25 Kasım 2010 Perşembe

Orhan Aydın, LİNÇÇİ olmadan önce "Soros'lu" yazılar yazıyordu!

Beşinci kol...


Orhan Aydın
10 Temmuz 2007


Hayır susmak onaylamaktır biliyorum.

Susmamalı, bilinen gerçekleri sizlerle paylaşmalıyım.

Bana, bu seçim sürecinin öğrettiği birçok şey oldu. Gerçekten kazanımlarım tarifsiz. Dağarcığım öykü zengini.

Edindiklerimi, izlenimlerimi, biriktirdiklerimi sizlerle paylaşmak zamana kalsın. Nasıl olsa, siz değerli okurlarla, yolumuz uzunca bir kavgaya doğru eğim gösteriyor.

Ama yoksul emekçilerden, aydınlardan ve sanatçı arkadaşlarımdan, giderek itilmiş azınlıklardan, duyarlı alevi yurttaşlardan "Bağımsız sol aday" yaftası ile oy avcılığına çıkıp, açıktan oy hırsızlığı yapan bir kafa karıştırıcı, söz cambazını deşifre etmem gerekiyor.

Bunca kara düş kuran siyasiler, memlekette cirit atarken "bu mu yani " demeyin.

Çünkü, sözünü edeceğimiz adamın, bu kara düşlü çıkarcılardan hiçbir farkı yok.

Yetmiyormuş gibi, daha tehlikeli bir safta yer alarak halkın ve emekçi yurttaşlarımın ütopyaları ile oynayarak, "ezber bozma" adına, kan parası ile siyaset yapmaya çalışıp, elini kolunu sallayarak ortalarda dolanıyor.

Ağır mı oldu? O zaman buyurun lütfen.

Seçimler için devlet bütçesinden dağıtılan "arpalıklar" belli.

Halkının özgüveni ve gücü ile, seçimlerde onurlu çalışma yapan siyasi yapı da belli.

Yani kimlerin ne kadar para ile bu arenada ne yaptığı aşağı yukarı bilinen bir durum.

Peki "Bağımsız sol aday" Baskın Oran efendinin harcadığı bunca paranın kaynağı ne? Bir öğretim üyesinin, bu ülkede aldığı maaş ve nasıl yaşamak zorunda bırakıldığı bilenen bir gerçek iken, bu zat, bu kadar parayı sizce nereden buldu?

Nerede ise yalnız başına, arpalıktan beslenen bir sistem partisi kadar harcama yapıyor.

Yoksa bu efendiyi aday gösteren "solcu" partiler, dernekler, vakıflar mıdır varsıl olan?

Açıklayalım.

İstanbul 2. Bölgedeki, 18 adet yüksek kiralı, seçkin seçim ofisine ve tüm bilgisayar donanımlarına, ofislerde çalışan Bilgi Üniversitesi'nden oy avcılarına ödenen para, sokaklardaki el ilanlarını dağıtan gençlere, bölgeyi kuşatan büyük reklam panolarına verilen miktar, ulaşım için kullandığı son model araçlara aktarılan para, TV ekranlarında boy göstermek için basın tekellerine ödenen yüklüce dolarlar, dağıtılan el ilanları, afişler, bez afişler için yapılan harcamalar, yıldızlı otellerde yenilen yemekler, yatılan otel giderleri, konuşma yapmak için tutulan gösterişli salonlar, otel lobileri, dostlarına ikram ettiği kokteyller, tanıtımı için kullanılan müzik gruplarının aldığı astronomik rakamlar, ulaşım ve iletişim hizmetlerinin tamamı, arkasındaki, "dönek solcu" reklam ajansının aldığı kabarık miktar, uçak gel-gitleri, SINIRI OLMAYAN bir fondan yapılıyor.

Bu fon, dünyada birçok kirli işe soyundu. Balkanlar'da ve Rusya'da yaptıkları ortada. Ülkeleri böldü. Halkları birbirine düşman edip, katliamlara sebep oldu. Pembe ya da turuncu boyalarla, amerikancı darbeler gerçekleştirdi. Elini attığı ülkelerin eğitim ve kültür politikalarının Amerika adına yönlendiricisi oldu. Küçük ama temiz Amerikalar yaratmanın para kasası olarak çalıştı. Ellerini halkların kanına buladı. Her gittiği ülkede sol ve sosyalizme karşı, ırkçılık ve etnik kültür silahını kuşandı. Etnik yapılaşmaların ayrışmalarını kaşıdı.

Toplam otuz iki ayrı ülkede faaliyet gösteriyor.

Ülkemizde ise; önceleri, küresel barış ve adalet diye ortaya çıkan bir grubun sınırsız destekçisi oldu. Sayesinde birtakım adamlar "barışçılık" adı altında AB propagandaları yaparak ceplerini doldurdu. Bir genç delikanlıyı ortalara sürerek, onun ‘yakışıklı' duruşunu, ranta tahvil etti ve sonunda delikanlıyı aynı fondan beslenen bir tiyatronun ortağı yaparak ortalardan çekti. Sonraları bazı bildik vakıflara paralar aktararak onların ‘güç dengesi' olmasını sağladı. Hatta bu muhteremin kitaplarının basılmasına aynı vakıflar aracılığı ile öncülük etti. Ulusal ve uluslararası birçok ‘bilimsel' sempozyumun oluşturucusu olarak, emperyalist kültür odaklarının işbirlikçi ayaklarını oluşturdu. Bilgi Üniversitesi'nin, Boğaziçi Üniversitesi'nin ve Sabancı Üniversitesinin palazlanmalarını var gücüyle destekleyip, tüm eğitim programlarının Amerikancı olmasına yol verdi. Bu üniversitelere aktarılan rakamlar milyon dolarlarla ifade edilir durumdadır. Helsinki Yurttaşlar Birliği üstünden ‘Kürt meselesine' el attı. Birçok film festivalinin ve İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın da para kaynağı olarak çalıştı. Önümüzdeki dönem çekimleri tasarlanan birkaç filmin sponsorluğunu da üstlendi. Şimdilerde aynı karanlık fonun ülkemizdeki yürütücüleri, bir TV şirketi kurmanın hazırlığı içindeler.

Bu fonun adı SOROS'tur.

Ve bu kan parasının ülkemizdeki elleri, "eski solcu" diye bilinen aymazlardır... Örgütlenip parayı yönettikleri yapılaşmanın adı da AÇIK TOPLUM ENSTİTÜSÜ'dür.

Bütün bunları nerden mi biliyorum? O saflarda kavga verirken bu aymazlığı görüp safını seçen dostlarımdan biliyorum. Birçoğunun belgesini yayımlamaya da hazırım. Kaldı ki Baskın efendi bunları gizlemiyor. TV ekranlarından Soros'u övme cesaretini bile gösteriyor.

Çok mu ağır geldi.

O zaman, son olarak şunu söylemektir doğru olan; bu parayı alanlar, bölüştürüp kullananlar, bu para ile; sanat, siyaset, yayıncılık, reklamcılık, vakıf ve dernekçilik yapanlar, yani uluslararası borsalardan aparılmış Amerikan parası ile ahkam kesenler, işbirlikçilerdir.

Bu örgütlenmenin isim isim yayınlanması ve deşifre edilmesi gerektiği açıktır.

O zaman bu yiyiciler ve paylaştırıcılar sofrasına bakalım.

Baskın Oran efendi, Açık Toplum Enstitüsü'nün desteklediği TESEV'in danışmanıdır. Bugüne kadarki yürütücü isimleri ise Müdür Hakan Altınay, Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker. Üyeler Nebahat Akkaş, Şahin Alpay, Murat Belge, Özlem Dalkıran, Üstün Ergüder, Osman Kavala, Ömer Madra, Nadire Mater, Oğuz Özerdem, Asaf Savaş Akad, Bülent Eczacıbaşı, Neşe Düzel, Ahmet İnsel, Eser Karakaş, Ayşe Soysal, Ümit Boyner, Salih Ataç ve Salim Uslu. En tepede yani Soros'a en yakın yerde ise İshak Alaton durmaktadır. Bu beylerin bir kısmı aynı zamanda TESEV'in yönetim kurulu üyeleridir.

Tanıdık isimler değil mi? Bu isimlerin önemlice bir kısmının, sözünü ettiğimiz siyasal duruşlar ile olan bağlantıları nerede ise aktif üyelik durumudur. Görüldüğü gibi ‘bağımsız sol aday' da bu tayfadan biridir. Ve bağımsız filan değil, açıkça bağımlıdır.

Bu Soros çetesinin, gizlediklerinin dışında, kimlere kaçar para verdikleri de ortadadır.

Şimdi konuşması gerekenler, kimilerine çok ağır gelen bu soruların muhataplarıdır.

Baskın Oran efendinin arkasına, "bağımsız sol aday" yaftasını yapıştıran, bildik siyasi destekler, partiler, vakıflar, dernekler, iteleyiciler susmamalıdır.

Aydın, yazar, sanatçı diye bilenen "destekçiler" susmamalıdır.

Evet hanımlar, beyler bu AYIP buraya kadar.

oaydinoaydin@gmail.com

(Kaynak: soL)