Hilmi Bulunmaz
3 Ağustos 2009
.
.
OYUN dergisinin Ağustos 2009 tarihli sekizinci sayısı, matbaacının verdiği söze göre, ayın biri olan cumartesi günü yayınlanacaktı. Tüm hesaplar ona göre yapılmıştı. Ne var ki, matbaacının azizliğine uğradığımız için, dergimizi ayın üçünde teslim alabildik.
.
Bugün 3 Ağustos 2009. Dergimiz OYUN, ayın tam birinde yayınlanamayıp, ancak bugün, yani iki günlük gecikmeyle yayınlanabildi.
Benim, halkımın ve tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle beslenen
Devlet Tiyatroları
ile
Şehir Tiyatroları
yönetiminden, bu tiyatroların oyun günleri programlarını içeren reklamlar almamama karşın, bu iki günlük gecikme için, halkımdan ve tüyü bitmemiş yetimden özür diliyorum.
.
Dergimiz, her ne denli
Lemi Bilgin
yönetimindeki
Devlet Tiyatroları
ile
Ayşe Nil Şamlıoğlu
yönetimindeki
Şehir Tiyatroları
bütçesinden aldığı reklamlarla beslenen "resmi" bir dergi olmayıp devletin ideolojisine boyun eğmese de, yani adlarını saydığım bu zatların ağızlarından dökülecek sentetik incilere sahte hayranlıklar beslemese de, ayın birinde yayınlanamadığında, kendisini, halkın ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen bir alçalmışlık içerisinde hissediyor. En azından ben, dergi ayın birinde yayınlanamadığında, derginin kurucusu ve sahibi olarak kendimi, halkın ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen, aşağılık bir varlık olarak algılıyorum. Madem ki bir tiyatro dergisi yayınlıyoruz ve madem ki bu dergi, her ayın birinde yayınlanması gerekiyor; herhangi bir nedenle derginin yayınlanmasında bir gecikme yaşadığımızda, bu durumda çok büyük üzüntü duyuyorum. Yukarıda da belirttiğim gibi, bu alçalmış durumum nedeniyle, okurlarımın her birinden ayrı ayrı ve ayrıca toplu olarak çok büyük özür diliyorum. Ben,
Devlet Tiyatroları
ile
Şehir Tiyatroları
bütçesinden beslenmesine karşın, o kurumların programlarını içeren reklamlarını tam zamanında yayınlamayan dergi sahipleri gibi davranamam. Kendime
"Halkın ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen dergi sahibi!"
dedirtemem. Böyle bir alçaltıcı yaftayı yediğimde, asla ve asla uyku uyuyamam. İnsan içine çıkamam. Çoluk çocuğumun yüzüne kesinlikle bakamam. Çoluk çocuğumun soru yumağı içeren gözlerinden ürküp kaçacak delik ararım.
.
Dergimizin sekizinci sayısını, beyaz renkli kartal otomobilden alıp onlarca metre ileride bulunan işyerimize ben sırtlanarak taşıdım. Bu durumdan yüksünmüyorum. Sadece, pazar günü sırtımda oluşan dayanılmaz ağrılarım biraz daha arttı. Hepsi bu. Halkım ve tüyü bitmemiş yetim için bu ağrılara katlanabiliyorum. Halkım ve tüyü bitmemiş yetim için OYUN dergisini, arzu ettiğim yazılarımın yayınlanmamasına karşın, sırtımda taşımayı sürdüreceğim. Ya devlet güçlerine sırtımı dayayıp halka sırt çevirecek yada halk güçlerine sırtımı dayayıp devlete sırt çevireceğim. Bu sırt dayamaların asla bir üçüncü şıkkı yok.
.
Tüm olumsuzluklarına karşın, ben bu OYUN'da varım. Bu OYUN'u, sadece ve sadece halkımın ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunmak için sırtımda taşıdım, taşıyorum, taşıyacağım. Ancak, OYUNpolemik projemi rafa kaldırmış değilim. Çünkü, Türkiye tiyatrosunu geri vitese takıp, başta
MUSTAFA DEMİRKANLI
olmak üzere,
COŞKUN BÜKTEL
ile
HİLMİ BULUNMAZ
adlı iki onurlu insanın sanatsal ifade olanaklarını imha etmek için
"KINIYORUZ!"
aldatıcı başlıklı bir
LİNÇ KAMPANYASI
başlatan
"TİYATRO YAYINCILARI BİRLİĞİ"
adlı gerici oluşumun karşısında dimdik durabilmek için, polemikten asla kaçınmayan, sosyalist ideolojinin ivmesiyle hareket edecek OYUNpolemik, mutlaka yayınlanmalı. Bu derginin yayınlanacağı zamanı şimdilik veremesem de, böyle bir dergiyi mutlaka yayınlayacağım.