29 Nisan 2009 Çarşamba

TDK'nın 1998 baskısı "Türkçe Sözlük"ünde küfür sözcüğünün şöyle bir anlamı da var:
Küfür: (...) 3. mec. Olumlu işleri kötü gösterme, varlıkları inkâr etme


ASIL KÜFÜR THEOPE'YE VE YAZARINA EDİLDİ, EDİLİYOR!


Yukarıdaki iğrenç fotomontajı imal etmiş ve daha birkaç hafta önce sahibi olduğu tiyatrodergisi.com.tr sitesinin ana sayfasında sergilemiş olan ve bundan zerre kadar utanmayan, "yalan makinası" ve "küfürbaz" Mustafa Demirkanlı;


sözde küfre ve kirli yayıncılığa karşı (aslında ise Demirkanlı yalanlarını teşhir etmiş olan Büktel ve Bulunmaz'a karşı) kampanya düzenleyip imza topluyor

.

COŞKUN BÜKTEL

.

Erbil Göktaş'ın "sitem çökertildi" haberini Göktaş'ın bu konuda "internet server"ı tarafından yanıltılmış olabileceğini düşünerek yayınlamadım. Tekrar vurguluyorum: Göktaş'ın sitesinin çökertilmesiyle ilgili haberini ben Coşkun Büktel, "yayınlamadım bile"... Hilmi Bulunmaz ise, "hiçbir yorum yapmadan" Göktaş'ın o haberini "yalnızca yayınlamakla" yetindi.


Erbil Göktaş'ın, "server" tarafından yanıltılıp yanıltılmadığını henüz bilmiyoruz. Yanıltıldığını anlarsa Göktaş elbette yanılttığı okurlardan ve isimlerini vermeden suçlamış olduğu kişilerden özür dileyecektir.


Ama yalan makinası Mustafa Demirkanlı, Erbil'in bu (eğer yanıldıysa) "muhtemel" yanılgısını, şimdiden "komplo" diye niteledi ve "yanılgıyı" Büktel ile Bulunmaz'a mal etmek gibi bir alçaklıktan çekinmedi. (İşte kanıt: Mustafa Demirkanlı, "Yeni Tiyatro Dergisi Yayın Yönetmeni Erbil Göktaş’ın da Katıldığı Şer İttifakı Saldırılarında Sınır Tanımıyor")


(Not: Vandallar, belgeleri uyarı koymadan değiştirebildikleri ya da pek çok zaman olduğu gibi silip tamamen yok edebildikleri için, Demirkanlı yazısının, Bulunmaz sitesindeki orijinal ve kalıcı versiyonuna link veriyoruz. Orada, yazının aktarıldığı kaynak sayfanın linkini zaten bulacaksınız.)


Bizim kanıtlı ispatlı eleştirilerimize hedef oldukları için, bize karşı haksız bir öfke içinde olan geniş bir kitle var. Yalan ve iftira Makinası Demirkanlı, geçmişte Burak Caney'in denediği ve başaramadığı şeyi, şimdi kendi açık imzasıyla denemeye kalkıyor. Tıpkı geçmişte Burak Caney'in yaptığı gibi, bugün de Demirkanlı, "küfürbaz" diye nitelediği Büktel ile Bulunmaz'a karşı, kampanya düzenliyor, imza topluyor. (İşte kanıt: Mustafa Demirkanlı, "Yeni Tiyatro Dergisi Yayın Yönetmeni Erbil Göktaş’ın da Katıldığı Şer İttifakı Saldırılarında Sınır Tanımıyor")


Burak Caney, Büktel ve Bulunmaz'a yönelik tüm iftiralarını silip yok ederek ortadan kaybolmak zorunda kalmıştı. Burak Caney'i sahiplenmiş ve onun sitesinde Büktel ve Bulunmaz'a karşı yazılar yazmış olan Mustafa Demirkanlı; bugün, ilk kez "bugün" (29 Nisan 2009), Burak Caney'in kendisini de "kandırdığını" söyleyip; bizim "orospu çocuğu" sözcüğüyle nitelediğimiz Burak Caney sapığını, nihayet, kendisi de "rezil" sözcüğüyle niteliyor.


Günaydın Mustafa!... Demek "Rezil" dediğin Burak Caney, Coşkun Büktel'e dansöz elbisesi giydirirken, Büktel'in fotoğraflarını bir penisin üstüne yapıştırırken, bize karşı pornoğrafik el işaretleri yayınlarken (Kanıt için: TIKLAYINIZ!) ve milyonlarca başka rezilliğe imza atarken (Kanıt için: TIKLAYINIZ!), sen Burak Caney'in bir "rezil" olduğuna uyanamadın ve tıpkı senin gibi uyanamayan Tuncer Cücenoğlu, Üstün Akmen ve Özdemir Nutku gibi, Burak Caney sitesinin köşe yazarı olmayı "karakterinle" bağdaştırıp kendine yedirebildin! Bugün ise, ansızın kalkmış, ani bir ilhamla, "kandırıldığını" söylüyor ve Burak Caney'i tü kaka ilan ediyor, "rezil" diye niteliyorsun. Bu nasıl bir pişkinliktir, yahu! İnsanda biraz utanma olur! "Rezil" sensin.

Burak Caney senin de yazarlık / yaltaklık yaptığın hela gibi çift "oo"lu o iğrenç siteyi Bulunmaz ve Büktel'e karşı kurduğuna ve o sitedeki tüm iftira ve alçaklıklar Bulunmaz ve Büktel'e yöneltildiğine göre, Burak Caney'in adını koymak senin değil, Büktel ve Bulunmaz'ın hakkıdır. Ve Büktel ile Bulunmaz, Burak Caney'in adını, tam bir hakkaniyetle, tam bir isabetle koymuşlardır: Orrospu çocuğu...

Sen bırak Burak Caney'e isim koymayı da, Burak Caney'in koyduğu isimle "küfürbaz" diye nitelediğin Büktel ile Bulunmaz hakkındaki ikinci iftira kampanyasını inandırıcı kılmak için Burak Caney'in yapmadığı neler yapabilirsin, onları düşün!

Burak Caney sapığına imza verenler (ya da verdiği iddia edilenler) şimdi o imza listesinden adını silmemiz için kuyruğa giriyorlar. (Bakınız: "Liste")

Umarım, bizim haklı eleştirilerimize haksız biçimde kızdıkları için senin iftira metnine imza verecek gafiller, bizim tepkimizden sonra, tıpkı öncekiler gibi, imza çekme kuyruğuna girmezler. Ve umarım, Burak Caney'in tehdit olarak kalan, "toplu halde mahkemeye başvurmak" tehdidini kuru lafla tekrar etmiş olmakla kalmaz, bu kez hayata geçirirsiniz ve bize haksız dava açacak olan yüzlerce kişiye karşı, "karşı dava" açma fırsatını vererek, hem bizi zengin edersiniz (Demirkanlı'nın kirli iftiralarını imzalarıyla onaylayacak herkesten en az üçer milyar tazminat alsak, nasıl ihya olacağımızı varın siz hesaplayın!) hem de Burak Caney'in kimliğini devlet eliyle ortaya çıkarmamıza hizmet etmiş olursunuz. Biz mahkeme konusunda sizi ne kadar kışkırtsak azdır.

Yalnız, benden günah gitsin de sonradan kendimi acımasız davranıyormuş gibi hissetmeyeyim diye, o gafilleri önceden uyarmış olayım: Mahkemede, sakın, örneğin, şu aşağıdaki yazıyı ve yazıda linklediğim göndermeleri okumamış ve senin ne mal olduğunu anlamamış gibi davranabileceklerini ummasınlar!... Bizim kanıtlarımızı sansür ederek bize kızgın olan insanları aldatmak kolaydır; ama (ben bilirkişilik yaptığım için iyi biliyorum) hakimleri aldatmak hiç kolay değil.

Gördün mü: Ben de sizi tehdit ediyorum ama, "yasayla" tehdit ediyorum. Hakimlerin yanıltılamayacağını hatırlatarak, "hodri meydan" diyorum!

.

DEMİRKANLI'YA SON OLMASINI UMDUĞUM BİR CEVAP DAHA


Coşkun Büktel
25 Nisan 2007

(...) "Görüldüğü üzere, dünyanın en iğrenç insanları bile, dürüst insanları iğrenç olmakla suçlayabiliyor. Peki her iki taraf birbirini iğrenç olmakla suçladığına göre; kimin temiz, kimin iğrenç olduğuna nasıl karar vereceğiz? Gayet basit! Kanıtlara bakacağız. Kim kanıtlarla konuşuyor, kim sadece küfrediyor, ona bakacağız. Yukarıda görüldüğü üzere, bizim kanıtlarımız, Mustafa'nın "belgelerle çelişen" kendi sözleri. Mustafa'nın kanıtları ise, ("Theope tesadüfi bir başarıdır" gibi) "kanıta muhtaç" garip iddialardan ve ("Hilmi Bulunmaz Göker'i suçlayabilmek için onun ölmesini beklemiştir" gibi) yalan olduğunu iki kere iki dört misali belgelediğimiz yalanlardan ibaret." (...)

"Kim Değişti?" başlıklı yazımızla başlayan ve Demirkanlı'nın iki bölümlük cevap yazısından sonra havlu atmasıyla (Bakınız: Demirkanlı: "H. Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel (2)") devam eden tartışmanın, Büktel tarafından vadedilmiş ve yazılmış (umarız ki) son yazısı...

Bugün (28 Nisan 2007) yazının sondan üçüncü paragrafının hemen öncesine, üç paragraf daha eklemeyi uygun bulduk.

TIKLAYIN