10 Ekim 2010 Pazar

Bakan Günay'dan Kusturica'ya cevap


Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Emir Kusturica'nın Antalya Uluslararası Altın Portakal Film Festivali jüri üyeliğinden ayrılarak, ülkesine dönmesiyle ilgili tartışmayı daha fazla uzatmak istemediğini belirterek, Kusturica'nın kendisini ''düşman'' ilan etmesine ''Talihsiz bir açıklamadır. Sanıyorum ki kendisine yanlış ve abartılı tercümeler yapılmış'' karşılığını verdi.

Antalya'daki Perge Antik Kenti'ndeki incelemeleri sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Günay, 47. Altın Portakal Film Festivali'nin jüri üyeliğinden ayrılan yönetmen Emir Kusturica'nın açıklamalarını değerlendirdi.

Bir gazetecinin, ''Emir Kusturica sizi düşman ilan etmiş ne diyorsunuz?'' sorusu üzerine Bakan Günay, ''Talihsiz bir açıklamadır. Sanıyorum ki kendisine yanlış ve abartılı tercümeler yapılmış'' dedi.

Kusturica'nın Antalya'yı terk etmesinin ardından festivalin diğer etkinliklerine katılıp katılmayacağının sorulması üzerine Günay, ''Hayır, ben bugün dönüyorum. Kendisine iyi yolculuklar diliyorum. Güvenlikle ilgili bazı şeyler söylemiş. Çok haksızlık. Antalya'ya adım attığından itibaren valimizin talimatıyla ciddi bir koruma verilmişti kendisine. Türkiye'nin güvenli bir ülke olmasını sağlıyoruz. Benim korumayla gezmediğimi bazılarınız zaten biliyorsunuz. Korumayla gezmeyen bakanlardan biriyim. Evimin önünde koruma yok'' diye konuştu.

Bu konudaki tartışmaları uzatmak istemediğini belirten Günay, ''Bir sinema adamı yeni geldiği bir ülkede, ortamı, siyaseti, bakanı nereden bilecek, değerlendirecek? Kendisine ne gibi tercümeler yapılmışsa, hangi abartılı tercümeler yapıldıysa. Ama birilerinin niyeti anladığım kadarıyla üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Bizim için de önemli olan milletin geleceğinin daha iyi olması. Yani milletimiz esenliği, barışı, dostluk ortamı'' görüşünü dile getirdi.

''Bal'' filminin yönetmeni Semih Kaplanoğlu'nun da Kusturica'yı protesto amacıyla festivale katılmayacağının hatırlatılması üzerine Günay, ''Bu tartışmalar olduğu için ben de bunlara duyarsız kalamayacağımı, bu yüzden festivale katılmayacağımı söyledim. Baştan gündeme getirmiş birisi değilim'' dedi.

Ertuğrul Günay, Kusturica'nın önemli bir sinema adamı olduğuna işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti:

''Ama keşke Balkanlar'la ilgili bu talihsizlikleri ifade etmeseydi. Kendisine yanlış tercümeler yapılmış. Dün akşam dinledim. Gelişigüzel cümleler söyledi. Ben Balkanlardaki savaş sırasında Bosna'ya gittim. Bosna'yı, Tuzla'yı, Mostar'ı defalarca gezdim, adım adım gezdim. Savaşın içinde gittim. Çok önemli bir aydınlar grubunun Bosna'ya gitmesine öncülük ettim. Mesela Tuzla'da karşılaştığımız olayı hala unutamam. Tuzla'daki bir bombalamada 70 kişi ölmüştü. Ölenler arasında Boşnaklar, Hırvatlar, Sırplar vardı. Ve galiba 7 yaşından 70 yaşına kadar değişik yaşlarda insanlar vardı. Bu insanların mezarlarına gittim. Farklı inanç gruplarından insanlar yanyana yatıyorlardı. Bu vahşet karşısında duyarsız kalmak ve bunu (abartılıyor) diye anlatmak kabul edilir bir şey değil. 250 bin kişi ölmemiş de 110 bin kişi ölmüş. 10 bin kişi, hatta 1 kişi haksız yere ölmüşse, insan, sanatçı olması gerekmez, Boşnak olması, Türk olması, Müslüman olması, Hristiyan olması, Ortodoks olması fark etmez. İnsan duyarsız kalabilir mi?''

-''İSYAN ETMEMİZİ GEREKTİRMEZ Mİ?''-

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Bosna'ya yaptığı çeşitli ziyaretlerde tecavüz mağdurlarıyla da görüştüğünü ve anlattıklarına tanıklık ettiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

''On tane olması, bin tane olması, yüz bin tane olması fark etmez ki. Bir insanın en büyük masumiyetine bir saldırı olmuşsa, ayaklanmamızı, isyan etmemizi itiraz etmemizi gerektirmez mi? Buna nasıl mazeret arıyorlar? Buna nasıl (geride kaldı, geçmişte kaldı, abartmayalım) falan diye kılıf bulmaya çalışıyorlar. Doğrusu anlamam mümkün değil. İsterseniz bu tartışmayı kapatalım. Çünkü siyasi bir tartışmanın gölgesinde bundan sonraki Antalya Film Festivali zedelenmesin. Bir daha söylüyorum. Antalya bizim için önemlidir. Antalya'daki kültür ve sanat faaliyetlerinin siyasi malzeme konusu yapılmadan geleceğe taşınmasını çok önemsiyorum.''

-''BURSA'YA DAVETLİ DEĞİLDİM''-

Bakan Günay, başka bir gazetecinin ''Emir Kusturica Bursa'ya da AK Parti'li Belediye tarafından davet edilmişti ve Bursa'da problem yoktu. Neden?'' diye sorması üzerine, ''Ben Bursa'ya davetli değildim, davetli olsaydım oraya da gitmezdim. Gitmedim zaten'' yanıtını verdi.

Aynı gazetecinin ''Emir Kusturica, (Bursa'da AK Parti'li Belediye Başkanı beni karşıladı, benimle ilgilendi) diyor'' sözleri üzerine, şu görüşleri dile getirdi:

''Çok güzel. Bu bir siyasi tavır değil ki, bir insani tavır. Ben bir siyasi tavır sergilemiyorum ki. Benim partimin aldığı tavır karşısında söylediğim sözler değil ki. Ben insani bir tavır sergiliyorum. Ben 15 yıl önce de Bosna'da yaşananlarla ilgili bu insani tavrımı sergilemiştim. 1993'te, 1994'de, 1995'te, 1996'da, 2000'de de 2010'da da. 2011'de de bunları söylemeye devam edeceğim. İşte bu, işin siyasi olmadığını, insanı olduğunu gösteriyor. Farkına varılması gereken de budur. Herkesin, işi siyasi mecraya çekmeye çalışanların farkına varması gereken de, bunun siyasetten öte bunun bir insanı tavır olduğunu görmeleridir. Çeşitli sinemacılar da çeşitli aydınlarla beni aynı noktada buluşturan bu insani tavırdır. Yani devlet ve siyaset adamı olmamızın ötesinde insanı duygu ve düşüncelerimiz yok mu? Ben 15 yıl önce Bosna ve Balkanlar'da yaşananlara karşı hangi tavrı sergilemişsem, bugün de aynı yerde duruyorum ve aynı tavrı sergiliyorum.''

Kusturica ile ilgili tartışmaları kendisinin başlatmadığını, bu tartışmalar yaşanmasaydı kendisinin yine de festivale katılmayacağını anlatan Bakan Günay, sözlerini şöyle tamamladı:

''Ben yine katılmazdım ama yüksek sesle de bu soru sorulmazdı. 20. yüzyıl kötü bir yüzyıldı. Savaşlarla başladı, savaşlarla bitti. Kanla atılan bir imzadır Balkanlar'da yaşanan. Eski Yugoslavya'da yaşananlar inanılmaz bir insanlık suçudur. Yani sadece Bosna'da değil, Hırvatistan'da, özellikle de Bosna'da inanılmaz büyük acılar yaşandı. Bunlar için (abartıldığı kadar değil) demek ne demek arkadaşlar. 250 bin değil de 110 bin. Böyle bir savunma olabilir mi?

Zırva tevil götürmez diye bir söz var Türkçe'de. Böyle bir savunma olabilir mi? 20 yaş altındaki çocuklar, kızlar, nice aileler dağıldı. Ailelerin varlığına bütünlüğüne çirkin saldırılarla gölge düşürülmüş. Bir tane olsa bile yetmez mi? Binlerce olmuş. Sadece Srebrenica'da 10 bin kişi katledildi. Temmuz'un 17'sinde 1994'te. Bu yetmez mi? Demin size örnek verdim. Saraybosna pazar yerinde her gün bir çok insan bombalamada öldü. Aynı bombalamada ölmüş 70 insan vardı. Her biri farklıydı. Bir Hırvat, Bir Sırp, bir Boşnak yan yana yatıyordu. Ben buna insan olarak tepki gösteriyorum. Emir Kusturica sanatçı olarak bunu içine sindirebiliyorsa daha ağır bir durum var.''

(Kaynak: Zaman)


***


Ayrıca bakınız:

"500 yıl önce zaten hepimiz Sırptık, yeniden Sırp ve Hristiyan olalım, mesele bitsin" deme geri zekâlılığında bulunan Kusturica, insanlığı kirletiyor!

İnsanlık suçu işleyenleri destekleyen faşist Emir Kusturica'ya karşı çıkabilecek yürekliliğe sahip olan Semih Kaplanoğlu ve "bal"cıları tebrik ederiz!

Benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle beslenen Kültür Bakanı Günay'ın, faşist Kusturica'ya gösterdiği tepkiyi destekliyoruz! (HB)

GENÇ BİR OYUNCUNUN ANI DEFTERİ / 19