"OĞUZCAN'A ELEŞTİRİ VE ÖNERİLER"e yanıt!...
Coşkun Büktel diyor ki:
"Senin yazını okumak, izleyenlerin tercihini değiştirmez. İzlemeyenlere ise asla fikir veremez, çünkü izlemeden yazmışsın. Niye herkes, izlemeden de olsa 'meşhurlar' hakkında yazmak istiyor?"
Coşkun Büktel'i değerlendirelim:
İnsanları uyutan, insanların duygu ve düşüncelerinin önüne aşılması güç engeller koyan televizyon dizilerini eleştirmek, benim aydın olma görevim! Ben, bir aydın olarak, halkımın duygu ve düşüncelerini dumura uğratan kişileri, kuruluşları ve kurumları eleştirmekle yükümlüyüm; bu konuda, halkıma karşı kendimi sorumlu hissediyorum. Ben, aydın olmamdan kaynaklanan yükümlülüklerimin dayattığı görev bilinci nedeniyle, halkımı uyutmaktan başka hiçbir işlevi bulunmayan saçma sapan dizileri eleştirmek konusunda, halkıma karşı kendimi borçlu hissediyorum. "Arka Sıradakiler", "Öğretmen Kemal" tarzındaki dizileri eleştirmek zorundayım; çünkü, bu tür düzeysiz diziler, benim halkımı uyutmayı amaçlıyor. Ben, Bulunmaz Tiyatro'da yapmış olduğumuz entelektüel çalışmalarda, aydın olmanın sorumluluklarından birinin de, halkı uyutan "kültürel ninniler"e karşı mücadele vermek gerektiğini dinliyor, söylüyor ve yazıyorum. Çünkü ben, "herkes" değilim!
Coşkun Büktel diyor ki:
"çünkü izlemeden yazmışsın"
Coşkun Büktel'i değerlendirelim:
Keşke Coşkun Büktel, bu satırları yazmadan önce, diziyi izleyip izlemediğimi, bana bir sorsaydı. Ben, aylar önce, "Arka Sıradakiler" adlı dizinin birkaç bölümünü baştan sona izlemiştim. Bu yazıyı yazmadan önce de, internet üzerinden birkaç bölümünü, defalarca ve defalarca izledim. Siz, aşağıdaki cümleme bakıp, benim bu diziyi izlemediğimi varsaymışsınız;
"Şunu çok açık ve çok net söylüyorum; 'Arka Sıradakiler' televizyon dizisini izlemeyi, beynim bir dakika, sinirlerim iki dakika, gözlerim üç dakika, kulaklarım dört dakika ve midem beş dakika bile kaldırmadı."
Oysa, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, duyguları ve düşünceleri yazıya döküp anlatırken, bazı abartmalara, bazı betimlemelere, bazı imgelemlere, bazı tersinlemelere başvurulur. Ben de, yukarıdaki sözlerle; "Arka Sıradakiler" televizyon dizisinin ne kadar iğrenç bir dizi olduğunu, daha etkili anlatabilmek, bir nebze olsun toplumsal duyarlılık sağlayabilmek için, abartmaya, betimlemeye, imgeleme, tersinlemeye baş vurdum. Yoksa; beynimin, sinirlerimin, gözlerimin, kulaklarımın ve midemin, bu saçma televizyon dizisini kaç dakika kaldırabileceğini, saat tutup ölçmedim. Sadece, anlatımı kuvvetlendirmek, toplumsal duyarlılık oluşturabilmek için yazılmış bir cümleydi bu. Bu cümleden, "Arka Sıradakiler" televizyon dizisini izlemediğim sonucuna varmanızı, bir anlık dikkatsizlik olarak kabul ediyorum. Hem, neden dizinin iyi yada kötü olmasına değil de, benim bu diziyi izleyip izlemediğime takılıyorsun? "Arka Sıradakiler" televizyon dizisini ve "Öğretmen Kemal" adlı televizyon dizisini savunacak hâliniz yoktur herhalde?
Coşkun Büktel diyor ki:
"Özdemir Nutku iftirasından, ancak benim olanaklarımla ulaşılabilen sınırlı bir kitlenin dışında, kimsenin haberi olmayacaktı. Bu konulardan büyük kitlenin hâlâ haberi yok. Bu konularda ne kadar yazılsa azdır. Ama bu konular, insanın piyasayla 'papaz' olmasına yol açan konular olduğu için, hiç kimse, sen dâhil, bunları yazmaya yanaşmıyor.
Sen dâhil, herkes, 'risksiz' konulara yöneliyor, örneğin, 'Arka Sıradakiler'i yazıyor. Hamdi Alkan'ı yazıyor. Kimisi onları neden beğendiğini yazıyor ve en az onlar kadar başkaları da, neden beğenmediğini yazıyor. Çünkü bunun bir riski yok. Sen de 'riskten kaçan kalabalığa' katılıyor, üstelik onlardan daha beter olarak, izlemediğin bir dizi hakkında konuşuyor, ancak Hamdi'den bir tanışma talebi gelip de reddettiğin zaman anlamlı olabilecek absürd cümleler kuruyor, Hamdi'yle tanışmak istemediğini filan söylüyorsun."
Coşkun Büktel'i değerlendirelim:
Sayın Coşkun Büktel, sanırım, 17 Ağustos 2010 tarihli, "Theope üzerine mütevazı düşünceler..." başlıklı yazımı ve bu yazıda geçen "Ve Prof. Dr. Özdemir Nutku'nun üzerinde; 'Türkiye tiyatrosunun Kenan Evren'i etiketi daha afili durmuştu!" ifadelerini çok çabuk unutmuş! Sayın Coşkun Büktel, benim herkes gibi, "risksiz" konulara yöneldiğimi nasıl düşünebilirsiniz? Ben, Özdemir Nutku skandalı hakkında; Sayın Büktel’in yanında yer alıp, yukarıdaki gibi bir cümle kurabildiysem, "Coşkun Büktel ile Özdemir Nutku arasındaki bu olayda tarafsız kalmak Nutku’nun tarafını tutmak demektir. Çünkü ortada bir suç varsa, bu suça tepki göstermeyen herkes suçlu sayılır. 'Ben tarafsızım' demek 'Ben ortada herhangi bir iftira göremiyorum' demektir." diyebildiysem, pek de riskten kaçan kalabalığa katılmış sayılmam!
Coşkun Büktel diyor ki:
"Bu hatalar, insanların elli yaşında koskoca adam olduktan sonra bile tamamen kurtulamadığı komplekslerden kaynaklanıyor."
Coşkun Büktel'i değerlendirelim:
Sanırım, Coşkun Büktel, bu cümlelerle özeleştiri yapıyor; çünkü ben, ortada yaptığım herhangi bir hata, herhangi bir yanlış göremiyorum.
Coşkun Büktel diyor ki:
"Lütfen şimdi kalkıp 'Shakespeare'siz Herifler' hakkında bir yazı yazayım deme! Beni hiç anlamadığını kanıtlamış ve hakkındaki umutlarımı suya düşürmüş olursun."
Coşkun Büktel'i değerlendirelim:
Çok sevdiğim, yazdıklarını büyük bir hayranlıkla okuduğum bir yazar olan Coşkun Büktel, bu yazısıyla, benim ona dair kurduğum hayallerimi ve ona olan umutlarımı kırıp tuzla buz etti. Coşkun Büktel, benden, yazılı bir özür dilemedikçe, tuzla buz olan bu kırıkların bir bütün hâline gelmesi, benim açımdan oldukça zor, hem de çok zor gözüküyor.
***
Ayrıca bakınız:
"Ön Sıradakiler" / "Arka Sıradakiler", Hamdi Alkan ve "Öğretmen Kemal"
Büktel, Bulunmaz Tiyatro sanatçısı Oğuzcan Önver'e yanıt verdi!
www. oguzcanonver.blogspot.com