aldığı "'Ön Sıradakiler / 'Arka Sıradakiler', Hamdi Alkan ve 'Öğretmen Kemal'" başlıklı yazının varlığını, kadrosunda bulunduğum Bulunmaz Tiyatro'nun kurucusu ve yöneticisi ustamız Hilmi Bulunmaz'dan öğrendim. Bugün, yılın son ayının ilk gününde, öğle paydosuna çıktığım bir sırada okuduğum bu yazının başlığı, bana çok ilginç geldi. Yazı başlığının bu ilginçliği, bende büyük bir merak duygusu oluşturdu...

Benim, hem Bulunmaz Tiyatro sanatçılarından biri olmam ve hem de çekimlerine yeni başladığımız "Ön Sıradakiler" Internet dizisi fragmanının yaptığı etki gücü nedeniyle, bana ilginç geldiği için büyük bir merakla okuduğum bu yazı, okunup bittikten sonra bile ilgimin diriliğini korumamı sağladı.

Biz, Bulunmaz Tiyatro sanatçıları olarak, "Ön Sıradakiler" Internet dizisini yapmaya başladıktan sonra, ben de, Internet ortamında, "Arka Sıradakiler", Hamdi Alkan, "Öğretmen Kemal" ve benzeri konu başlıklarını "tık"lama kararı aldım. Zâten az çok bildiğim ve içime melankolik duygu selleri boca eden "Arka Sıradakiler" televizyon dizisinin bölümlerinden parçalar sunan Internet ortamındaki duruma şöyle bir göz attığımda, insanların ruhlarını derinden yaralayan karabasan imalatçısı bu dizinin, gerçekten eleştirilmeyi hak ettiğine kanaat getirdim. Neyse ki, "Arka Sıradakiler"in ruhumda yarattığı gölgeyi bertaraf etmemi sağlayan Oğuzcan Önver'in yazısı, hiç beklemediğim bir ânda imdadıma yetişiverdi!

"Yaş otuz, yolun yarısına yaklaşıyoruz!" ruhuyla bakışlar fırlatan fırlama tipli koskoca adamların, lise öğrencisi ayaklarına yattığı "Arka Sıradakiler", sadece bu açmaz için bile eleştirilmeyi hak ediyor. Saçı başı dökülmüş koskoca adamların 17-18 yaşındaki çocuk gibi davranmaya çalışması, ancak tüm çabalarına karşın, bir türlü rol kesememeleri, zâten bu televizyon dizisinin en büyük handikaplarından biri. O koskoca, o saçı başı dökülmüş yada dökülmeye başlamış kazık kadar adamlar, öğrenci sıralarına oturdular diye, biz onların öğrenci olduğuna inanmak zorunda değiliz. Ha, epik bir oyun sergileyen devrimci bir tiyatro sahnesinde böyle bir "yabancılaştırma etmeni" söz konusu olsa, biz, bu durumu bir başka açıdan değerlendirip anlayabiliriz. Ancak, burada devrimci bir tiyatral etkinlik değil, kapitalizmin yüzüne makyaj yapan bir televizon güzellemesi söz konusu...

Tüm televizyon dizilerinde olduğu gibi, tüm televizyon dizilerinde olduğu kadar, "Arka Sıradakiler" televizyon dizisinde de, insanın yüreğine işleyen herhangi bir konu yok. Tamamıyla palyatif ve evrensel değerlere teğet geçen bir mantıkla kurgulanmış bulunan "Arka Sıradakiler", insan ilişkilerinin sıcaklığını hızla derin dondurucuya mahkûm eden bir düzlemde gelişiyor!

Zâten başladığı günden bu yana can sıkan "Arka Sıradakiler" televizyon dizisi, öyle bir düzeysiz noktaya geldi ki; "Yeter lan gari!" demek zorunda kalıyoruz... Öğrencilerin özgün, özgür yaşama arzularını "aşk üstüne aşk" temasıyla sündürün "Arka Sıradakiler" televizyon dizisinde bıçak, cinayet, kan, kavga, kız kaçırma, silah çekme gibi sahneler, insanlığın kurtuluşunu ötelemekten başka bir halta yaramıyor.

İşte, insanlığın kurtuluşunu öteleyen bütün bu saçmalıkları üzerimize boca ederek, bizlerin diri duygularını dumura uğratma gayretindeki "Arka Sıradakiler" televizyon dizisinin yönetmeni Hamdi Alkan; "Reyting Hamdi", "Gazman", "Cino" gibi sıradanlaştırıcılıklarla karşımıza çıkmanın yanı sıra, şimdi de DeFacto reklâmı için kameraların karşısına geçip "Cinci Hoca" anlamsızlığıyla cin olup adam çarparak, ne kadar "cinoğlucin", ne kadar "hinoğluhin" olduğunu bir kez daha kanıtlamış oluyor!

Kötü, çok kötü; basit, çok basit; sıradan, çok sıradan; çocuk zekâsının altındaki bir zekayla hazırlanmış ve yıllarca bizi zehirleyen "iş"lere imza atan Hamdi Alkan, magazinelliğin iştahasını kabartan "evlenme-boşanma-yeniden evlenme" kısır döngüsüyle, toplumsal ahlâk yapısını da örselemeyi sürdürüyor.

Bana, bütün bu duyguları yaşattığı için, Oğuzcan Önver'e teşekkür ederim.


***


Ayrıca bakınız:

Bulunmaz Tiyatro sanatçısı Oğuzcan Önver'in anı defteri / 20