14 Temmuz 2009 Salı

Macbeth çizgisini mi yitiriyor?

Macbeth'le başlayan çizgi roman tartışması


Pakize Barışta
12 Temmuz 2009


Bir romanın, edebiyat dışı başka bir ifade midyumuna, örneğin sinemaya, tiyatroya, operaya veya çizgi romana aktarılması –yani uyarlanması- sonucunda edebiyat zarar görür mü?

Edebiyat öyle kolay kolay zarar görmez.

Ve bu sorunun cevabı da çok nettir aslında: şayet uyarlama denilen işlem, kültürel ve estetik olarak hakkı verilerek doğru dürüst yapılıyorsa ve sonuçta ortaya yeni bir ürün, yeni bir kalıcı biçimlendirme çıkıyorsa, kaynak (yani roman) değerinden kaybetmez bence.

Şayet uyarlama yanlış ve kötü yapılmışsa da, kaybedecek olan taraf yeni ifade aracıdır zaten; ortaya değersiz bir film, değersiz bir oyun, değersiz bir çizgi roman çıkar zira, hepsi bu.

NTV Yayınları, Macbeth’i Çizgi Roman Dünya Klasikleri projesinin ilk kitabı olarak geçen hafta yayınlayınca; çizgi roman, roman mıdır, ya da edebiyat mıdır, tarzı soruların etrafında dönen haberler ve yazılar yayınlanmaya başladı medyada.

Böyle bir tartışmanın, kültürümüze ve edebiyatımıza yararlı olacağını düşünüyorum. Zira bir klasiğin, yeni ve modern bir ifade aracıyla başarılı bir biçimde yeniden yorumlanmasında karşılıklı diyalektik bir ilişki vardır; ki, bu ilişki sonucu her iki kültür aracının hayatı da –adeta birbirini tetikleyerek- zenginleşir ve olgunlaşır.

“Goethe, çizgi roman sanatına ait ilk prototip örnekleri veren bir çizer olan Rudolph Töpffer’in çalışmalarına bayılmış ve bunların yeni bir sanatın öncüsü olabilecek ürünler olduğunu daha o dönemden ısrarla vurgulamıştı.” (Hikmet Temel Akarsu)

Goethe’nin çizgi romana olan bu ilgisi bence edebiyatın geleceğiyle ilişkiliydi; bu yeni tür, edebiyata yeni bir kan sağlayacaktı çünkü.

Çizgi romanın Türkiye’de edebiyatı bir başka boyutta yeniden gündeme getireceğine, edebiyat okuru kitlesinde bir artış sağlayacağına, özellikle de gençlerin ve çocukların edebiyata olan ilgisini tetikleyerek arttıracağına inanıyorum.

Bana göre, –bizimki gibi edebiyat okuru az olan- bazı toplumlar için daha çok edebiyatın ne anlattığı önemlidir (tabiatıyla sanatın öz tarifi dışında, kültür politikalarıyla ve toplumu alıştırmayla ilgilidir bu), bazı toplumlar içinse edebiyatın nasıl anlattığı ne anlattığından daha fazla önem kazanır. Edebiyatın nasıl anlattığına daha çok –alışılagelmiş tanımıyla- gelişmiş toplumlar önem verir, ne anlatıldığı hususuna doymuşlardır zira; nasıl anlatıldığının arayışları içindedirler ve biçimde derinleşmeye yönelirler bu yüzden.

Çizgi Roman Dünya Klasikleri, okunduğunda ve seyredildiğinde, edebiyata uzak kalmış insana, bu ifade ve sanat aracının amacının ne olduğunu, ne için var olduğunu algılatır bence. Bu açıdan bakıldığında çizgi romanın görsel gücü, insanı edebiyatla buluşturucu bir vesiledir. Ama bana göre esas olan şudur ki, roman romandır; yani kendi bütünlüğü içinde bir edebi ifade aracıdır, çizgi roman da çizgi romandır; yani kendi yaratıcılığı içinde yeni bir kültür ve ifade aracıdır. Aralarındaki ilişki şayet uyarlama kültüründen geçiyorsa –ki NTV’nin Macbeth’i bence öyle-, edebi bir aidiyet durumu da ayrıca söz konusudur.

Ünlü çizgi roman Watchmen, 1988’de bilimkurgu edebiyatının en önemli ödüllerinden Hugo’yu alarak bunu başaran ilk çizgi roman olmuştu. (2009’dan itibaren Hugo ödüllerinde çizgi romanlara ayrı bir kategori açılmaya başlandı artık.)

Ayrıca Watchmen, Time dergisinin “1923’ten Günümüze En İyi 100 İngilizce Roman” (çizgi roman değil, roman) listesine de girdi. Bu arada ünlü çizgi roman serisi Sandman’in, en iyi kısa hikâye dalında, Bir Yaz Gecesi Rüyası ile Dünya Fantastik Edebiyat Ödülü’nü kazandığını da unutmamak gerekir.

Zaman içinde söz, çığlığı edebileştirmiş, sonra yazı, sözü edebileştirmiş... şimdi de çizgi, yazının edebiliğine bir katma değer sağlayabilir diye düşünüyorum.

Neden olmasın?

Yeter ki, birbirlerinin özüne saygı duysunlar. Bizde de çizgi roman kültürü ve orijinal üretimi bir sektör olarak var olabilir ayrıca; çizgi derken, tabii ki bu coğrafyaya ait hat kavramını geçiriyorum zihnimden; ki, özü, biçimi ve içeriğiyle her şeyi anlatan bir yazı-resimdir o, değil mi?

Kültür mirasımız buna fazlasıyla müsait zaten.

(Kaynak: Taraf)