16 Kasım 2009 Pazartesi

Coşkun Büktel


"Yaşasın Sansür" sloganının mucidi, linç iftiracısı A. Ertuğrul Timur, "3. Abdülhamid" lakabını bileğinin hakkıyla kazandığını bir kez daha kanıtladı:

TİYATROM SİTESİNİ BİR KEZ DAHA ZİKZAK YAPARAK BİR KEZ DAHA YENİDEN YAYINA SOKAN TİMUR...

"SAKINCALI" KONULARI SANSÜRCÜ SUÇLAMASINA MARUZ KALMADAN SANSÜR EDEBİLMEK İÇİN, SİTESİNİN "BANNER"İ ALTINA, HAREKETLİ YAZILARLA, ŞU YAYIN İLKESİNİ DE KOYDU:

"Tiyatrom sadece e-mail adresimize gelen yazı ve haberleri değerlendirmekte, herhangi bir sosyal iletişim ağı, mail grup , forum yada başka bir kaynaktan HABER ALINTILAMAMAKTADIR..."

Halka ve tiyatro sanatına yararlı yayın yapmak niyetindeki yayıncılar, yayın ilkelerini belirlerken, kendi bireysel yararlarını değil, halkın yararlarını gözetirler. Peki Timur'un, yukarıda aktardığımız yayın ilkesi neye ve kime yarıyor? Neye yaradığını somut bir örnekle biz açıklayalım, kime ve kimlere yaradığını ise okurlar bulsun:

Yan sütunda

"Kazmacıbaşı" Orhan Alkaya ve İŞTİSAN, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nu alkışla mı yıktı, buldozerle mi yıktı?

başlıklı bir haberimiz var. 8 Kasım 2009'da yayınladığımız bu belgesel haberde, ne anlatılıyor?

"Tiyatrolar yalnızca alkıştan yıkılsın" diye kampanya başlatan İŞTİSAN'ın (İstanbul Şehir Tiyatroları Sanatçıları Derneği) ve İŞTİSAN yönetim kurulu üyesi Orhan Alkaya'nın, Kadir Topbaş tarafından iktidara (genel sanat yönetmenliğine) getirilmelerinden sonra, Muhsin Ertuğrul sahnesinin yıkımını engellemek yerine, tam tersine, yıkımına nasıl imza atıp onay verdikleri anlatılıyor ya da hatırlatılıyor.

Başka ne yapılıyor?

Alkaya ve İŞTİSAN'ın açtığı "yalnızca alkıştan yıkılsın!" kampanyasına imza vermiş Büktel ve Bulunmaz gibi "enayilerin" imzalarını, genel sanat yönetmenliğini ele geçirmek için, Topbaş'a karşı "pazarlık gücü" olarak kullandıkları ve Topbaş'tan iktidar ruhsatını aldıktan sonra, topladıkları o imzaların gereğini yapmak yerine, tam tersini yaptıkları ve Topbaş'ın yıkım projesinin "sosyalist"(!) taşeronları olmaya razı oldukları için, Orhan Alkaya ve İŞTİSAN'dan hesap soruluyor.

Başka?

"Tepebaşı’na Dram Tiyatrosu, Şişhane’ye Beyoğlu Sahnesi…” vadetmiş ve “Şişhane’deki Türk Hava Yolları (THY) eski binasını çok önemli ve ideal boyutta bir sahne haline getireceğiz” demiş olan Topbaş'tan, THY binasını aslında nikah salonu haline getirmiş olmasının ve Dram Tiyatrosu için aradan geçen yıllara karşın bir tek çivi bile çakmamış olmasının hesabı soruluyor.

Başka?

Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nu yıkarken, daha iyi bir Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu yapacaklarını ve bu yeni Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nu 2009 yılında —"Ekim ayı içinde" (Alkaya) ya da "29 Ekim'de" (Topbaş)— açacaklarını söylemiş oldukları halde, bütün medyada ve tiyatro sitelerinde bu vaatler yayınlanmış olduğu halde, ve takvimler 29 Ekim 2009'u haftalar önce geçtiğimizi kanıtladığı halde (Bugün, 14 Kasım 2009) yeni Muhsin Ertuğrul'un hâlâ niçin açılmadığı ve ne zaman açılacağına dair niye hiçbir belirtinin bulunmadığı konusunda Alkaya ve Topbaş'tan hesap soran biricik yazıya

(Feridun Çetinkaya'nın "Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu bir başka bahara mı?" başlıklı son yazısına)

link veriliyor.

Evet, bizim

"Kazmacıbaşı" Orhan Alkaya ve İŞTİSAN, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nu alkışla mı yıktı, buldozerle mi yıktı?

başlıklı yazımızda, halk adına, özetle, Alkaya, Topbaş ve İŞTİSAN'dan, tutulmayan vaatlerin ve yapılan yıkımların hesabı soruluyor.

Peki, Timur (ve Timur gibi linç iftiracısı tüm diğer yayıncılar) ne yapıyor? Kendilerine "temiz tiyatrocu" diyen ve bizi "küfür yayıncısı" diye tanımlayan bu yayıncılar(?) bu konularda yalnızca susmayı tercih ediyor. (Yani onların yalnızca Özdemir Nutku skandalını, Ölüleri Gömün skandalını, bir başka deyişle, "Büktel'in özel meselesi" bahanesiyle geçiştirebilecekleri skandalları, yalnızca onları) görmezden geldiğini sananlar, fena halde yanılıyorlar. Nutku'dan iftiranın hesabını soramayanlar, gayet doğal olarak, Topbaş'tan da tutulmayan vaatlerin hesabını soramıyorlar.

Timur ve Timur gibi linç iftiracısı yayıncıların "tümü", ne yukarıda açıkladığım hepsi de belgeli, vahim gerçekleri haber yaptılar; ne Kadir Topbaş, Orhan Alkaya ve İŞTİSAN'dan, vergi ödeyen halk adına hesap sordular...

Ne Feridun'un yazısına link verdiler, ne de benim yazıma link verdiler.
Peki niye link vermiyorsun Timur?

Timur cevabı önceden hazırlamış: "Tiyatrom sadece e-mail adresimize gelen yazı ve haberleri değerlendirmekte, herhangi bir sosyal iletişim ağı, mail grup , forum yada başka bir kaynaktan HABER ALINTILAMAMAKTADIR..."

İyi de, bir "temiz tiyatrocu" olarak getirdiğin bu yayın ilkesinin halka bir yararı yok ki...

Sizler "temiz tiyatrocuyuz" diyerek, Topbaş'tan, Alkaya'dan, İŞTİSAN'dan tutulmayan vaatlerin hesabını sormayacaksınız; hesap soranları ise "küfürbaz" diye niteleyip, "küfürbazlar"(!) hakkında iftiralar üreterek, linç kampanyası düzenleyeceksiniz. Bu nasıl bir alçaklıktır?

Olası cevap: Bizi destekleyen 1100 kişi var, siz ise 5 kişi bile değilsiniz. Madem ki çoğunluk bizden yana, demek ki haklı biziz, demek ki alçak sizsiniz!

Genco Erkal'ın da dahil olduğu o 1100 iftiracı, egemenlerden hesap sormamayı temiz yayıncılık, sormayı ise "küfür yayıncılığı" sanmaya devam ediyorsa, devam etsinler.

Biz, 1100 iftiracı tarafından desteklenmektense, belgelerle kanıtlanmış hakikat tarafından desteklenen ve susmaya asla razı gelmeyen "iki küfürbaz"(!) olarak kalmayı tercih edecek ve kalmaya devam edeceğiz. CB

NOT: Tuhaf şey! Timur'un, zaman zaman, doğru, haklı ve halka yararlı şeyler yazdığı da (hem de hâlâ) oluyor. Onun bu tür yazılarını ben ve Hilmi Bulunmaz, ya kaynağına link vererek aktarıyor ya da yalnızca kaynağına link vererek halka duyuruyoruz.

Biz, hiçbir siteye yazı göndermediğimizi ama tüm sitelerin (yalnızca kaynak göstermek ve tahrif etmemek koşuluyla) tüm yazılarımızı izin istemeksizin tepe tepe kullanabileceğini onlarca kez ilan ettiğimiz gibi, burada da, bir kez daha tekrarlıyoruz. Yani Timur'a asla yazı göndermedik, asla da göndermeyeceğiz. Ama Timur ya da herhangi bir yayıncı, yazılarımızı izin istemeksizin yayınlama hakkına ve olanağına yine de sahipler. Bu hakkı ve olanağı kullanmayı hâlâ düşünmüyorlarsa, bu onların bileceği ve okurların değerlendireceği bir iş...

Timur'un Talat Halman skandalı'na karşı tutarlı tavrını bir kez daha ifade ettiği son yazısını, Hilmi Bulunmaz, kaynağına link vererek kendi sitesine aktarmış. Timur'un söz konusu yazısını Bulunmaz'ın sunuşuyla okumak için, lütfen

TIKLAYINIZ!