13 Nisan 2010 Salı

LİNÇ KAMPANYATÖRÜ Müjde Yılmaz yazdı!

Kadınların Tasviri: Aristofanes’in Lysistrata’sı ve Yunan Kadınlarının Hetaira[1]laştırılması[2]


LİNÇÇİ Müjde Yılmaz
14 Şubat 2010


Antik Yunan eski komedya yazarı Aristofanes’in 2420 yıl önce yazılan ve hâlen pek çok tiyatro grubu tarafından sahnelenen ünlü eseri Lysistrata çeşitli tartışmaları da asırlardır beraberinde getirmiştir. Kadınların yirmi yıldır süren savaşın bitmesi için cinsel greve girmelerini ve ülkenin tapınak ve hazinesini ele geçirmelerini konu alan oyun kimilerine göre feminist literatürün en eski örneklerinden biriyken kimilerine göre de kadınları taşlayan bir eserdir. Bu tartışmalara bir yenisi de Washington Üniversitesi Klasikler Doçenti Sarah Culpepper Stroup tarafından eklenmiştir. Stroup, “Kadınların Tasviri: Aristofanes’in Lysistrata’sı ve Yunan Kadınlarının Hetairalaştırılması” (Designing Women: Aristophanes’ Lysistrata and the Hetarization of the Greek Wife) adlı makalesinde Aristofanes’in Lysistrata adlı oyununda Yunan kadınlarının hetairalaştırılarak temsil edildiğini iddia ederek bunu örnekleriyle açıklamaktadır. Bu giriş yazısında Stroup’un iddiasını nasıl temellendirdiği incelenecektir.

Sunulan argümanların daha iyi anlaşılabilmesi için oyunun öyküsünden kısaca bahsetmekte yarar vardır. Oyun, M.Ö. 411’de, Atina’nın Sparta gibi bazı diğer Yunan medeniyetleriyle savaş içerisinde olduğu bir dönemde yazılmıştır. Atinalı bir kadın olan Lysistrata’nın Atina, Sparta ve diğer bölgelerden kadınları toplayıp onları barışı getirmek için cinsel greve davet etmesiyle oyun açılır. Kadınlar ülke hazinesini ele geçirir ve yönetime el koyarlar. İlerleyen bölümlerde ihtiyar erkeklerden oluşan bir koroyla (genç erkekler savaştadır) kadın korosunun mücadelesini ve kadınların onları alt ettiğini görürüz. Lysistrata da Probulos’u (günümüz valisine benzer bir statüdedir) alt eder. Kocalarını özleyip kaçmak isteyen bazı kadınların Lysistrata tarafından ikna edildiğini ve karısını götürmek üzere gelen Kinesias’ın karısı Myrrhine tarafından oyalanıp barış sözü alınarak geri gönderildiğini gördüğümüz sahnelerin ardından Sparta ve Atina’dan perişan halde olan elçi erkekler gelip barış yapmayı kabul ettiklerini söylerler. Finalde elçiler Yunan topraklarını bir kadın vücudu metafor olarak kullanarak bacaklar, göğüsler vs. üzerinden paylaşır ve kadınlar evlerine döner. Barış sağlanmış ve herkes eski yaşantısına geri dönmüştür.

Stroup’a göre, oyun toplumun temel bir yapısını tersine çevirerek özel hayatın özneleri olan kadınları, kamusal hayata taşır. Evinden çıkmayan, ev işleri ve kocalarıyla ilgilenen kadınlar dışarı çıkmış ve ülke hazinesini, dolayısıyla da yönetimini ele geçirmişlerdir. İlk soru işareti de bu noktada oluşur. Tamamen mahrem görülen, kamusal alanlarda isminin geçmesi bile sorun teşkil eden evli yurttaş kadınların bir komedyada alenen teşhir edilmeleri, üstelik de seks hayatlarından bahsedip yatak odalarını dışarı taşımaları nasıl tepki çekmez?

Yazara göre bu ancak oyundaki kadınların evli yurttaş kadınlar değil, vatandaş statüsünde olmayan, erkeklerle maddi gelir ve pahalı hediyeler karşılığında uzun dönem ilişki yaşayan, hetaira adı verilen kadınlar olarak temsil edilmesiyle mümkün olmuştur. Evli kadınların aksine hetairalar erkeklerle birlikte şölenlere katılır, müzik çalıp dans eder, şarap içerler. Oyundaki kadınların da cinselliklerini kamusal alanda dile getirebilmeleri, şaraba, sekse ve süse püse düşkün olmaları hetairalara özgü denebilecek davranışlardır. Ayrıca evli bir kadının sahnede, hele de bu şekilde, temsili erkekleri rahatsız edecekken hetairalardan bahsedilmesi ve onlarla alay edilmesi oldukça olağandır ve güldürü niteliği taşır.

Yazar, tezini desteklemek için oyundan bazı kısımları ele almış ve kadınların tasvirini incelemiştir. Bu kısımlar oyunun başında kadınların grev üzerine yemin ettiği yer, Kinesias’ın Myrrhine’yi ikna etmek üzere geldiği kısım ve final bölümüdür.

Yemin kısmında kadınların şarabı kylix adı verilen yassı kadehten içmeleri ilk örnektir. Kylix sempozyumlarda[3] içki içmek için kullanılır ve evli kadınlar sempozyumlara katılmazlar (evde şarap skyphos denen daha çukur kadehlerden içilir). Oysa hetairalar katılabilirler ve hatta hetairaların erkeklerle birlikte kylixten şarap içerken çizildiği resimli Antik Yunan vazoları vardır. Ayrıca kadınlar grev için yemin ederken “Bacaklarımı havaya kaldırmayacağım!” ya da “Dört ayak üstüne durmayacağım!” gibi tabirler kullanırlar. Oysa evli kadınların ahlaki olarak bu pozisyonlara girmeleri, üstelik de bunları kamusal ortamda anlatmaları bir komedya oyununda yer alıyor olsa bile hiç hoş karşılanmayacak, halkın tepkisini çekecek bir durumdur. Hetairaların da bazı yerlerde “bacaklarını havaya dikenler” olarak geçmesi ve onları bu pozisyonlarda gösteren vazo resimleri olması oyundaki kadınların hetairalaştırıldığı tezini destekler.

Myrrhine-Kinesias bölümünde de Lysistrata’nın Kinesias’ı önce kötü karşılayıp Myrrhine’nin kocasıyım deyince pohpohlaması tıpkı bir mamanın tavrını anımsatır. Kızına gidip erkeğe cilve yapıp fiyatını (barışı) koparmasını öğütler. Ayrıca bir hetaira adı olan Myrrhine kelime anlamı olarak vajinayı, Kinesias da penisi ima eder. (Zaten evli kadınlara ait isimlerin sahnede anılması hoş karşılanmaz.) Kinesias’ın Myrrhine’ye “altın böceğim” (my golden beetle) demesi de ayrı bir kanıttır, çünkü bu lakap hetairalar ve dansçı kadınlar için sıkça kullanılır.

Final sahnesinde de barış perisinin gelmesi ve onun vücudunun Attika haritası gibi Atinalı ve Spartalı erkekler tarafından paylaşılması, Lysistrata’nın da bunu organize etmesi aynı şekilde pazarlanan bir hetaira imajı sunar. Finalde kadınların eski yaşamına dönmesi de evli kadınların hayatının düzelmesinden çok, hetairaların ücretini aldıktan sonra erkeklere istediğini vermesi durumuyla benzerlik gösterir.

Yazar sonuç kısmında da Lysistrata’nın bizleri pek çok soru işaretiyle bıraktığını yineler. Hetairalar böyle bir iktidarı sağlayabilir mi, evli yurttaş kadınlar bunun içine dahil olabilir mi gibi. Ancak gerçek dışı bir komedya oyununda bile kadınların politik eylemliliği geçici bir tuhaflık olarak kalmış ve daha öteye gidemeden eski düzen tekrar kurulmuştur.


[1]Hetaira: Antik Yunan’da, metres hayatı yaşayan üst sınıf fahişeler.

[2]Sarah Culpepper Stroup, Washington Üniversitesi, Seattle

[3]Symposia kelime olarak içki partisi anlamına gelir. Antik yunan kültüründe geniş bir yeri vardır. Yetişkin yurttaş erkeklerin bir araya gelip çeşitli konularda sohbet ettiği, fikir alışverişinde bulunduğu bir forum ve içkili bir eğlence mekânı niteliği taşır.

(Kaynak: boğaziçi üniversitesi oyuncuları)


***


Oyun'un notu: Yukarıdaki metni, LİNÇÇİ buo.boun.edu.tr sitesinden alarak olduğu gibi yayınladık. Ancak, metinde bulunan LİNÇÇİ ada biz link verip, bu adı biz kırmızı renkle belirginleştirdik.

Ayrıca bakınız:

LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi