Bileyci Kurhan'ın iftirada sınır tanımayacak kadar çılgınlaşması, onu linççi dostları dahil tüm tiyatro insanlarımız için, domuz gribinden bile daha tehlikeli kılıyor.
COŞKUN BÜKTEL / 20 Kasım 2009
Feridun Çetinkaya'nın yazılarını bilirsiniz. Örtbas etmek için değil de, teşhir etmek için yazıldığından, onun yazılarındaki ifadeler açık, direkt, nettir. Çetinkaya'nın cümleleri, daima, herkesin ve en kolay anlaması amacına yönelik olarak dizayn edilmiştir. Çetinkaya ciddi ve bilimsel bir yazardır. Belge göstermeden, belgelerin kaynağına link vermeden konuşmaz. Yazısında birini suçluyorsa, suçladığı kişinin görüşlerini okurlarından saklamaz. O görüşleri anlamlı parçalar halinde alıntılamakla da yetinmez; suçladığı kişinin görüşlerini, orijinal kaynağına aktif link vererek, okurları için bir tıkla ulaşılır kılar.
Oysa yine herkes bilir ki, "Bileyci Kurhan"ın o taraklarda hiç bezi yoktur. Kurhan, okuyucu olarak, kendisine kanıtsız belgesiz inanacak kadar salak bir avuç insanı yeter sayıyormuş, sırf o kadar salaklar için yazıyormuş gibidir. Yazılarında suçladığı insanların gerçekte ne dediğini okurlar öğrenecek diye ödü patlamaktadır sanki. Suçladığı insanların gerçek görüşlerini okurlar öğrenmesin diye, o görüşleri okurlardan bucak bucak kaçırır. Okurları, o görüşlerin aslını öğrenmeye layık bulmuyor, okurların o görüşler hakkında Kurhan tarafından uydurulan yalan ve iftiralara inanmasını yeterli buluyordur. Bileyci Kurhan, kanıt ve belge göstermeyi, link vermeyi, Büktel gibilerin "takıntısı" olarak aşağılar. Fesat kocakarılarınki gibi kanıtsız, belgesiz, linksiz, asılsız iftiralardan ibaret suçlamalarının "kocakarı masalı formatını" örtbas etmek ve aklı sıra inandırıcı kılabilmek için, Kurhan'ın bildiği tek "numara"; bizim Mimesis dili dediğimiz, yaşamayan, yapay, soğuk, mesafeli, içi boş, anlamsız (ama tam da bu nedenlerle kendini entelektüel sanan pek çok saftoron üzerinde elit izlenimi yaratan) bir yavuz hırsız soğukkanlılığıyla iftira ve yalanlarını soslamasıdır.
Belge gösteren, belgelerin kaynağına aktif link veren, karşı tarafın görüşlerini okurlardan saklamak yerine o görüşlerin orijinal kaynağına da aktif link veren, vicdan sahibi insanların dürüst ve bilimsel yazılarını, Kurhan'ın o yavuz hırsız soğukkanlılığıyla "zırva" diye nitelemesi ve "zırva" saydığı o dürüst ve bilimsel yöntemleri yazılarında kullanmaktan ısrarla kaçınması; bir başka deyişle, kanıtsız, belgesiz, kaynaksız, linksiz biçimde ağzına geleni söylemeyi ilke edinirken, ciddi/bilimsel/belgesel yazıları "zırva" diye nitelemekle o yazıların "zırva" olacağını sanması...
...Tehdit ve iftirayı "zırva" (ya da "küfür") saymayan, linç iftiracısı, "Bileyci Kurhan"a has "zekâların"(!) en belirgin özelliğidir. Bu yüzden, "Bileyci"ninki gibi linççi zekâlar dün; örneğin, (Özdemir Nutku'nun iftirasına uğradığını DT'nin −yani devletin− CD kaydıyla iki kere iki dört gibi belgelemiş olan) Coşkun Büktel'i bile Nutku'ya iftira etmekle suçlayabildikleri gibi (Bakınız: "Linç iftirası"); bugün de, (yukarıda linkini verdiğimiz Tiyatrocu Nedim Saban’ı hedef alan ırkçı saldırıyı kınıyorum başlıklı arşiv yazısıyla kanıtlamış olduğu üzere) Türk tiyatrosunda ırkçılığın baş düşmanı olduğu bilinen Feridun Çetinkaya'yı bile, ırkçı ya da "ırkçılığın avukatı" olarak suçlayabiliyorlar. Kanıt ya da belgeye ihtiyaç duymaksızın, yalnızca kendi salakçasına "aşırı yorumlarına" dayanmakla yetinerek insanları böylesine iğrenç bir suçla suçlayabilen bu yaratıkların zekâlarından söz ederken, tabii, yalnızca "sözün gelişi" konuşmuş oluyoruz. Biz, aslında, "Bileyci Kurhan" gibi linçsever vandalların "zekâsını", "melanet/kötülük" olarak tanımlamayı, onların kafatasları içinde barınan şeyi ise beyin yerine "tümör" diye adlandırmayı daha uygun buluyor ve bu tümörleri tüm tiyatrocularımız, hatta "Bileyci"nin dostları için dahi, domuz gribinden bile daha tehlikeli sayıyoruz.
Bu "tümörlerin" bıçakları bileme tehdidini, elbette ki, ciddiye alıyoruz. (Kafatasının içinde beyin yerine tümör bulunduğunu düşündüğümüz zekâlardan her pisliği ummamız tabiidir.) Ama buna rağmen, ırkçılığın baş düşmanı Feridun Çetinkaya'yı "ırkçı", iftira mağduru Coşkun Büktel'i "iftiracı" yapmaya kalkıştıklarında, bu Kurhanvari tümörler cevabımızla karşılaşmaya ve şapa oturmaya, küle osurmaya mahkum olacaklarını bilmeliler! Bizi bıçaklamasınlar ya da linç etmesinler diye, bu karanlık linç tarikatının tehdit ve iftiralarına göz yumacak ya da sessiz kalacak değiliz.
Feridun'un neredeyse her cümlesi belgelenmiş, ciddi ve bilimsel yazısını; ihbarcı ve linççi vatandaş üslubuyla, kanıta manıta hiç ihtiyaç duymaksızın, aklına gelen her türlü kirli sıfatla niteleyen ve "karaya kolayca ak diyen" bir "çılgının" rahatlığıyla, Feridun'un o nitelikli yazısını "zırva" diye tanımlamaktan çekinmeyen "Bileyci"nin; (ancak "yalan makinası" Mustafa Demirkanlı'ya ait sitede yayınlayabildiği) “Feridun Çetinkaya’nın Irkçılığın Avukatlığına Soyunması Neyi İma Ediyor?” başlıklı yazısını, yarın öbür gün silinmesi ihtimaline karşı, Hilmi Bulunmaz, sitesinde bulunan "Kurhan'ın Çöp Kutusu" adlı bölümde, "virgülüne dokunmaksızın" aynen yayınladı.
Konjonktür değiştiğinde, tüm vandallar ve linççiler gibi Demirkanlı'nın da bazı yazıları (kedi pisliğini örtbas edercesine) silip yok ettiğini, bazı yazıları ise bulunamayacak köşelere kaldırıp link adreslerini değiştirdiğini (pek çok örneğe tanık olarak) yazmışlığımızdan ötürü ve "Bileyci"nin yazısını en garantili sitede ve tahrif edilmemiş biçimiyle okuyabilmeniz için; yazının Bulunmaz sitesindeki sayfasına link veriyoruz.
İftira ve tehditte sınır tanımayan alçakların, bu kez, Feridun gibi bir insan evladını bile ırkçılık gibi iğrenç bir suçla suçlayacak ve hedef gösterecek kadar kendini kaybettiği bu yeni linç denemesini ibretle okumak için, lütfen..
TIKLAYINIZ!