4 Temmuz 2010 Pazar

Füsun Akatlı’yı kaybettik


Edebiyat dünyasının önemli isimlerinden Füsun Akatlı, yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak hayatını kaybetti

Miraç Zeynep Özkartal

T. S. Eliot “Aylardan en zalimidir nisan” der. Türk edebiyatı için en zalim ay ise temmuz belki de... Metin Altıok’u, Aziz Nesin'i, Tomris Uyar’ı, Rıfat Ilgaz’ı, Cevdet Kudret’i, Suat Derviş’i, Bilge Karasu’yu, Esat Mahmut Karakurt’u kaybettiğimiz temmuz, dün de Füsun Akatlı’yı aldı aramızdan. Akatlı, yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Geride Akatlı’nın Türkçeye, edebiyata, felsefeye dair denemeleri; öykü ve roman eleştirileri kaldı.

1944 doğumluydu Füsun Akatlı, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nden mezun olmuş, doktorasını da edebiyat felsefesi alanında yapmıştı. Yıllarca ders verdi, öğrenciler yetiştirdi. Türk tiyatrosunda da kayda değer bir yeri vardı. Gencay Gürün’ün genel sanat yönetmenliği döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda başdramaturg olarak görev yaptı. Ardından Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nü yönetti.1968 yılından bu yana yazıları Dost, Soyut, Varlık, Milliyet Sanat gibi dergilerde; Politika, Söz, Cumhuriyet gazetelerinde yayımlanan Akatlı üç yıl süreyle de Milliyet Kitap ekinde eleştiriler kaleme aldı.

Sait Faik Hikaye Armağanı, Simavi Edebiyat Ödülleri, Behçet Necatigil Şiir Ödülü, Cevdet Kudret Ödülleri, Haldun Taner Öykü Ödülü jürilerinde de yıllarca görev yaptı.

Kitaplarının adlarını neredeyse kendini tarif eder gibi seçmişti: “Düşünce Ufkunda Pupayelken”, “Felsefe Gözlüğüyle Edebiyat”, “Niçin Diyalektik”, “Öykülerde Dünyalar”, “Kültürsüzlüğümüzün Kışı”, “Zamansız Yazılar”... Ama onu en iyi anlatan, 66 yıllık yaşamının özeti belki de şu kitap adıydı: “Acıyla, Sevgiyle, Kahramanca”.

Tek kızı Zeynep, babası Metin Altıok’u 17 yıl önce Madımak faciasında kaybetmişti. Bu olayın 17. yıldönümünden iki gün sonra Füsun Akatlı da Metin Altıok’un ve 2003 yılında yine bir 4 Temmuz günü bu dünyadan ayrılan yakın dostu Tomris Uyar’ın yanına gitti. Geride aydınlatıcı yüzlerce yazı, aydınlanmış yüzlerce öğrenci kaldı.

(Kaynak: Milliyet)