Hayatın/sanatın hangi alanında olursa olsun, ödül alışverişini benimsemiyoruz. Ödül kavramı ve kurumunun, her alanda ve her anlamda kapitalizmi yeniden ürettiği kanısındayız. Bu nedenle, ödül sözcüğünü içeren bir haber aktardığımızda/yaptığımızda yada bir yorum yazısı yazdığımızda, ödül kavramıyla ilgili bu görüşümüzü dile getirmeye mutlaka özen gösteriyoruz.
Ödül sözcüğünün çağrıştırdığı kavramların, sınıfsal ayrılıklar, sınıfsal ayrıcalıklar taşıdığını düşünüyoruz. Bir kişinin, bir kuruluşun, bir kurumun ödül alışverişine girdiğini gördümüzde, artık onların, sınıf atlamak istediğini varsayıyoruz!
Ortada bir ödül varsa, aynı zamanda, bir de ceza var demektir. Bir kişi, bir kuruluş, bir kurum ödül kazanmışsa, birçok kişi, birçok kuruluş, birçok kurum ödül kazanamamış, ödül kaybetmiş, yani cezalandırılmış olur.
Ortada bir birincilik varsa, buna bağlı olarak, ikincilik, üçüncülük, hattâ sonunculuk dahi var demektir.
Hiç kimsenin, hiç kimseyi sömürmek istemediği bir toplum yapısında, birincilik sözcüğünün içerdiği bir kavramın anlamsızlığı, kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Ancak...
Biz, Oğuz Atay'ın yapıtlarını okuyan ve bu yapıtların varsıllığıyla, düşünsel evrenini genişleten bir anlayışla yayın yaptığımız için, aşağıdaki haberi, okurlarımızın dikkatine sunuyoruz. (HB)
***
Oğuz Atay ödülü Güray Süngü'nün
Bu yıl beşincisi düzenlenen Oğuz Atay etkinliğinde Oğuz Atay Edebiyat Ödülü roman dalında verildi.
İbrahim Yıldırım, Semih Gümüş, Handan İnci, Bülent Yıldız ve Mehmet Fatih Uslu'dan oluşan seçici kurul Güray Süngü'nün 'Düş Kesiği' (Pupa Yayınları) adlı romanını ödüle değer buldu. Edebiyatın genç yüzlerinden olan Süngü'ye ödülü 15 Ekim Cuma günü Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi'nde törenle verilecek.
KÜLTÜR SANAT
ZAMAN
***
Ayrıca bakınız:
"Tutunamayanlar"ın yazarı Oğuz Atay, "Günlük" kitabının aşağıdaki bölümünde, sanki, 1100 imzalı LİNÇ KAMPANYASInın kişiliksizler alayını tarif etmiş!
Bulunmaz Tiyatro (Oğuzcan Önver) da oradaydı!