14 Ocak 2010 Perşembe

LİNÇ tarlasında geyik otlatan LİNÇÇİLER!

KÖŞE KAPMACA


‘Şaşırmayı özledim. Siz özlemediniz mi’?

LİNÇÇİ Yiğit Sertdemir, LİNÇÇİ Altıdan Sonra Tiyatro ve sonunda açılan yeni bir sahne ‘Kumbaracı50’. 10 yılın ardından hoş gelen yepyeni bir sahne. 5 yılına şahit olmaktan mutluluk duyduğum bir LİNÇÇİ Altıdan Sonra Tiyatro.

Sahnesizlerin sahnesi olmaya da kararlı gibi görünen Kumbaracı50’nin açılışında bir çok ünlü isim de vardı. Yeni sahnede sadece LİNÇÇİ Altıdan Sonra Tiyatro’nun oyunlarını değil diğer özel tiyatroların oyunlarını da izlemek mümkün. Tiyatro camiası içinde sadece rekabet olmadığını gösteren güzel örnekler taşımaya başladı bile bu yeni sahne.

Ve LİNÇÇİ Sertdemir...

Hayranlıkla okuduğum yazar LİNÇÇİ Yiğit Sertdemir, bana hep ‘Aslında kendine çok güveniyor ama bir o kadar da mutevazi ("Mutevazi, genelde mütevazı kelimesiyle çok karıştırılır. Arapçadan dilimize giren mütevazi, TDK'ya göre; Birbirine paralel olan anlamına geliyormuş. Demek ki neymiş? Mütevazı: Alçak gönüllü. Mütevazi: Birbirine paralel." / Kaynak: uludagsozluk.com) bir isim gibi gelir. Sorularımı da düşüncem ile aynı paralelde olan o eda ile yanıtladı. Şaşırmadım.

Sordum cevapladı sordum cevapladı. ‘Hadi artık yazsın bir film senaryosu’ fikrim yine arttı.

Şaşırmayı, şaşırtmayı seven ve isteyen LİNÇÇİ Yiğit Sertdemir’i okuduktan sonra LİNÇÇİ Altıdan Sonra Tiyatro’nun Kumbaraci50 sahnesine bir çivi çakmamak mümkün mü?

“Bana yazar olmayı öğretir misiniz?” bu soru ile karşılatınız mı? Cevap nedir? Böyle bir sorunun cevabı olur mu?

Dili tam olarak bu olmasa da, karşılaştım elbette. Nasıl yazarım, formülü var mı gibi... Yanıtı genelde aynı oldu tabii: ‘Ben yazabiliyorsam, sen de yazarsın işte...’ Sahiden de öyle. Yazmanın elbette kişiye has formülleri vardır. Benim de var. Ama bir rutine bindirip de yeniliklerden kaçmak adına değil bu formüller. Kendi yaklaşımını en iyi anlatacağın yolu bulabilmek için kullandığın araçlar sadece.

Bir önceki sorum ile çelişeceğim belki ama ‘Yazar olmak’ öğretilir mi ki zaten?

Evet işte. Yazar olmak öğretilebilir mi bilmiyorum. Bana kimse öğretmedi. Ben yazar olabildim mi onu da bilmiyorum gerçi. Yazıyorum, ama yazmak yazar olduğunuz anlamına gelmez. Yazmaya meyliniz olduğu anlamına gelir en çok. Yazmaya başladığınız an, kararınız peşinden gelir zaten. Ya yazmaya devam edersiniz, ya da vaz geçersiniz. (vazgeçersiniz.) Yazmaya devam ettiyseniz, yazar olmayı öğrenmişsiniz demektir. Yazar olabildiğiniz anlamına gelmez bu, yazar olmayı öğrendiğiniz anlamına gelir. Derdin var mı? Kimin yok ki? Paylaşmak istiyor musun? Evet. E o zaman mesele yok. Yaz. İyi yazmak zaman içinde olur. Yaz. Yaz. Yaz.

Neredeyse tüm oyunlarınızda yer alan Filifu (doğru mu yazdım) kimdir, nedir?

Söylemem.

10 senenin ardından, sonunda kendi sahneniz. Hoş geldin Kumbaracı50. Ne getirdin, nasıl geldin?

Nasıl geldi, nereden geldi bilmiyorum ama iyi ki geldi. Biz bile hala arada durup “Vay be sahnemiz var olacak iş değil” diyoruz. Hakikaten de olacak iş değil ama oluyor işte. On senenin sonunda, ‘şimdi değilse ne zaman’ diyorsun ve bir anda oluveriyor. Yıllardır aslında bir yer bakıyorduk, olur mu acaba diye. Sonra artık umudumuzu kesmiş iken, birden oluverdi. Karşımıza bir yer çıktı. Hep beraber girdik içine dolandık. Buradan olur ya dedik. Bir hafta içinde karar verdik. Nasıl yaparız, altından nasıl kalkarız diye doğru düzgün düşünmedik bile. Suya atlatık, eh kalabalığız, elbet tutarız birbirimizi boğulmayız diye düşündük. Haklı da çıktık galiba. Herkes çok destek oldu. Olmaya da devam ediyor.

Duvarda çivimiz nasıl olacak? Mimar ve mühendislere yakışır bir slogan.

Aslında nasıl destek olunacağı web sitesinde de yazıyor. Orada daha ayrıntılı anlatılıyor ama kısaca, 50 TL karşılığı bir davetiye satın alıyorsunuz. Bunun karşılığında o sezon LİNÇÇİ Altıdan Sonra Tiyatro’nun oynadığı oyunlardan birine bir kişilik davetiyeniz olmuş oluyor. Böylece hem destek oluyorsunuz hem de oyunlarımızdan birini seyretmiş oluyorsunuz. 50 TL nin katları şeklinde sürüyor bu. 1000 TL destek olan da oldu. Sonra da sizin adınıza hazırlanmış olan tahtaları duvarımızdaki bir panoya çakıyorsunuz. Çok da keyifli oluyor.

10 sene boyunca değişik sahnelerde yer aldınız, çektiğiniz sıkıntıları çok iyi bildiğiniz için sahnesi olmayanlara da sahne açıyor musunuz?

Elbette. Kumbaracı50’nin kuruluş amaçlarından biri de gruplara bir mekan kazandırmak. Sadece kendimize saklamak olmadı niyetimiz. Ve tüm işleyişi de, bizim çektiğimiz sıkıntılar yaşanmasın diyerek belirledik. Burada hiç bir (hiçbir) grup maddi ya da manevi olarak mağdur olmuyor. Bu çok önemli. Zaten öyle yoğun bir talep var ki oynamak için gruplardan, bir şekilde herkese yer vermeye çalışıyoruz. Bu elbette hem çok yorucu, hem de çok gurur verici oluyor bizim için. Umarız da öyle devam eder.

Neden Kumbaracı 50.Tamam Kumbaracı yokuşu (Yokuşu) ama daha kendine özgü bir ad bekliyordum LİNÇÇİ “Altıdan Sonra Tiyatro” dan. (Ya da LİNÇÇİ Yiğit Sertdemir'den) Yane (Yani) isim insanların daha çok aklında kalması için gizli reklam mı?

İsmi LİNÇÇİ Aslı Can Kortan koydu aslında. Projesini çizmişti mekanın, altına da Kumbaracı No 50 yazmış. Hoşumuza gitti akılda kalıcı diye. Hiç zorlamadan ve zorlanmadan bu ismi koyduk. Bazen sahiden de çok kasmamak gerekiyor en argo tabirle. Geldiği gibi olmalı. Bizim yıllardır tiyatro yapma şeklimiz gibi. Gizli bir reklam da değil aslında. Çoğu kişi mekanın ismi LİNÇÇİ ALTIDAN SONRA TİYATRO olmalı dedi. Ama biz sadece bize ait olmayacağı için bu ismi koymak istemedik. İyi de yaptık bence.

Bazı özel tiyatrolardan çok güzel destekler alıyorsunuz. Kendi oyunlarını sizin sahnenizde oynayıp geliri Kumbaracı50'ye bırakacaklar. Bu çok sevindirici. Demekki (Demek ki) sadece rekabet değil, dostluk da var tiyatroda...

Evet ilk ay destek ayı olarak belirlenmişti ve bazı özel tiyatrolar bize destek olarak oynamıştı. Kesinlikle dayanışmanın en güzel örneklerinden biriydi. İçinde olan bizler çok daha iyi gördük bunu. İstendiğinde olabiliyormuş dedik. İnandığımız gibi olması çok önemliydi.

LİNÇÇİ Yiğit Sertdemir ne zaman yazacak film senaryosu?

En yakın zamanda. Başını kaldırabildiği ilk anda. Sen yapımcı bulduğun anda. Daha sayayım mı?

Yazarlık, oyunculuk, şimdi de kendi mekanınızın yöneticiliği ve artan onca sorumluluk. “Nasıl bir işe giriyorum ben böyle” dediğiniz zamanlar oldu mu daha başlarda bile?

Eğer yalnız olsaydım derdim çokça. Açıkçası, Kumbaraci50’nin açılışına yakın bir zamanda yorgunluktan olduğunu tahmin ettiğim bir rahatsızlık da geçirdim. Sürmenaja yakın bir şeyler. Ama o kadar kalabalığız ki biz. LİNÇÇİ Altıdan Sonra Tiyatro, öyle bir ekip ki... Sağlıklıysam, ayakta durabiliyorsam, durabiliyorsak; bu kadar özel bir ekip olduğumuz içindir. Bütün bunları bir arada yapabilmek de, yaptığından utanmıyor olmak da, bu ekibin marifetidir, benim değil. Bakalım... Sağlıklı olmak önemli... Öyle devam etsin de... Gerisi kolay...

LİNÇÇİ Yiğit Sertdemir oyunlarının sonunda, “Ne oluyor yaaa?” diyor insan... Chuck Palahniuk tadı alıyorum ben? Siz?

Bu çağın tadıdır o aldığın. Bu çağın algısının tadıdır. Ben hep aynı şeyi söylüyorum. Bir derdi paylaşmanın en iyi yolu benim açımdan kara mizahtan geçiyor. Bizim toplum açısından da durum böyle. En algılanır yöntem bu bence. Bilgi zehirlenmesi de kötü, cehalet de. İkisinin ortasında bir yerden birlikte üretebileceğimiz bir çağın içindeyiz. Geri tepmenin manası yok. Benim yazdığım oyunların sonunda böyle olması da, aslında enikonu benim hayatı böyle algılıyor olmamdan geçiyor. Şaşırmak istiyorum. Demek ki başkaları da istiyor. Ve ben de şaşırtıyorum. Seviyorum şaşırmayı. Özledim de. Siz özlemediniz mi?

Bekleme Salonu Şehir Tiyatrosu'nda sahnelenmeye başladı. Genç yaşta edinilen bu kaçıncı başarı ve hisler neler?

Başarı mı bilemem. Onu geç. Ama his çok özel. Oynayanlar yakın arkadaşlarım. Yönetense, okul arkadaşım, LİNÇÇİ Tolga Yeter. İlk yazdığımda, ‘Ben de bir gün yöneteceğim bu oyunu kardeşim’ demişti. Sahiden de kardeşimdir. Onun yönetmesi bambaşka bir his. Okul zamanı birbirimize verdiğimiz sözün neticesini sahnede görmek çok gurur verici. Çok göz yaşartıcı. Herkese nasip olmaz evet. Şanslıyım. Ne diyeyim ki...

(Kaynak: tiyatrom.com)


***


Oyun'un notu: Yukarıdaki metni, LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur'un sahibi olduğu LİNÇÇİ tiyatrom.com sitesinden alarak olduğu gibi yayınladık. Ancak, metinde bulunan LİNÇÇİ adlara biz link verip, bu adları biz kırmızılaştırdık! Ayrıca çok bariz yazım yanlışlarını yeşilleştirip, az bariz olan yanlışlara hiç dokunmadık!

Ayrıca bakınız: Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi